İsveç?teki oylama beni 1980?lere götürdü. Kürt asıllı İsveç?li parlamenterlerin oylamayı nasıl etkiledi?ini gördükçe, Askeri yönetimin kulaklarını çınlattım.
12 Eylül?askeri yönetimi bu? ülkeye en büyük zararı, binlerce kürt kökenliyi, solcu veya farklı dü?ünenleri vatanda?lıktan atıp, yurt dı?ında ya?amaya zorlamakla verdi.
Aynı dönemlerde ben de, Milliyet?in??Avrupa?editörü olarak,?Brüksel?de ya?ıyordum.?Avrupa Konseyi?ve Avrupa Parlamentosundaki,?Türkiye?tartı?malarını izlerdim. Bizzat tanıklık etti?imden dolayı, biliyorum.
Pasaportları ellerinden alınan ve yurtdı?ına atılan bu insanlar, en hiddetli ?Türk aleyhtarı lobiyi? olu?turmu?lardı.
Kimi Kürt? milliyetçisi, kimi?DHKP-C?li, kimi?Süryani, kimi kominist aktivist, Terörist de?il, resmi ideolojiye kar?ı? çıkanlardı. Polis veya askerden kaçıp yurt dı?ına gidince vatanda?lıktan atılmı?lardı.
Vatansız kalmı?, bulundu?u ülkenin eline bakan bu insanları kendi elimizle kendimize dü?man ettik. Duydukları tepkiyle, ellerinden gelen propagandayı yaptılar. Bulundukları ülkelerin siyasetçileri, gazetecileriyle yakın dostluk kurdular. Türkiye hakkında ne söylerlerse do?ru kabul edildi. Resmi yetkililer a?ızlarıyla ku? tutsalar da i?e yaramadı. Yabancılar için, ülkelerindeki asker rejimine kar?ı çıkan Türk muhalifler daha inandırıcıydılar.
Yıllar boyunca bu kesimin cezasını çektik. Haksız de?illerdi. ?ok sonra vatanda?lıkları? geri verildi, ancak çocukları veya torunları Türk devletinin ailelerine çektirdiklerini? unutmadılar. ?imdi onlar da intikamlarını alıyorlar.
Neden, tutuksuz yargılanmıyorlar?
Ergenekon?yargılamasına karı?mı? olanların büyük bir bölümüyle ba?ka dünyaların insanlarıyız. Aralarında, ya?amları boyunca bana kar?ı komplo kurmu?, hayatımı mahvetmeye çalı?mı? olanlar da var. Ancak yine de onların haklarını savunurum. Aralarında, yakından tanıdı?ım, farklı dü?ünsem dahi saydı?ım, sevdi?im ki?iler de var.
?rne?in,?Mustafa Balbay
Mustafa bir yıldır tutuklu.?
Davasının ne kadar sürece?i de belli de?il. Yine aynı dava ile ilgili olarak ilk ba?ta da gözaltına alınmı?, sonra serbest bırakılmı?tı. Hiçbir zaman kaçmaya kalkı?madı. Tekrar gözaltına alınaca?ını bilmesine ra?men, polisi bekledi. ?stelik delilleri karartmaya da kalkı?madı. Zaten böyle bir ?ey yapmaya ne moral açısından, ne de fiilen imkanı vardı...
Neden hala tutuklu ?
Tutuksuz yargılanamaz mı ?
Dı?arı çıktı?ında, ?imdi mi delilleri karartacak ?
Mustafa Balbay?ın durumunda olan çok ki?i var.
Kamuoyunun vicdanı, bu davanın sonunda suçluların cezalandırılmasını arzuluyor, ancak aynı zamanda tutukluluk konusunda da tatmin olmayı arzuluyor. Mustafa Balbay gibi, elinde veya evinde bomba ile yakalanmamı?, muhalefet yapmakla iktidarı devirmek arasındaki çizginin neresinde oldu?u kesinlikle saptanamamı? ki?ilerin, hapiste tutulmaları artık kabul edilmiyor.
E?er dı?arı çıktıklarında aleyhte propaganda yapacaklarından korkuldu?u için içerde tutuluyorlarsa, daha da kötü. Böyle bir muameleye kimsenin hakkı olmamalı.
Bu durum hepimizi rahatsız ediyor.
Gayet tabiidir ki, karar yargıca aittir. Ancak, bir de kamuoyu vicdanı var ki, bir davanın sonucu kadar önemlidir.
?nüne geleni tutuklayıp, yıllarca süren yargılamada hayatları mahveden bu sistemin ve sonunda beraat edenlerin hikayeleri gazetelerde yayımlandıkça, sadece yargımız yara alıyor.
Artık yargının kendi kendine ince ayar yapma vakti geldi de geçiyor bile...
Depremde ölece?iz, umrumuzda de?il...
İnanılır gibi de?il...
Lütfen ?u manzaraya bakın...
Yeni de?il, yıllardan beri aynı tehlikeye dikkat çekiliyor. Hele son aylarda, bu i?in uzmanı olan herkes yazıyor, çiziyor.
?Deprem?geliyor, önlem almazsanız öleceksiniz? diyorlar.
Kimse kıpırdamıyor.
32.Gün?de Prof. Dr. Celal ?engör ile Prof. Okan Tüysüz ekrana çıkıp haykırdılar.
?ı?lık attılar.
Depremin nereleri vuraca?ını, bir haritanın üstünde çizerek gösterdiler. Celal hoca ?Ben felaket tellalıyım, ancak kimselerin dikkatini çekemiyorum? dedi.
Kimse meraklanmıyor...
Eskiden herkes çok dikkatli davranırdı. ?rne?in, deprem olasılı?ından? söz? ederken, toplum paniklemesin diye, son derece üstü kapalı uyarılar yaparlardı.
Zaman içinde bakıldı ki, Türkiye?nin her yanı depreme açık ve insanların neredeyse tümü hazırlıksız, uzmanlar açtılar a?ızlarını, yumdular gözlerini... Demediklerini bırakmadılar. Toplumu korkutup, biraz? duyarlılık yaratmak için en felaket dolu senaryoları anlatır oldular. ?stelik, ardı ardına gelen? depremler ya?andıkça, bu söylemlerini arttırdılar.
Ne paniklemesi, halkımız seyretti...Hala da seyrediyoruz. En bilinçli, en uygar, hayata en çok de?er verenlerimiz dahi umursamıyor.
Bir sayım yapalım, görece?iz ki evlerinin dayanıklılı?ını kontrol ettiren, çürük görülenleri güçlendiren, evlerinin içinde gereken önlemleri alanlarımızın sayısı bir elin be? parma?ını geçmez.
Dü?ünebiliyor musunuz, depremin gelece?i, gücünün 7 civarında olaca?ı biliniyor. Bu durumda?İstanbul?da 90 bin ki?inin ölece?i, kentin yarıdan büyük bölümünün yok olaca?ı da biliniyor.
Buna ra?men kimselerin kılı kıpırdamıyor.
?İnanılır gibi de?il? dememin nedeni de bu i?te... ?Kendinizin hayatını hiçe sayıyorsunuz, bari çocuklarınızı, torunlarınızı, sevdiklerinizi dü?ünün? diyoruz, onu da umursayan yok... ?Canım bize bir?ey olmaz... Zaten baksana, ya 50 gün veya 50 yıl sonraki bir deprem için ?imdiden dert edinmeye, para harcamaya ne gerek var? mantı?ı geçerli...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|