BATI KIBRIS’A, YENİ
BİR PLAN HAZIRLADI (3)
Kıbrıs’ta hep birlikte karaya oturmuş durumdayız.
Çözüm ümidi şu an için hemen hemen yok gibi.
Türk tarafı, toplumunun uzun vadede zengin Rum toplumu karşısında dayanamayacağını hesaplıyor. Bunun için, Ada’da coğrafi ve nüfus ayrımına (Taksim) dayanan, iki ayrı devletten oluşan bir çözüm istiyor. Ortak yönetilecek alanlarda da, Türk toplumuna tam bir eşitlik verilmesinde ısrar ediyor.
Türk tezinin kendi açısından sağlam bir mantığı var.
1974 öncesi, yaşananların tekrarlanmasından korkuluyor. Bu defa, EOKA militanları tarafından öldürülmeyeceklerini biliyorlar. Ancak kendilerinden beş misli zengin Rumların, Türk bölgesini euro’larıyla satın alarak işi bitireceklerinden kuşkulular. Kısa vadede, de iki toplum arasında kesin bir ayırım olmaz ve yine iç içe yaşamaya zorlanırlarsa, militan güçlerin olay çıkartmakta gecikmeyeceklerine inanıyorlar. Bu konuda da haklılar.
Korkunun ecele faydası yoktur, ancak Türk tarafı yoğurdu üfleyerek yiyor. Hiç değilse, önce bir süre ayrı yaşayalım, iki taraf arasındaki gelir uçurumu biraz olsun kapatıldıktan sonra ve Türk tarafına güven geldikçe, iki devlet yakınlaşsın, işbirliğini arttırsınlar, isterlerse ilerde iç içe de yaşasınlar, yaklaşımı var.
Bu , KKTC’nin resmi pozisyonu.
Karşıdaki gerçekler ise bambaşka...
Rumlar ve Uluslararası kamuoyu (AB, ABD ve dolayısıyla BM, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, medya vs) Kıbrıs’ın bu şekilde bölünmesine karşı. Türk tarafına, kısa süreli ve geçici egemenlik veya Denktaş’ın istediği gibi tam eşitlik verilmesine yanaşmıyor. Türklere, tam eşitliğin altındaki bir statü olan “eskiye oranla çok genişletilmiş haklar” vermekle yetiniliyor.
İşte çıkmaz da bu noktada.
Türk tarafı “1974’e kadar ki olayları Rumlar çıkardı ve 74 müdahelesine onlar yol açtılar; 1974’teki savaşı da biz kazandık. Şimdi, hatalarının faturasını ödemek zorundalar” mantığı ile hareket ediyor.
Rum tarafı “Evet biz hatalıyız, ancak bu kadar yüksek bir fatura da ödemek istemiyoruz” diyor. Bu yaklaşımda Batının desteğini alıyor.
BU DURUMDAN HEPİMİZ SORUMLUYUZ
Kıbrıs çıkmazını hep birlikte yarattık. Adayı bugünlere birlikte getirdik.
arasındaki gelişmelerde en fazla sorumluluk eski Yunan yönetimlerinde ise,
İngilizlerin kışkırtmalarını, “böl ve yönet” taktiklerini, Türkiye’nin de kaos’a önemli katkılarını unutmamamız gerekir.
Bu işte kimsenin eli temiz değil...
74 sonrasında da durum farklı olmadı.
Türkiye Ada’ya Taksim için değil, birleştirmek için çıktığını ilan etti. Ecevit, Taksim tezinin karşısında pozisyon aldı. 24 yıl boyunca Federasyon tezini destekledik. Sonra baktık ki Rumlar Federasyona yaklaşıyor, bu defa Konfederasyon tezine geçtik. Kıbrıs’ta çözüm değil, Kuzey’in üstüne oturmak arayışına girdik. İşleri tam anlamıyla arap saçına dördürdük. Hiç bir inandırıcılığımız kalmadı.
Rumlar da bunca yıldır Adayı Türklerle paylaşmak istediklerinin hiçbir işaretini vermediler. Zenginleştikçe kendilerine güvenleri arttı ve eskiye dönüş (uniter devlet) politikasına kapıldılar. Denktaş’ı hep eskide kalmakla suçladılar, ancak kendileri de ondan farklı değildiler. Geçmişin muhasebesini, Yunanistan’da olduğu gibi yapamadılar. Batı desteğine çok güvendiler ve zaman zaman çok yaklaşan (Denktaş Kipriyanu doruğu gibi) çözüm şanslarını heba ettiler. KKTC’yi ambargolarla dize getireceklerini sandılar. Oysa farkına varmadan tehlikeli bir düşman yarattılar. Şimdi bu düşmanla uzlaşamamanın sıkıntısını çekiyorlar.
Avrupa ve ABD’nin de suçu büyüktür.
Onlar da, dolaylı müdaheleleriyle işi karıştırdılar. Ambargoyu asıl uygulayan Rumlar değil, Batılılar oldu. Türk tarafına insan muamelesi yapmadılar. 74’deki 2 inci müdaheleyi cezalandırmak için, önce Yunanistanı AB’ye aldılar, ardından Türk tarafını abluka altında
tuttular.
ŞİMDİ DE ÇÖZÜM GETİRİYORLAR
Türk ve Rum tarafları gerçekçi davranamıyorlar.
İnatçılıklarını sürdürüyorler.
Bundan da, Londra ve Washington yararlanıyor.
Hem bölgede, hem de Ankara ile Atina üzerindeki ağırlıklarını arttırabiliyorlar.
Şimdi hazırlıklı olunmalı.
Denktaş ve Klerides çözüm için yeni açılımlar yapamadıkları taktirde, Batı kendi formülünü ortaya koyacaktır. Hazırlıkları da tamam. Londra ve Washington, “Kıbrıs çözümünü” BM Genel Sekreteri aracılığı ile yakında masaya getirecek.
Önümüzde birkaç hafta var.
Hareketleneceksek şimdi tam zamanı.
Yunanlılar kollarını sıvadılar bile...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|