Perşembe akşamki 32.Gün'de bu haftanın konusunu tartıştık.
Asker-Sivil ilişkileri ve TSK'nın ülke siyaseti üstündeki etkinliğinin giderek erozyona uğramasını konuştuk. Son derece önemli katılımcılar vardı :
Prof. Mümtazer Türköne-Askeri hakim Faik Tarımcıoğlu- Em.Tuğgeneral Ramiz İlker- Em.Korgeneral Atilla Kıyat.
Karşılıklı iki ayrı görüş tartıştı.
Biri, yaşananların Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün ispatlandığını, artık Asker'in kendi işiyle meşgul olması ve siyasete karışmaması, hukuka saygılı kalması döneminin başladığını belirtti.
Diğeri, bütün bu yaşananların bir komplo olduğunu, demokrasi adına Askerin kolunun kanadının kırıldığını ve bir intikam peşinde koşulduğunu ileri sürdü.
Karşılıklı güvensizlik çok net şekilde ortadaydı.
Herkesin katıldığı tek nokta ise, bundan böyle Askeri darbe döneminin kapandığı idi.
Atilla Kıyat konuşmasında , TSK' nın siyasette hegemonyası olduysa, bundan asıl sivillerin sorgulanması gerektiğine dikkat çekti. Açıkça “Herşeye boyun eğdiğinizden dolayı bu durumlara düştünüz”demeye getirdi.
Büyük oranda haklıydı.
Bu arada, Türköne ve Tarımcıoğlu, TSK'ya yönelik bir düşmanlığın söz konusu olamayacağını, ancak “Hukuka uyan Asker”istendiğinin altını çizdiler.
Ramiz İlker paşa, herne kadar Genelkurmay Başkanının Kozmik odayı sivil denetime açmasını sert şekilde eleştirdiyse de, aslına bakılacak olursa, Org. Başbuğ büyük bir özgüven gösteriyor. Kolay değildir böylesine bir izni vermek. Demek ki kendinden ve kurumundan emin ki, böyle davranabiliyor.
Şu sıralarda Asker- Sivil görüşler birbirlerinden çok farklı görünüyor olsa dahi, göreceksiniz,toz duman durulacak ve yeni bir düzen de yerli yerine oturacak.
DR. OZ, ABD'NİN SÜPER STAR'I OLDU
Yılbaşı aralağından yararlanıp Amerikaya gittim. Sabah otel odama girip televizyonu açar açmaz karşımda Dr. Mehmet Öz'ü buldum. Harika bir show'u vardı. Amerikalılar onu Dr. Oz diye çağırıyorlar. Ö harfi olmadığından kolay telaffuz edildiğinden dolayı, Dr. Oz kolaylarına geliyor.
Show'u, Amerika'nın en büyük kanallarından biri olan ABC'de. Hem de iki defa yayınlanıyor. Biri sabah, diğeri öğleden sonra. Konusu, sağlıkla ilgili herşey. Kanserden kalp rahatsızlığına, duyma özürlüler için çıkan yeni alete kadar, hemen her konuda konuşuyor. Amerikan halkı da onu giderek seviyor.
Bu yetmemiş şu sıralarda bir de zayıflama kitabı çıkardı. Yergök Mehmet Oz'u konuşuyor. Hangi kanalı açsanız karşınıza çıkıyor. Benim dikkatimi çeken,Dr. Oz'un TV yeteneği. En karmaşık konuları, son derece kolay anlaşılabilir bir dilde anlatıyor. Animasyon yardımıyla, hangi konuya değinse, insan çok net biçimde söylediklerini algılayabiliyor. Müthiş bir anlatma yeteneği, son derece hoş bir espri gücü var.
Kelimenin tam anlamıyla, bizim şimdiye kadar yaptığı başarılı kalp ameliyatlarıyla gurur duyduğumuz Mehmet Öz'ümüz, şimdi Amerikanın Süper Star'ı konumuna gelmiş. Müthiş bir sağlık showman'i olmuş. Ben onu futbolun showman'i Beckham'e benzettim. Hem kendi işindeki başarısını sürdürüyor, hem de, ününün sınırlarını genişletmesini biliyor.
YENİ BOİNG 777'LERİ HİÇ BEĞENMEDİM...
İşim icabı çok seyahat ederim. Özellikle uzun uçak yolculuklarına da bayılırım. 9-10 saatlik uçuşların keyfine doyum olmaz. Genelde de kimse kızmasın (!) business class'ta uçarım. Uzun yolda da artık ekonomiyi kaldıramıyorum.
Kısa bir süre öncesine kadar uzun uçuşlarda yarı yarıya yatılırdı. Koltuk arkası geriye gider, ayaklarda yarım kalkardı. Rahatsız bir uyuma şekliydi. Ayaklarınız şişer ve ayakkabı giymekte zorlanırdınız.
Birkaç yıldır tam bir devrim yaşanıyor.
Business'a artık tam yatan koltuklar yapıldı. Yatak gibi, yere kadar iniyor. Son derece rahat ediyor ve uyuyabiliyorsunuz.
Ancak gelin görün ki, özellikle Boignlerde yapılan değişiklik, konforu arttırdı. Ancak öte yandan da işin keyfini kaçırdı.
