Mehmet Ali Birand
 
PKK, VURDUKÇA DEVRE DIŞI KALIYOR…
 
 

PKK, VURDUKÇA DEVRE

DIŞI KALIYOR…

 

  • Son derece garip bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan barış rüzgarları esiyor, öte yandan  barış dolu mesajlar yayınlanıyor ve aynı anda Türk toplumunun nasırına basacak cinayetler işleniyor. PKK,  ya hiçbirimizin anlayamadığı bir strateji izliyor veya gerçekten ne yaptığını bilmiyor.

=============================================================

PKK, VURDUKÇA DEVRE

DIŞI KALIYOR…

 

Türk kamuoyunda artık genel bir kanı yerleşmeye başladı.

           

Buna göre, PKK hiçbir şekilde barış istemiyor. Ne zaman barıştan söz edilse, ne zaman ümitler artsa, PKK veya ona bağlı guruplar ne yapıp edip bu süreci baltalıyorlar.

           

Bu algılamayı değiştirmek artık çok güç.

           

Son duruma şöyle bir bakarsak, garabeti hemen görebiliyoruz.

           

Bir süredir, derinden derine temaslar yapılıyor.

           

Barzani devrede tutuluyor.

           

Leyla Zana, herkesi şaşırtıp, Başbakan’a barış çağırısı yapıyor.

           

Arınç, örgütün silah bırakması durumunda, Öcalan’ın ev hapsine çıkarılabilineceğinden söz ediyor.

           

Gazeteci Avni Özgürel’e Kandil’de Karayılan tarafından son derece umut dolu mesajlar veriliyor. Hem de öyle açıklamalar ki, şaşırmamak elde değil.

 

Özgürel dahi bu görüşmeden etkilenip, Karayılan’ın silah bırakmaya yakın bir noktaya geldiğini yazdı. Oslo Protokolü’nün hala yürürlükte olduğunun dahi altı çizildi.

 

Sonra, Dağlıca saldırısı…

 

Şimdi hepimiz bu tutuma bir anlam vermeye çalışıyoruz. Söylenen sözlerle, bu cinayetler arasındaki çelişkiyi çözmeye çabalıyoruz.

 

Unutmayalım ki, karşımızda 8 bin kişilik bir terör örgütü var. Kendine özgü sorunları, kendine özgü mantığı ve iç çatışmalarıyla bir terör makinasından söz ediyoruz.

 

PKK yönetimi, ya gerçekten farkında değil veya farkına varmak istemiyor. Ancak, Türk kamuoyundaki genel algı artık kesin şekilde yerleşti. Örgütün barış istemediği ve özellikle barış yollarını kapatmak için de elinden geleni yaptığı izlenimi giderek yaygınlaşıyor.

 

Bu durum Ankara’nın elini güçlendiriyor. PKK’yı marjinalleştiriyor.

 

Yeter ki şimdi harekete geçilsin.

 

Yeter ki reformlar hızlandırılsın.


Yeter ki BDP artık kolları sıvayıp gerçek görüşmelere girme cesareti göstersin.

 

Yeter ki Kürt halkı da artık bu gidişe tepki göstersin.

 

 

BU KARAKOL NEDEN

KORUNAMIYOR?

           

Dağlıca Karakolu’na beş yıl önce de hemen hemen aynı saldırı yapılmıştı. PKK'nın o dönemdeki girişimi de büyük tepki yaratmış ve önemli soruların sorulmasına yol açmıştı. O günden bu yana sınır karakollarının takviye edildiği ve güçlendirildiği açıklandı.

           

Peki bu defa ne oldu?

           

Biliyorum, Dağlıca Karakolu Allah’ın unuttuğu bir yerdedir. Ulaşımı son derece güçtür. Ancak eninde sonunda bir karakoldur. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tüm olanaklarına sahip olması gereken bir yerdir.

           

Şimdi herkesin sorduğu soru aynı:

           

Bu karakol neden korunamadı?

           

300 kişilik bir PKK'lı gurup, beraberinde ağır silahlarıyla geliyor, mevzi alıyor ve saldırıyor. Bu şekilde, istediği zaman istediği karakolu vurabileceğini göstermiş oluyor.

           

Bu iş bu kadar kolay mıdır?

           

İşin içinde bir gariplik yok mu?

           

Bırakın elini kolunu sallayarak, ağır silahlarıyla gelenleri, normal olarak Dağlıca tipi karakollar, etrafında kuş uçurtmayan, bulunduğu bölgeyi dinleyen, gözleyen ve ateş gücüyle korku yayan, etrafından geçen kuşları dahi kaçırtması gereken yerler değil midir?

           

Demek ki değilmiş.

           

Demek ki bu karakol yeterince güçlendirilmemiş ki, PKK elini kolunu sallayarak saldırı düzenleyebilmiş.

           

Hiç kimseyi suçlama niyetinde değilim. Ancak kamuoyunda derin sorular soruluyor. Yanıt bekleyenlerin sayıları da her geçen gün artıyor.

 

 

 

ÖCALAN'IN TECRİDİ SÜRÜYOR...

           

Doğrusunu söylemek gerekirse, içinde bulunduğumuz kördüğümden nasıl kurtulunacağı  konusunda benim hiçbir fikrim yok. TV'lere ve gazetelere bakıyorum, aman Allahım her kafadan bir ses çıkıyor.

           

"Görüşmeler kesilsin, reformlar durdurulsun ve PKK yok edilene kadar savaş sürsün" diyenlerden tutun, benim gibi, tam aksine, reformların hızlandırılmasını ve PKK'nın marjinalleştirilmesini önerenlere kadar, hepimiz akıl veriyoruz.

           

Kimsenin durumu doğru dürüst anlayabildiğini sanmıyorum.

           

Resmi stratejiyi saptayan büyüklerimizin de bu konuda müthiş birer dahi olduklarına  inanmıyorum.

           

Herkes el yordamıyla gidiyor. Bir adım atılıyor, iyi sonuç alınıyorsa devam ediliyor. Aksi halde strateji değiştiriliyor.

           

Günlük iniş çıkışları bir yana bırakıp, genel gidişe bakarsak, şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz:

 

            - Eskiden kontrolü PKK elinde tutardı. Savaşı, İmralı ve Kandil yönlendirirdi.

            - Şimdi kontrol Ankara'nın eline geçmiş durumda. Gelişmeleri Ankara yönlendiriyor.

            - PKK'nın saldırıları Türk kamuoyunda, Ankara'ya yönelik tepkiler oluşturur ve çözüm için baskıların artmasına neden olurdu. Artık bu baskılar tersine döner oldu. PKK saldırıları, kamuoyu üstündeki etkinliğini yitirdi.               

           

Asıl bundan sonrası çok ilginç olacak.

           

İktidar ile Genekurmay'ın birlikte saptayacakları strateji, son derece önemli gelişmeleri de beraberinde getirecek . Artık "PKK bitti, can çekişiyor" gibi abartılar bir yana bırakılır ve iyi bir planlama yapılabilirse, çözüm yolunda önemli adımlar atılabilir.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…