Mehmet Ali Birand
 
BAŞBUĞ'A YAPILAN HAKSIZLIKTIR...
 
 

BAŞBUĞ'A YAPILAN

HAKSIZLIKTIR...

 

·         Yazık değil mi? Bu ülkeyi korumakla görevlendirdiğimiz en üst düzey bir komutanı bu durumlara düşürmeye ne hakkımız var? "Yargı karşısında boynumuz kıldan incedir" gibi yalanlar söyleyip bu manzarayı seyredecek miyiz? Kimse bir şey demeyecek mi?

 

 

BAŞBUĞ'A YAPILAN

HAKSIZLIKTIR...

  

Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ 'un geçenlerde Fikret Bila'ya yolladığı ve Milliyet'te yayınlanan

mektubu gözünüze çarptı mı?

  

Tutuklanmasının üstünden tam 10 ay geçmiş.

  

Vakur bir şekilde, şov yapmadan, etrafındakileri suçlamadan bekliyor.

  

“İnternet andıcı” ile başlandı; terör örgütüne yardımcı olmak gibi, dünyanın en saçma sapan suçlamasıyla gündeme

getirildi. Ardından dosyası Ergenekon davasıyla birleştirildi. Adeta, tutukluluk halinin sürmesi için alınmış bir karar...

  

BaşbuğBila'ya yolladığı mektupta kibarca, yapılan haksızlığa dikkat çekiyor. Bakın bir bölümünü birlikte okuyalım:

 

“...Bu andıçla, 4 alanda internet faaliyetlerinin yapılması planlanmıştır. Ancak, bu siteler aktif olarak faaliyete

geçirilmeden, 19 Haziran 2009’da bu çalışmaya son verilmiş, davaya konu olabilecek hiçbir yayın yapılmamıştır.

Dolayısıyla, Şubat 2009’dan 30 Ağustos 2010’a kadar olan süreçte Genelkurmay’ın bu amaçla kullanabileceği internet sitesi yoktur.


“İnternet andıcı” metninde suç teşkil edebilecek hiçbir şey yoktur.


Peki, o zaman iddia makamına göre işlenen suç nedir?

 

İddia makamı, bu suçu şöyle tanımlamaktadır:


‘Planlama ve kurum içi onay aşamalarına uygun olarak bir andıç hazırlanması ve bunun şeklen hukuka uygun olması,

 amacının da hukuka uygun olduğunu göstermez.’


Görüleceği gibi, iddia makamı “İnternet andıcı”nın amacının hukuka uygun olmadığını düşünmektedir.


Hukukta somut fiillerden hareket edilerek suçlamalar yöneltilebilir.


Ancak, burada iddia makamı andıcın gizli bir amacının olduğunu düşünmektedir. Onlara göre amaç şudur;


Açılması planlanan bu sitelerle ilgili çalışmaya eğer 19 Haziran 2009’da son verilmeseydi, bu sitelerde suç oluşturulacak

faaliyetler yapılacaktı.


Hayret etmeyiniz! Varsayımlar üzerinden, kendilerine göre “ileride olabilecek” varsayımlar üzerinden suç işleneceği iddiasıyla

insanlar suçlanabilmekte ve aylarca tutuklu olarak bulundurulabilmektedir.


Ayrıca iddia makamı şu suçlamaları da ileri sürmektedir:


Neden 2008 yılından önce açılmış olan siteleri, Şubat 2009’dan önce kapatmadınız?

 

Bu siteleri, Şubat 2009’da suçtan kurtulma amacıyla kapattınız.


Görüldüğü gibi, iki durumda da suçlusunuz. Kapatmanız da suç, daha önce kapatmadığınız da suç...”

  

Yazık değil mi?

  

Bu ülkeyi korumakla görevlendirdiğimiz en üst düzey bir komutanı bu durumlara düşürmeye ne hakkımız var?

  

" Yargı karşısında boynumuz kıldan incedir" gibi yalanlar söyleyip bu manzarayı seyredecek miyiz?

  

Kimse bir şey demeyecek mi?

  

Ayıptır... Tek kelimeyle ayıptır.

 

 

CUMHURİYET’İN

İLK YÜZYILI

 

Cumhuriyet’in 89.yılı kutlamalarından aklımızda çok şey kalacak gibi. En önemlileri de  biber gazı,  polis copu, tazyikli su, Çankaya’da ilk eşli davet ve Gül ile Erdoğan’ın görüş farklılıkları. Bunun yanına bir de İlber Ortaylı ve İsmail Küçükkaya’nın röportaj kitabı eklenebilirse ne ala. Zira hem hatırlatıcı hem de geleceğe yansıtım yapan bir çalışma. “1923 – 2023 Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı” adlı kitap Timaş Yayınları’ndan çıktı. Osmanlı’nın son dönemindeki çağdaşlaşma adımlarını anlatarak başlayan kitap, modern Türkiye’nin kuruluşundaki Atatürk devrimlerini ve ardından günümüze kadar olan siyasal hayatı anlatıyor. Ancak sadece tarihi anlatan bir kitap değil. Adından da anlayacağınız üzere 2023’de nasıl bir Cumhuriyet sorusunun da cevabını vermeye çalışıyor. İsmail Küçükkaya’nın soruları ve İlber Ortaylı’nın cevapları ile “Cumhuriyet’in İlk Yüzyılı” enfes bir çalışma olmuş.  (timas.com.tr)

 

                                                                                                                                            

“APO’YLA

SON

TANGO”

 

Kürt sorununun en önemli kırılması, şüphesiz 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanışı olmuştur. Öcalan’ın Şam’dan başlayan ve İmralı’da sona eren nefes kesen kaçış öyküsünü Nur Batur yazmış: Turkuvaz Kitap’tan çıkan “Apo’yla Son Tango”. O dönemde Atina’da bulunan Nur, Öcalan’ın ana durağı olan Yunanistan’daki havayı, siyasilerin çaresizliğini ve halkın PKK ve Öcalan’a olan sempatisini anlatıyor. Casusluk romanlarını andıran, Öcalan’ın kaçış öyküsü birçok kez işlendi. Ancak Nur’un yazdıkları çok önemli. Yunanistan’da daha sonraki yıllarda açılan davadaki tutanaklar da kitapta yer alıyor. Sadece Öcalan’ın yakalanışı değil. Kürt sorununun diğer kilometre taşlarından, DEP’lilerin meclise girişleri ve polis marifetiyle meclis kapısında tutuklanmaları da “Apo’yla Son Tango”da. (turkuvazkitap.com.tr)



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…