Mehmet Ali Birand
 
İSTİHBARATÇILAR 1 MAYIS İÇİN DE HEPİMİZİ ALDATMIŞTI…
 
 

 

 

İSTİHBARATÇILAR 1 MAYIS

İÇİN DE HEPİMİZİ ALDATMIŞTI…

 

  • Başta MİT olmak üzere istihbarat örgütlerinden kimsenin kuşku duyduğu yok. Başbakan istihbarata dayanarak Nevruz kutlamalarına izin verilmediğini söylüyor. Yasağı eleştiren gazetecileri de yerden yere vuruyor. Unutmayın ki, yarın yeni bir Kürt Açılımı başladığında, bugün kırdığınız gazetecilerin desteğine çok ihtiyacınız olacak…

 

İSTİHBARATÇILAR 1 MAYIS

İÇİN DE HEPİMİZİ ALDATMIŞTI…

 

Başbakan, ona her Kürt açılışında destek veren, başka partilerin vatan haini olarak niteledikleri birçok kalemi çok fena kırdı. Özellikle bazıları,, haklarında söylenenleri, hiç mi hiç haketmemişti.

           

Nevruz kutlamalarının yasaklanmasının hata olduğunu yazanlardan biri olduğum için, Başbakan’ın sert eleştirilerini hiç hakketmediğimiz söylemeliyim. Hele,  Kandil  veya İmralı’dan davet alıp söyleşi yapmak iştediğimizi, sanki vatan ihanetiymiş gibi sert şekilde, yerden yere vurması hiç yakışmadı.  Erdoğan’ın Kürt açılımını en çok destekleyenlerden biri olarak, bu çıkışı hayretler içinde izledim.

 

Başbakan’ın temel noktası “bizim istihbarat örgütlerimiz, önemli bir patlamaya hazırlandıklarını, KCK tutuklamalarına baş kaldırı düzenleyeceklerdi. Bundan dolayı yasak koyduk. Bu gazeteciler işin bu yanını hiç hesaplayamazlar mıdır?”  idi.

 

Hayır böyle bir imkanımız yoktur. Ayrıca , izin verildikten sonra da yine etrafı yakacaklarsa o zaman, son günlerdeki gibi Devlet tepkisini gösterebilirdi. Yasaklama, hiçbir şeyi değiştirmedi.    Ayrıca, sizlere bir de hatırlatma yapmak istiyorum.

 

İstihbarat örgütlerine olan güvenin de sorgulanması gerektiğine inanıyorum.

 

Hatırlayın, eskiden en büyük tabu, 1 mayıs İşçi Bayramıydı. Devlete göre , bu bir Komünist orgfanizasyondu ve kesinlile izin verilmemeliydi.

 

Solcu işçi sendikaları ise, ısrarla kutlamayı Taksim’de yapmak isterler ve her defasında “Büyük kargaşa çıkacak ve kan dökülecek. İzin veremeyiz”  yanıtını alırlardı. Ülkeyi birbirine sokacaklarını, büyük kargaşalar çıkarılacağı söylenir ve Başbakanlar da çıkıp “Son derece önemli istihbarat aldık, izin veremeyiz. Ülkenin sükuneti herşeyden önemlidir”  demeçleri verirlerdi.

 

Yıllar boyunca  bu kavga sürdü.

 

Taksim savaşında insanlarımız öldü..

 

Sonra iktidara Ak Pati  geldi ve  Taksim açıldı!

 

Hiçbir şey olmadı. Ne bir olay çıktı, ne kan döküldü. Yıllardan beridir de böyle devam ediyor.

           

Başta MİT olmak üzere istihbarat örgütlerinden kimsenin kuşku duyduğu yok. Ancak İstihbarat servislerinin her söyledikleri Allah emri değildir. Onlar, tahminler yaparlar ve alınacak önlemler hakkında fikir verirler . Politik karar iktidarlara aittir.

           

Demek ki, bu iktidar şu aşamada sert tutumu tercih ediyor.

           

Benim aklıma başka bir şey gelmiyor.

