Mehmet Ali Birand
 
DERSİM İÇİN, BAŞBAKAN YETMEZ, HEPİMİZ ÖZÜR DİLEMELİYİZ...
 
 

 

DERSİM İÇİN, BAŞBAKAN

YETMEZ, HEPİMİZ ÖZÜR DİLEMELİYİZ...

 

Başbakan'ın dünkü konuşmasını yerin dibine girerek izledim. Tüm ayrıntıları daha önce de biliyordum, ancak bu ülkeyi yöneten kişinin ağzından duymak, sizleri de rahatsız etmedi mi? Bırakın CHP-AKP çekişmesini, asıl önemli olan, bu olayın soruşturulması ve tüm ayrıntılarının ortaya çıkarılmasıdır. Başbakan, devlet adına özür dileyerek doğrusunu yapmıştır, ancak yetmez. Milletçe özür dilemeli, Dersim halkına bu borcumuzu ödemeliyiz.

                                                          

DERSİM İÇİN, BAŞBAKAN

YETMEZ, HEPİMİZ ÖZÜR DİLEMELİYİZ...

 

Başbakan'ı dün gurup toplantısında dinlerken, bir defa daha yerin dibine girdim.

           

Anlattıklarını ve olayın ayrıntılarını daha önceden de biliyordum, ancak olanları Erdoğan'ın ağzından dinlemek, utancımı daha da arttırdı.

             

Dersim, yakın geçmişimizin en kanlı ve en acı olayıdır. Kürt kökenli vatandaşlarımızı "birer fare gibi mağaralara sıkıştırıp gazladık". Binlercesini öldürdük ve sürdük.

           

Başbakan'ın konuşmasının temelinde CHP'yi suçlamak vardı. Ben olaya sadece "Sorumlu kim?" açısından yaklaşmak istemiyorum.

           

Dersim, tarihimizin utanç duyulacak bir sayfasıdır.

           

Yeni kurulan bir Cumhuriyetin yaşama savaşı veya Cumhuriyetimize karşı ayaklananların cezalandırılması, tek parti dönemi gibi gerekçelerin arkasına da saklanmamamız gerekir. Unutmayalım ki, kim ve hangi nedenle harekete geçmişse geçsin,  Dersim hepimizin sorumluluğudur.

           

Başbakan, Dersim' lilerden T.C Devleti adına özür diledi.

           

Doğrusunu yaptı.

           

Gerekeni yaptı.

           

Ancak yetmez, Dersim suçu hepimize aittir. Bunca yıl üstünün örtülü kalması, devlet dışındaki güçlerin gözlerini yumması sayesinde olmuştur. Medya'nın önemli bir kesimi susmuş veya susturulmuş, Üniversiteler, partiler de konuya sırtlarını çevirmişlerdir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın yıllardır süren çığlıkları görmezden gelinmiştir.

           

Şimdi durum değişiyor. CHP-AK Parti sürtüşmesinden kaynaklanıyor olsa dahi, Başbakan artık pandora kutusunun kapağını açmıştır. Dersim'in cinleri aramızda dolaşmaya başlamıştır. Bundan böyle başımızı kuma sokamayız. Görmezden gelemeyiz. Sadece CHP veya tek parti dönemini suçluyarak, dönemin koşullarıyla ilgili gerekçelerin arkasına da saklanamayız.

           

TBMM mutlaka bir soruşturma komisyonu kurmalı ve Başbakanın özrüyle yetinilmeyip, hem yaşananlar ayrıntılı şekilde kamu oyuyla paylaşılmalı, hem de bu utançtan kurtulmamız için gereken adımlar atılmalıdır.

 

 

 

KIŞLA ADLARININ DEĞİŞMESİ

ÇOK DOĞRU BİR KARAR OLDU...

 

Bu konu da yıllardan beri tartışılıyordu. Ülkenin çeşitli yerlerindeki kışlalara bazı Komutanların adlarının verilmesi, özellikle Kürt ve Alevi kesimlerde tepki yaratıyordu. Hele Van'da Muğlalı Mustafa adının kışlaya verilmesini Kürt kökenli vatandaşlar tarafından bir gözdağı gibi algılanırdı. Zira bu komutan, 1943 'te Van 'da 33 Kürdü kurşuna dizdirmekle suçlanırdı. 32'sinin öldüğü, birinin kurtulduğu bu olay çok konuşulmuştu. Kürt çevrelerde, TSK'nın Muğlalı Mustafa adını bu kışlaya vererek "sizin de başınıza gelir" mesajı yolladığına inanılırdı.

 

Genelkurmay Başkanlığı, başta Van Kışlası olmak üzere, 65 kışlanın adlarını değiştirdi. Komutanlar yerine, şehitlerin isimleri verildi.

           

Çok doğru bir karar. Türkiye artık değişiyor. Bu değişime TSK'nın da ayak uydurması gerekirdi ve şimdi gerçekçi adımlar atılmaya başlan oldu. Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin topluma bu tip mesajlar vermesine gerek olmadığı gibi, eğer ortada bir duyarlık varsa, bunu ortadan kaldırmak için harekete geçmesi çok daha doğrudur.

 

HOPPALAA, VİCDANİ RET

KONUSU YİNE KARIŞTI...

 

Başbakan, salı günü "Vicdani Ret konusu gündemimizde değil" deyince, herşey birbirine giriverdi. Oysa o ana kadar, Türkiye'nin nasıl uygarlaştığını yazıp çiziyor ve övgüler diziyorduk.

           

İlk haberi Adalet Bakanı Sadullah Ergin vermiş ve Vicdani Ret konusunda bir düzenleme hazırlandığını açıklamıştı. Hepimizi de şaşırtmıştı. Ardından, Savunma Bakanı kafaları karıştırdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye'nin bu uygulamasını sürekli cezalandırılmasının önüne geçilmesi için bir çalışma yapıldığını söyledi. Yani, Vicdani Retçiler kabul görmeyecek, sadece aldıkları cezalar hafifletilecekti. Şimdi, Başbakan daha da önemli bir adım attı ve gündemde böyle bir çalışma olmadığını açıkladı.

           

Nedir bu karmaşa, anlayamadık.

           

Ortada açıkça, ya bir yanlış anlama var veya bir hazırlık Başbakan tarafından durduruldu. Belki de Bedelli Askerlik kararı açıklanırken, araya bir de Vicdani Retçiler girmesin mi, denildi?    

 

Anlayacağınız, besbelli bir karışıklık yaşandı.

           

Peki neden? Kim sorumlu?



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…