SARKOZY, CANIM BİR
İLİŞKİYİ MAHVEDİYOR...
Fransa Cumhurbaşkanı, 300 bin Ermeni oyunu elde edebilmek için, Türkiye ile ilişkileri dinamitliyor. Şimdiye kadar sürdürülen geleneksel Fransız politikaları bu şekilde altüst edilecek. Sarkozy, hiçbir Fransa cumhurbaşkanının yapmadığını yapıyor ve tarihi bir dostluğu siyasete kurban ediyor.
SARKOZY, CANIM BİR
İLİŞKİYİ MAHVEDİYOR...
Siyaset işte böyle birşey... Siyasetçiler, seçilebilmek için herşeyi mubah görebiliyor...
Fransa Parlamentosu’nun bugün oylaması beklenen Ermeni tasarısının elle tutulur bir yanı yok. Eğer parlamentodan geçer ve ardından da senato tarafından kabul edilirse, Türk- Fransız ilişkileri yepyeni ve dramatik bir sürece girecek.
Kabulü halinde, Fransa’da biri çıkıp "Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmiyorum" dese, hem 1 yıl hapse mahkum olacak hem de 45 bin euro para cezasına çarptırılacak.
Fransa gibi fikir özgürlüğünün şampiyonluğunu yapan bir ülke için, bu yasa yüz kızartıcı bir durum.
Düşünebiliyor musunuz? Hiçbir tartışmaya yer bırakılmadan, herkesin aynı şekilde düşünmesi ve farklı fikir ileri sürülmemesi isteniyor. Bunun ne demokrasi ne de temel özgürlüklerle ilgisi var. Fransa’nın üstüne titrediği, eşitlik, herkese görüşünü açıklama imkanı verilmesi gibi ilkelere tümüyle ters düşen bir tutum.
Üstelik unutmayalım ki Fransa İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, baş düşman olarak gördüğü Almanya ile dahi barıştı. Avrupa Birliği’ni kurdu. Eski düşmanlıkları bir yana bıraktı. Geçmişin yaralarının unutulması gerektiğini göstermiş olan bir ülke.
Sarkozy, işte ülkesinin böylesine önemli bir geçmişini de kolaylıkla harcamaya hazırlanıyor.
Neden?
Gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçim yarışında, Sarkozy' nin durumu hiç parlak değil.
Sosyalistlerin adayı Hollande önde gidiyor. Hatta bazı anketler, aşırı sağcı Le Pen'in kızı Marine Le Pen'i bile Sarkozy'nin önünde gösteriyor.
Fransa’da 400 bin Ermeni kökenli Fransız yaşıyor. Oy sayısı yaklaşık 300 bin civarında. İşte Sarkozy'nin başını döndüren de bu rakamlar. 2008'de aynı tasarı yine gündeme gelmiş ancak yine aynı Sarkozy tarafından reddedilmiş, hatta Sarkozy bu tutumunu bir mektupla Başbakan'a bildirmişti. Şimdi sözünden çark ediyor.
Ne yazık değil mi?
Ülkeler arasında çok eskilere dayanan dostlukları yıkmak belki çok kolaydır, ancak bir defa yıktıktan sonra yeniden inşa etmek çok zor olur.
*
YAVRUM YİĞİT,
YİNE UÇMUŞSUN...
Bizim medyaya zaman zaman, kendi kendine büyük roller biçen arkadaşlar gelir ve bir süre sonra kaybolurlar. Son dönemlerin en bahtsız örneği de Haber Türk Gazetesi yazarı Yiğit Bulut’tur. Kendisini, yıllar boyunca CNN TÜRK'te Başbakan Erdoğan'ın politikalarını yerden yere vuran konuşmalarıyla tanıdık. Şimdilerde ise, Erdoğan hayranı. Başbakan ile, yağlama yıkama dolu konuşmalarını duysanız hayretler içinde kalırsınız.
Son seçimlerde Ak Parti'den aday olacağı söylentisini yaydı, meğer kapısı dahi çalınmamış. Daha önce de MHP'nin çok ısrar ettiğini ve Bahçeli'nin yerine liderliğe gelmesi için ricacı olduğunu söylerdi. Meğer onu da kendi çıkarmış.
Bu zat dünkü yazısında hakkımda acayip şeyler yazmış. Bana çok kızmış. Oysa, adını vermeden, Başbakan ile medya patronları toplantısında sansür isteyen gazeteci olduğuna dikkat çekmiştim. Üstelikte bunu ilk yazan, kendi genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı idi. Aslında bu gibi deli zırvalarına yanıt vermem, ancak yine de duramadım. O kadar yalan yazmış ki yanıtsız bırakamadım...
" Yavrum Yiğit;
Yine döktürmüşsün. Üstelik, Aydın Doğan ve M. Ali Yalçındağ hakkında yazdıkların da baştan sona yalan. Ayrıca ayıptır, Aydın beyin akrabasıyken eteğinden ayrılmaz, başının üstünde taşırdın. Akrabalıktan düştükten sonra atmadığın leke kalmadı, buna rağmen CNN TÜRK sana yolsuzluk davası açmak üzereyken, yine Aydın bey durdurdu. Aynı şekilde, M. Ali ve Arzuhan Yalçındağ'ların da sana sadece destekleri oldu. Sen ise şimdi Yalçındağ' ı yerden yere vuruyorsun. Bu arada verdiğin örneklerin tümü de yalan. Yeri gelmişken de söyliyeyim, teknemi mis gibi kendi paramla aldım, fatura ve ödemelerin nereden çıktığını görmek istersen gel göstereyim. Aydın bey de hiçbir zaman böyle bir söz söylememiştir. Atma...
Sen sen ol, her konunun altından cücük gibi çıkma.
Ben, milyonlarca çifte pasaportlu Türk gibi, Belçika pasaportu taşımaktan da gurur duyarım. İyi ki de ikinci pasaportu edinmişim. Bunun alınılacak hiçbir yanını da görmüyorum. Hadi yavrum, sen kendi işine bak, aklının ermediği şeylere karışma. Hem bir haber kanalını yönet hem gazetede köşe yaz hem de abuk sabuk yalanlarla etrafı lekele... Hiçbir patron bu tip insanları uzun süre taşımaz... "
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|