Türk Hava Yollarının New York hattında kullandığı 777 tipi uçak olsun, kasım ayında Nairobi'den Londra'ya uçtuğum British Airways olsun, yeni oturma düzeninden dolayı şikayet alıyor. Bende hiç beğenmedim.
Öyle bir oturma düzeni konmuş ki, insanlar yan yana değil, ya sırt sırta veya karşılıklı oturabiliyorlar. Daha da kötüsü pencereden dışarı bakamıyorsunuz. Pencere sırtınızda kalıyor. Eşiniz veya bir çalışma arkadaşınızla birlikte seyahat ediyorsanız, ancak bağırarak birbirinizi duyabiliyorsunuz.
Özetle, sevmedim yeni Boign 777'leri vesselam...
Tek başına seyahat edip, çalışmak isteyen egoist iş adamları için bir dizayn yapmışlar. Bize göre değil...
ABD'DE HER MÜSLÜMANA KUŞKUYLA BAKILIYOR...
Amerika'da yine terörist paniği var.
Noel'de bir uçağı patlatmak isterken yakalanan biri, Yemen'in başkentinde Amerikan ve İngiliz Büyükelçiliklerinin bombalanmasının son anda önlenmesi, bu ülkedeki terör korkusunu birden bire paniğe dönüştürdü.
Bütün bu olaylar El Kayda'ya bağlanıyor.
Sonuçta da, hemen her müslüman adeta birer terörist gibi görülüyor. Adınız veya giyiminiz sizi ele veriyor. Hele havaalanlarındaysanız, yandınız. Sanki her müslüman bir uçak patlatmakla görevliymiş gibi muamele görüyor.
El Kayda, İslam'a ve milyonlarca müslümana öylesine büyük bir kötülük yapıyor ki, inanılır gibi değil. Hem de bunu, Allah adına, Kuran adına yapıyorlar.
Allah adına masum insan öldürülür mü?
Kuran'ın hangi sayfasında kan akıtmanın mubah olduğu yazılıdır?
El Kayda günah işliyor. İnsanları İslam'a düşman ediyor. Bu adamlar yüzünden, Dünya'nın en modern, en insancıl dini mahvoluyor. Bütün bunları da, İslam adına yapıyorlar.
Yazıklar olsun.
HAYATIMIZI ÖZER KURTARDI...
Geçen hafta kış New York-Washington bölgesinde öylesine bastırdı ve hava trafiği öylesine birbirine girdi ki, yolculuk sefalete dönüştü.
Bizim aile de bu maceradan payını aldı. 6 saatlik rötar sonrası New York'a inip, Washington'a giden tüm bağlantıları kaçırınca perişan olduk. Allahtan imdadımıza New York'un limuzin kralı Özer (www.yourmanamerica.com, email: ; cep :00 1 516 642 37 12, Istanbul: 0212 414 2642 –normal İstanbul arar gibi çevriyorsunuz ancak Amerika'dan Özer ile konuşuyorsunuz) yetişti. Havaalanından alıp Washington'a taşıdı.
Hava bozdu mu, ne zengin ülke tanıyor, ne de fakir. Tabiat karşısında insanoğlu teslim oluyor.
EN GÜZEL YENİ YIL HEDİYESİ
Bir çok yerden yeni yıl hediyeleri gelir. Hepsi birbirinden güzel, pırıl pırıl paketler içinde yollanır ve keyifle açılırlar. Bana bu yıl gelenlerin arasında biri var ki, çok heyecanlandırdı.
KALE grubu, hediye olarak , bir öğrencinin eğitimine destek belgesi yollamış. Bundan daha güzel hediye olabilir mi?
Kim akıl ettiyse bin yaşasın.
KALE grubuna da tebrikler...
KİTAP KÖŞESİ
Ak Parti'nin "Kürt açılımına" bir de edebiyat çerçevesinden bakalım şimdi.
İşte konu hakkında raflara çıkan son kitaplar...
DAĞLARDA
Bir Yüzbaşının Güneydoğu Hatıraları
Yazan İshak Özlü... Kitabın kapağında da yazdığı gibi o emekli bir yüzbaşı... Terörün en yoğun olduğu yıllara ait hatıralarını Dağlarda isimli kitabında toplamış. Kitabın sonunda o yıllara ait fotoğraflar da var. (Kent Kitap: 0 312 433 08 14-www. kentkitap. com)
* * *
KÜRT AÇILIMI
Kuzey İrlanda Perspektifi
Yazan İbrahim Kapaklıkaya... Kapaklıkaya, kitabında, "İngiltere IRA'yı nasıl susturdu? Bu olaya etnik terör karşısında İngiliz devletinin kazandığı bir zafer olarak bakılabilir mi? Eğer öyleyse bu başarıdan ülkemizdeki etnik terörün çözümüne yönelik dersler çıkarılabilir mi?" sorularına yanıt arıyor. (Ağaç Kitabevi: 0 212 621 83 31-www. agackitabevi. com)
* * *
AÇILIMIN ŞİFRELERİ
Türkleri Tarihten Silme Projesi
Yazan Arslan Bulut... Bulut'a göre açılım politikaları Turgut Özal ile başlayan, AK Parti iktidarı ile hızlanan bir süreç. Hatta Ak Parti'nin kendisi bile bir proje... (Bilge Oğuz Yayınları: 0 212 527 33 65-email: . com. tr)
09/01/2010 POSTA
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|