           

Peki bütün bunları anladım da, bu gazetecileri yerden yere vurmaya ne gerek var?

             

Unutmayın ki, yarın yeni bir Kürt Açılımı başladığında, bugün kırdığınız gazetecilerin desteğine çok ihtiyacınız olacak…

 

 

HERŞEY SÖYLENİR ANCAK

“ KABİL”DE NE İŞİMİZ VAR” DENEMEZ…

 

 

 Ben de o 12 aslan gibi gencimizi kaybetmenin acısını çektim. Hatta “Kaybedilmiş bir savaşa 12 insanımız feda ettik” diye yazı yazdım.

           

Ancak eğri oturalım, doğru konuşalım.

           

Bizim Afganistanda ne işimiz var demek” kabul edilecek bir şey değildir.

           

Unutmayalım ki, Afganistan  bizim etki sahamızın içindeki bir ülkedir. Tarihten bu yana son derece önemli  ve sağlam ilişkilerimiz vardır.  Osmanlı İmparatorluğundan bugünlere, 1979’daki Rus istilasından, Taliban dönemine kadar Türkiye hep  Afganlıların yanında olmuş ve kalpleri kazanmıştır.

           

Bu işin bir de, uluslararası stratejiler açısından değerlendirilmesi vardır ki, Ankara’ya çok prestij sağlar. Türkiye bu tutumuyla Batı İttifakı içindeki ağırlığını arttırabiliyor.

           

Size bu gerekçeleri uzun uzun anlatabilirim .

           

Eleştirebiliriz ancak , “orada işimiz yok” diyemeyiz.

 

 

 

UEFA DURUMU NETLEŞTİRDİ:

YETERLİ ŞİKE VAR, TFF BİR AN

ÖNCE KARARINI VERMELİ…

                                              

Biz hala rüyada yaşıyoruz. Ayak sürüdükçe belki de bu işi atlatabileceğimizi sanıyoruz. Kendi kendimizi aldatıyoruz.

           

Oysa UEFA Başkanı  Platini’nin Başkanana söylediklerinden sızanlara bakalım , daha da önemlisi, UEFA Genel Sekreteri Gianni İnfantino’nun Çarşamba günkü basın toplantısında söyledikleri bütün rüyalarımızı silip bitirdi .

           

Durum çok net .

           

UEFA Genel Sekreter , “Türkiye’de yeterince şike delili var…Mahkemeler kararlarını vereceklerdir” dedi. Genel sekreter dava sonucunun kendilerini değil mahkemeleri ilgilendirdiğinin vurguladı.

           

Karar için mahkeme kararının beklenmeyeceğini, bu kadarının dahi kendileri için yeterli olacağını belirtmiş oldu. “Sıfır tolerans politikamızı herkes biliyor”  diye devam etti. Konuşmasının diğer bir bölümünde,  bu kararın Türk Futbol federasyonu tarafından hemen alınması gerektiğinin de altını çizdi. TFF kararını verecek, bizler de bu kararı değerlendireceğiz.

           

Satırlar arasındaki sözlerine gelecek olursak,  TFF bu kararı almazsa, UEFA’nın ister istemez karar vermek zorunda kalacağına dikkat çekti.

           

Peki ne zaman?

           

Bütün bu kararların Playoff öncesinde alınması  da şart. Yani birkaç hafta içinde ne olacaksa anlaşılacak .

           

UEFA, Aydınlar Federasyonu ile yaptığı anlaşmanın ötesine geçmez. Geçemez. Başbakan da gelse, Cumhurbaşkanı da ricası olsa, yine de hiçbir şey değişmeyecektir. Demirören bu konuyu halletme vaadiyle başa geldi ve şimdi nasıl bir tuzağa düştüğünün sıkıntısı içinde.

           

Az Kaldı .

           

Kısa bir süre sonra herşey belli olacak.

           

Türkiye, şike konusunda özellikle futbol ağalarından, bugüne kadar çektiklerinden kurtulacak ve bu adamlar korkudan bizlerin yakasını bıkacaklar.

                        



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…