Mehmet Ali Birand
 
AB YOLUNDAKİ ASIL ENGEL GÜREL’DİR
 
 

AB YOLUNDAKİ

ASIL ENGEL GÜREL’DİR


Dışişleri Bakanı Gürel kadar sempatik,  gözlerinin içi gülerek konuşan, son derece munis bir görüntü veren, buna karşılık görüşleri son derece katı bir başka siyasetçi bulmak güçtür.


Dışişleri bakanı olmadan önce, bir siyasi veya hükümetin bir üyesi iken bu fark içerde  o kadar çarpıcı şekilde hissedilmiyor, belki dışarda da o kadar  ciddiye alınmıyordu ancak, dış politikanın kaptanlığına oturunca durum değişti.


Gürel, İsmail Cem’in koltuğuna oturunca, içerde daha dikkatle izlenir oldu. Dışardaki ilk tepkiler de “eyvah, bu kişiyle biz nasıl iş yapacağız” şeklinde oldu.


Gürel de, diğer dışişleri bakanları gibi, Türkiye’nin çıkarlarını düşünür. Ancak yaklaşımı değişik. O yumuşak üslubu ile, hazmedilmesi en güç sözleri söyleyebiliyor.


İç politika açısından bu tutum, özellikle seçim öncesinde belki prim sağlayabilir. Ancak dış politika açısından  aynı sonuca varmak güç.


VERHEUGEN GÖRÜŞMESİ

TÜRKİYE’YE ZARAR VERDİ


Bunun en tipik örneği, AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu Bakanı Verheugen için “ o bir memurdur” açıklamasıydı.


Politik yönden Verheugen’e tepki göstermekte belki haklıydı, ancak Komisyon’un en etkili Bakanını küçümsemenin ve bu kişiyi  Türkiye aleyhinde tahrik etmenin  hiç gereği yoktu. İkna etmeye çalışmak yerine, kilit mevkideki bir yetkiliyi hırpalamanın kime ne yarar getireceğini anlamak zor.


AB konusundaki genel yaklaşımı sürekli “olumsuz” bir hava yansıtıyor. Belki niyeti bu değil, ancak tutumları, Gürel’in AB’yi sevmediği izlenimini veriyor.


Hele Kıbrıs ve Yunanistan ile ilişkilere gelince, Gürel tam bir Şahin. Tabii bu da, AB’ye yansıyor.


Nitekim dün Brüksel’de Verheugen ile yaptığı ve Zeynel Lüle’nin deyimiyle “buz gibi soğuk geçen”  görüşmeden Türkiye karlı mı çıktı? Verheugen’i yanına çekmek varken, gereksiz şekilde ülkeye zarar verdi.


ŞÜKRÜ GÜREL,ANKARA’DAN

ÇIKARILMAMALI


Bu yaklaşıma sahip birinin kalkıp Strazburg ve Brüksel’de, Türkiye’nin AB’ye katılma mücadelesini savunmasının inandırıcılığı olabilir mi?


Brüksel ve Strazburg gezilerinde , Türkiye’ye verilen değere uygun şekilde karşılandı ve muamele gördü. Ancak ilişkilerde bunun ötesine geçilemedi. Özellikle böylesine  duyarlı, her adımın çok dikkatli atılmasının gerektiği bir dönemde Gürel’in Dışişleri bakanlığı koltuğunda oturması, talihsizliktir. Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları açısından, Gürel’in Avrupa’da dış gezi yapmaması, hatta mümkünse Ankara’daki Avrupalı Büyükelçilerle  dahi görüşmemesi  çok daha yararlıdır. Allahtan bu macera 3 Kasım  günü, yani iki ay sonra bitecek.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…