ÖCALAN İLE NEDEN
GÖRÜŞÜLMEZMİŞ?
Adalet Bakanı, kanı durdurabilmek için, gerekirse, Öcalan ile de görüşülebilineceğini söyleyince kızılca kıyamet koptu. Muhalefet haykırıyor: Ne demekmiş? Olabilir miymiş? Bebek katiliyle aynı masaya oturulabilir miymiş? Eğer kanı durduracaksa, cenazeleri, ailelerin acısını dindirecekse, neden görüşülmesin?
==============================================================
ÖCALAN İLE NEDEN
GÖRÜŞÜLMEZMİŞ?
Siyasetin gereğidir, muhalefet hemen her ülkede iktidarları eleştirir. Gerektiğinde gösteriler de yapar ve mücadele eder. Ancak bu mücadele terör konusuna gelince, kurallar değişir. Hele ülkemizdeki PKK teröründen söz edersek, kurallar tümüyle farklılaşır. Dünyanın her yanında da bunun örnekleri vardır. En kanlı çatışmalar sırasında dahi, terör örgütleri ile gizli görüşmeler yapılır.
Neden mi?
Halk terörden bıktığı için.
Şu sıralarda muhalefet ile iktidar arasında bir kavga var. Giderek de yaygınlaşıyor. Nedeni de çok komik. Kavga Adalet Bakanı Ergin' in, gerektiğinde Öcalan ile de görüşülebilineceğini söylemesi üzerine çıktı. Aslında Ergin, çok normal bir söz etmişti. Devletin herkesle konuşabileceğini, Öcalan ile de temas edebileceğini söyleyince muhalefet ayaklandı.
Vay efendim, olur muymuş böyle şey?
Bir katil ile konuşulamazmış... Böylesine azgın bir terör katili ile nasıl temas edilebilirmiş?
Neden olmasın?
Sorarım sizlere, bu terörü yavaşlatabileceksek, cenazeleri azaltabileceksek, Öcalan ile neden konuşulmasın? Üstelik şimdiye kadar T.C Devleti İmralı' da Öcalan ile defalarca görüştü. Örgütün nabzını tuttu. Hatta Oslo' da bir protokol dahi hazırlandı.
Neden bu görüşmeler tekrarlanmasın?
Günü gelir, koşullar uyar ve ilgililer İmralı' nın kapısını çalarlar.
Çalmazlarsa, muhalefetten korkup kapıları kapatırsa asıl o zaman hesap sormalıyız.
MHP' nin itirazlarını bir derece anlayabiliyorum da, CHP' yi anlayamıyorum.
Oysa CHP'nin bu iktidara yardım etmesi ve bu sorunu çözmek için çaba harcamasını beklerdim. Aynı şekilde, Ak Parti'nin de CHP' ye elini uzatması gerekirdi.
Politikacılarımız maalesef kamuoyunu iyi okuyamıyor.
Halk artık bıktı. Hergün yeni bir cinayet, hergün yeni bir cenaze ile karşılaşmaktan bezgin düştü. Siyasilerimiz birbirlerine çelme takmaya çalışırken, kendilerini çok kısır döngüye soktuklarının farkında değiller.
NURNBERG'DE DE EMİR
ALANLAR CEZALANDIRILDI...
Şu sıralarda, Balyoz Davası’nda herkese aynı muamelenin yapıldığı tartışılıyor. Oysa adı geçen tatbikata alt rütbeliler de emir gereği katılmışlardı. Olayla hiçbir ilişkileri olmadığını söyleyip "Bize haksızlık edildi. Ne yapmalıydık? Komutanın emirlerine karşı mı gelmeliydik ?" diyorlar.
Doğrusu bana da çok mantıklı geliyor.
Gerçekten de, ne diyeceklerdi?
Komutanlarının emirlerine karşı gelip, disiplin cezasına mı çarptırılmalılardı?
Bu çok tartışmalı bir konudur.
İkinci dünya savaşından sonra kurulan Nurnberg Mahkemesinde de aynı tartışma yaşanmıştı. Birçok Alman subay, Hitler'in emrinin dışına çıkamayacaklarını, bundan dolayı da ceza verilmemesi gerektiğini ileri sürmüştü.
Mahkeme reddetti.
Yasalara aykırı emirlerine karşı çıkılması gerektiğine hüküm verdi ve ağır cezalar dağıttı.
Balyoz Davası’nı daha çok konuşacağız. Hele Yargıtay sürecinden sonra, yepyeni bir sürece gireceğiz.
KIRŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
NEDEN HALA ÖZÜR DİLEMEDİ?
Sizleri bilmem ancak, Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’nin gafını kolay kolay unutacak değilim. Hatırlayın, Neşet Ertaş' ın cenazesini kocaman KIRŞEHİR BELEDİYESİ yazılı bir tabuta koydurmuştu.
Ben bir şey demeyeceğim, yapılanın adına artık siz ne derseniz deyin.
Bu olur mu?
Ertaş bundan daha fazla küçümsenemezdi. Acaba başka tabut mu yoktu? Nedir bu alaturkalık? Sanki sponsorlu cenaze töreni düzenlenmiş ve Belediye de, kendi reklamını yapmış.
Belediye başkanı Cüneyt Özdemir' in programına çıktı ve kem küm edip durdu.
Hayır, bizlerin ondan beklediğimiz açıkça özür dilemesidir.
*
“TÜRK ORDUSU’NA BALYOZ”
Emekli Orgeneral Ergin Saygun'un son kitabı "Türk Ordusu’na BALYOZ" u merakla okudum. Nedeni de Saygun’u yakından tanımam ve çok saygı duymamdı. Darbeciler arasına sokulmasını hiçbir zaman kabullenememiştim. Tutuklu olduğu sürece sağlık sorunlarına mahkeme heyetinin kaygısız tutumu da bende büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Hastalıklarına rağmen yazdığı bu kitabı okuyunca ona saygım daha da arttı...
Saygun'un Silivri’deki mahkemesindeki son sözü: “Şimdi kuvvet bizde değil, ama hak bizimdir.” olmuştu.
Saygun neden böyle dedi? Ergenekon, Balyoz, Andıç nedir? Balyoz'un medya ayağı ve daha birçok konu Kaynak Yayınları'ndan çıkan “Türk Ordusu’na BALYOZ” kitabında işleniyor. (www.kaynakyayinlari.com )
Davayı ve yaşananları bir de sağduyulu bir komutanın kaleminden okumak isteyenlere hararetle tavsiye ederim.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|