BEN , AKP’DEN ÇOK
ABD’DEN KORKUYORUM
Erken seçim yaklaştıkça içimize kapanmamız kadar doğal birşey olamaz. Çok sıkışık bir zaman dilimine, son derece önemli bir seçim yerleştirdik. 4 Kasım sabahı bambaşka bir Türkiye ile karşı karşıya kalacağız. Nice “eski ve ünlü” siyasetçiler yok olacaklar, nice “denenmemiş ve yeni” suratlar gelecek.
Ben, bu değişimden çok memnunum. Herşeyin başında, bugünden daha kötü bir manzara ile karşı karşıya kalmayacağımız ortada. AKP tek başına iktidara gelecek bir duruma girse dahi, korkum yok. Zira Türk toplumu çok değişti. Ne 28 Şubat önceki hava var, ne de kaygı. AKP’de farklı bir parti. Onlarda, Türkiye’nin yönetimine katılmak istiyorlarsa nereye kadar gidebileceklerini, sınırların nerede olduğunu biliyorlar.
AKP’si de HADEP’i de Türkiye’de bölücülük ve şeriat düzeni için mücadele edilemeyeceğinin, bugünkü sisteme uyum sağlamaktan başka çareleri olmadığının farkındalar. Boş yere, kendi kendimize umacılar yaratmayalım.
Eğer AKP’nin tek başına iktidar olmasını istemiyorsak o zaman da partiyi kapatmak, Tayyip Erdoğan’ı siyasi davalarla yok etmek yerine, Demokratik sistem içinde önlemler alalım. İttifaklar kuralım, AKP’nin karşısındaki diğer partileri destekleyelim. Kısacası AKP’yi oylarımızla yenelim. Zorbalıkla, hileyle değil.
Aynı durum HADEP için de geçerli.
HADEP’i kapatmakla hiçbirşey elde edemeyeceğiz. Nasıl HADEP, Türkiye’de bölücülük yapılamayacağını, Kürt milliyetçiliğinin de sadece aşırı Türk milliyetçiliğini tahrik edeceğini biliyorsa, bizim de HADEP’le yaşamayı içimize sindirmemiz gerekiyor.
4 Kasım’da gerçekten, bambaşka bir Türkiye ile karşılaşacağız.
ASIL KORKULACAK
OLAN ABD’DİR
Benim asıl korktuğum, Washington’un Irak politikası. Bush yönetiminden gelen işaretler, kafaların hala karışık olduğunu gösteriyor. Pentagon başka, Beyaz Saray başka bir havadan çalıyor.
Önümüzdeki günlerde, Irak muhalefeti Washington’da buluşacak ve birlikte hareket edip edemeyeceğini saptayacak.
Türkiye için en büyük karmaşa, Saddam sonrasındaki senaryolardan kaynaklanıyor. Irak’ta rejimi değiştirmek için nasıl bir harekat gerçekleşecek ve en önemlisi durum kontrolden çıkarsa ne olacak?
Ankara, askeri bir harekata katılmak istemiyor.
Ancak, İran’ın Kuzey Irak’a müdahele etmesi veya Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması, Ankara’nın da işin içine girmesiyle sonuçlanabilecek. Genelkurmay Başkanlığı her olasılığa karşı bir senaryo hazırlıyor.
Ancak, şu aşamada hiçbir şey belli değil.
Washington’a hareket etmeden önce Ankara’da temaslar yapan PUK lideri Celal Talabani ile konuştum. Bana ilginç bir ipucu verdi. “ABD, İran ve Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini istemiyor. Ayrıca, Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması da söz konusu değil. Türkiye’nin korkuları yersizdir” dedi.
Bütün bunlar iyi hoş ancak, kapışma başladıktan sonra kimin nerede duracağı hiç belli olmaz.
Talabani’ye göre, Saddam sanıldığı gibi güçlü değil. Irak muhalefeti birlik içinde hareket edebildiği taktirde, Saddam’ın dayanamayacağına inanıyor.
Türkmenlere de bir yer bulunması ve Saddam sonrası paylaşmada onlara da pastadan bir parça verilmesi konusu hala gündemde. En önemli zorluk, Türkmenlerin kendi içlerindeki bölünmüşlük ve Türkmenlerin konumları. Genelde memur ve küçük iş sahibi gibi orta sınıf insanlardan oluşan Türkmenler, toplu yaşamıyorlar. Kuzey Irak’taki yoğunlukları Kerkük civarında olmasına rağmen, genelde çeşitli bölgelere dağılmış durumdalar.
Tam bir belirsizlik içindeyiz.
Benim korkum, Washington’da yapılan hesapların pazarda tutmaması ve tüm bölgenin kana bulanması.
Irak karışırsa, Türkiye’de seçimi kim kazanırsa kazansın, 2003 yılını kaybederiz. Uğrayacağımız zarar yıllara yayılır. İşin kötü yanı, Türkiye’nin Washington’u caydırabilmek için yapabileceği birşeyin bulunmaması.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|