Mehmet Ali Birand
 
ULUDERE KATLİAMINDA NEDEN SUSULUYOR?
 
 

 

ULUDERE KATLİAMINDA

NEDEN SUSULUYOR?

 

  • Amerikan Wall Street Journal gazetesinin iddiası çok ciddi. Bizde ise, olayın üzerinden 4,5 ay geçmesine rağmen hala doğru dürüst bir açıklama yok. Neden? Saklanan birşeyler mi var? Durum gittikçe garipleşmiyor mu?

=============================================================

 

ULUDERE KATLİAMINDA

NEDEN SUSULUYOR?

 

Mutlaka okumuşsunuzdur. Amerikan Wall Street Journal gazetesindeki bir haber hepimizi rahatsız etti. Konu, Uludere katliamıyla ilgili ve Pentagon’ un bir raporuna dayandırılıyor.

 

Bu rapora göre,  28 Aralık gecesi Amerikan insansız hava araçları, yani predatörler sınırın Irak tarafında Türkiye' ye doğru ilerleyen bir konvoyu tespit etti. Ama konvoydakilerin terörist mi yoksa sivil mi olduklarına karar veremedi... Türkiye' ye predatörlerin konvoya yaklaşmasını teklif etti. Gazetedeki habere göre Ankara kabul etmedi. Aksine predatörün daha da  uzak bir noktaya yönlendirilmesini istedi ve operasyon kararı verildi. Sonuçta uçaklar,  Uludere' de 34 kişiyi bombaladı. Sonradan,  ölenlerin terörist değil kaçakçı olduğu anlaşıldı.

 

Ankara ölenlerin ailelerine tazminat ödedi. Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcılığı da  soruşturma açtı. Meclis’ te  de soruşturma komisyonu kuruldu ama şu ana kadar sorumlular bulunamadı…

 

Şimdi soru sorma sırası bize ait. Ne oluyor? Neden susuluyor?

 

Bu rapor doğru mu?

 

Değilse, işin aslı nedir?

 

 

KARAYILAN KORKUSU,

TUTUKLU VEKİLLERİN

ÖNÜNÜ KAPATIYOR

 

Tutuklu milletvekilleri sorunu tam anlamıyla kördüğüme döndü. Oysa TBMM Başkanı Cemil Çiçek içtenlikle çaba harcamış ve çözüm noktasına getirmişti.  Muhalefet partileri de ite kaka ortak bir noktada buluşmuşlardı. Son dakikada Başbakan “Olmaz”  dedi. Mahkeme kararının beklenmesini istedi.

 

Neden?

 

Kulislerde dolaşan söylentilere bakılacak olursa, Başbakan’ ı bu tutuma zorlayan en önemli unsur, tutuklular meclise kabul edildikleri takdirde, Kandil’ den TBMM’ ye yol açılabileceğini ileri sürenlerin baskıları.

 

Ne oranda doğru bilemiyorum, ancak bu korku uzun süredir piyasada tutuluyor. O zaman iktidar, yargıyı bu konuda hızlandırabilir. En kısa sürede karar alınmasını birkaç işaretle sağlayabilir.

 

Ne bekleniyor, anlayabilmiş değilim.

 

 

GENELKURMAY BAŞKANI

CHP LİDERİNİN ÖNÜNDE

YÜRÜMEMELİ

 

Devlet protokolü yeniden düzenleniyor. Medyadaki haberlere göre, Cumhuriyet Halk Partisi yeni şekline itiraz etmiş. Genelkurmay Başkanı’ nın, muhalefet liderinin önünde yürümesinin, “Sivilleşme” açısından kabul edilemeyecek bir durum olduğuna dikkat çekmiş.

 

Doğrudur.

 

Genelkurmay başkanlarının, devlet protokolünde muhalefet liderinin önünde yer alması gerçekten sivilleşme iddiasındaki bir ülkeye yakışmaz. Mutlaka düzeltilmesi gerekir...

 

Bu arada bir noktaya daha işaret etmek istiyorum.

 

Genelkurmay’ ın, Savunma Bakanlığı’ ndan alınıp Başbakanlık’ a bağlanması ve birinci başkanların protokoldeki yerlerinin en ön sıralara alınması, 27 Mayıs sonrasında CHP’ nin baskısıyla gerçekleşmişti.

 

Şimdi işin doğrusuna dönülüyor. (!)

 

 

TİYATROLARI ÖLDÜRMEYİN...

