Mehmet Ali Birand
 
DSP, TÜRKİYE’ NİN ÖNÜNÜ AÇMALI
 
 

DSP, TÜRKİYE’ NİN ÖNÜNÜ AÇMALI


Ankara tozduman. Kimse durumu net biçimde göremiyor. Bu karmaşa birkaç günü daha devam edecek. Senaryolar yazmak ve tahminlerde bulunmak yerine, temel iki nokta üzerinde durmak istiyorum.

   

Bu aşamada en önemli görev DSP’ li milletvekkillerine düşüyor.

   

Önlerinde iki yol var.

   

Biri, tek başlarına bir şey yapamayacakları varsayımından hareket edip, Ecevit’ lerin eteğine yapışmaktır. Ecevit’lerden yararlanarak, önümüzdeki seçimlerde yeniden seçilmeyi deneyebilirler.

   

Bu şekilde hareket edenler büyük bir hata yapmış olurlar.

   

Ne kadar saygı duyarsak duyalım, artık Ecevit’ ler dönemi kapanmıştır. Kısa bir süre için ağırlıklarını koyar ve Karaoğlan efsanesine sığınarak parti’ nin bir bölümünü arkalarından sürükleyebilirler. 

   

Ancak bu olasılıkta, DSP sürekli kan kaybeder ve daha da küçülür.

   

Diğer bir yol ise, Ecevit’lerle değil, gerekiyorsa partiden ayrılmadan Ecevit’ siz bir DSP yaratmaya çalışmaktır.

   

Kemal Derviş- İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan üçlüsüyle bu parti şahlanır. Önünü açılır ve seçimlerde büyük güç kazanır. Avrupa Birliğine tam üyelik, Kıbrıs’ ta çözüm ve ekonomik reformları bayrak yapacak bir DSP, Türkiye’ yi değiştirebilir. Gençliği yanına alır ve yepyeni bir ufuk açar.

   

İşte bu açıdan bakıldığında DSP’ liler tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyalar. Ya küçük politik çıkarlarına göre hareket edecekler veya daha büyük düşünecekler ve partileriyle birlikte, ülkeyi de kurtaracaklar.

   

Bizlerin beklentisi DSP’lilerin kendilerini “Ecevit Derneği üyesi” olmaktan kurtarıp, bu ülkeyi yönetecek olgunluğa ulaştıklarını göstermeleridir. Bu da zor bir şey değildir. Üstelik artık kaybedecekleri bir şey de kalmamıştır.

Artık ülkeyi ön plana çıkarmanın zamanı gelmiştir.

                                            

KASIM AYINA KADAR

NEDEN BEKLEYELİM ?

   

Mesut Yılmaz da, diğer bazı görüşlere katıldı ve “erken seçimleri daha erkene alınması” çağırısında bulundu.

   

Son derece yerinde bir tutum.

   

Eğer erken seçim Kasım başında gerçekleştirilirse, Türkiye Avrupa Birliği’nin 12 Aralık doruk toplantısını kaçıracaktır. Kasım ayı koalisyon kurma, program yapmayla geçeceğinden dolayı, Kopenhag Kriterlerinin en önemlilerinin gerçekleştirilmesi için zaman kalmayacaktır.

   

12 Aralık doruk toplantısı Türkiye açısından son derece önemlidir. Zira AB bu doruk’ ta Genişleme ile ilgili kararlarını alacaktır. 12 aday ülke’nin hangi aşamalarda tam üyeliğe geçeceklerinin takvimi açıklanacaktır.

   

Geriye sadece Türkiye kalacaktır.

   

Eğer Ankara Kopenhag Kriterlerinde atamadığı adımları atarsa, o zaman bu doruktan Türkiye ile ilgili, tam üyelik müzakerelerinin ne zaman başlayabileceği konusunda  bir karar çıkabilecektir.

   

Böyle bir kararın çıkmaması ve Türkiye konusunda “reformların devamı” çağırısıyla yetinilmesi durumunda, treni kaçırma olasılığı büyük oranda artacaktır.

   

Aynı durum Kıbrıs için de geçerlidir.

   

Şu andan itibaren seçimlere kadar herşey askıya alınmıştır.

   

Durum böyle olduğuna göre, belirsizliğin biran önce geçiştirilmesi daha doğrudur. Yani TBMM 1 Eylül’ de toplanmak yerine, 1 Ağustos günü seçim kararı alabilir ve Ekim ayında da sandık başına gidilir.

   

Neden Kasım başı da, Ekim başı olmasın ?

   

Tam aksine, seçimlerin daha da erkene alınması, bu ülkeye hem ekonomik, hem AB açısından çok şey kazandıracaktır.

HERŞEYİ BEKLERDİM DE,

BU KADARINI BEKLEMEZDİM

   

Sizlerle aynı görüşleri paylaşıyor muyum, bilemiyorum. Ancak Bülent Ecevit’ ten çok daha akılcı bir yaklaşım beklerdim. Durumun nereye doğru gittiğini uzunca bir süredir görüyor olması gerekirdi. Daha fazla tutunamayacağı için, DSP’ yi parçalamak yerine kendi eliyle yenileyebilirdi.

   

Yapamadı.

   


İşi uzattıkça uzattı ve nihayet bu noktaya gelindi.

   

Siyaset olgunlaşmadıkça, her gelişmeyi bir komplo olarak gördükçe , politikacılarımız kendilerini bu kısır döngüden kurtaramayacaklar. Olan da, sadece bizlere oluyor. Sürekli kan kaybediyoruz.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…