           

İnsanın kulağına belki hoş geliyor, ancak biraz yakından incelediğiniz zaman durumun vahameti hemen anlaşılıveriyor.

           

Başbakan, "Hodri meydan" dedi; devlet ve şehir tiyatrolarının özelleştirilmesi kararını açıkladı. Sanatçıların tepkisine kızdığı ve bundan dolayı da, onları adeta cezalandırmak için böyle bir yola başvurduğu anlaşılıyor.

           

Ne olursa olsun, bu tiyatroların tümünün özelleştirilmesi demek, sanatın ölmesi demektir. Özel tiyatrolar sadece kar peşinde koşarlar. Sanat ikinci planda tutulur. Umurlarında dahi olmaz.

 

Ne gerek var?

           

Neden böyle bir inatlaşma?

           

Orta yol bulunamaz mı?

           

Bu ülkenin sanatçısını da korumak zorunda değil miyiz?

 

 

DEMEK Kİ , BÖYLE KUPA

ALINIYORMUŞ VE KEYFİ DE

ÇOK BAŞKA OLUYORMUŞ...

           

GS 'lıların tümü, Çarşamba akşamı FB'li futbolcuların maçın sonunda kupa alışlarını, haklı sevinçlerini taraftarlarıyla paylaşmalarını üzüntüyle izlemiştir. Hem üzüntü, hem de kırgınlık duymuş olmalılar. Zira onlara bu hakkı ve bu keyfi FB taraftarı tanımadı. Karanlık bir stad'da sanki hakkı olmayan bir Kupa'yı gizlice alıyormuş muamelesi yaptılar.

           

Maç sonundaki Fener'lilerin o güzel heyecanını ve taraftarlarının alkışlarını gördükçe, GS'lılar geçen Cumartesi kendilerine ne kadar haksızlık edildiğini biraz daha hissettiler. FB yönetimini ve taraftarını bu durumdan sorumlu tutanların sayısı daha da arttı.

           

FB,Türkiye kupasını nasıl hakkıyla kazandıysa, sevinmeye ve bunun tadını çıkarmaya ne kadar hakkı varsa, GS'lıların da haklarıydı.

           

Ancak bu hak onlara tanınmadı.

           

Süper Final'deki olaylar bugün GS taraftarının içine çok daha fazla oturdu.

           

Ezeli rakibinin ona tepeden bakıp "Hayır, bizim stadımızda bu kupayı size verdirtmeyiz" demeleri kolay kolay unutulmayacaktır.

 

KİTAP KÖŞESİ

KONGAR’ DAN ABD VE

SİYASAL İSLAM 

 

Emre Kongar’ ın Amerika Birleşik Devletleri ve Siyasal İslam’ ı incelediği son kitabı adeta güncel gelişmeleri aydınlatıyor. Remzi Kitabevi’ nden çıkan “ABD’nin Siyasal İslam’la Dansı” adlı kitap önce Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) ardından Arap Baharı ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ da neler olduğunu anlatıyor. ABD’ nin bölge ülkeleri için nasıl bir yönetim tarzını öngördüğünü, İslam alemi ile ABD’ nin ilişkileri açısından irdeliyor. Kitap Türkiye’ nin bu gelişmelerde nerede durduğunu, Ak Parti’ nin  “Ilımlı İslam” modelinin ve “Model olma” seçeneğinin ne anlam ifade ettiğini değerlendiriyor. Konu hakkında çalışmak isteyen araştırmacılar için de son derece önemli belgeler Kongar’ ın son kitabında. (www.remzi.com.tr)

                                                                  *                                     

ELBET SABAH OLACAKTIR 

 

Hıfzı Topuz’ un son çalışması, Türk edebiyat tarihi için son derece önemli olan Tevfik Fikret’ i anlatıyor. Fikret, Abdülhamit’ in istibdat döneminin de, İttihatçıların sözde özgürlük döneminde de hep sesi yüksek çıkan, isyan eden insanı oldu. Eserleriyle, edebiyatımızın batılılaşmasına büyük katkı sağladı. Fikret’ in hayatı, Remzi Kitabevi’ nden çıkan “Elbet Sabah Olacaktır” adlı romanda son derece sürükleyici olarak anlatılmış. Galatasaray Lisesi’ nin efsanevi müdürünü, Tevfik Fikret’ in hayatını, Topuz’ un kaleminden okumak ayrı bir tat verdi. (www.remzi.com.tr)

                                                                      

                                              

                                                          

 




Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.

 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…