BDP’yi hırpalamak, yerden yere vurmakneredeyse milli bir spor oldu. PKK’nınher cinayeti BDP’nin sırtınayükleniyor. Hoş BDP’liler de bugörüntüden kurtulmak için hiçbir şey yapmıyorlar ya! Neyse. Bugün yemin edip Meclis’tekiyerlerini alacaklar ve Anayasa çalışmalarına katılacaklar. Yeni ve son dereceönemli bir dönem başlıyor. Karşımızda da diyalog kurabileceğimiz, Kürtleringerçek temsilcileri olarak ortaya çıkan bir tek onlar var. Dövmek yerine sorunuçözmeye bakalım.
Bugün son derece önemli veyepyeni bir dönem başlıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıyor.
Bu olayı ben iki nedenleönemsiyorum.
İlki, bu Meclis’in yeni birAnayasa yapacak olması. Diğeri de BDPlilerin görevlerinin başına dönmeleri.
Kim ne derse desin, BDP bugün Kürtlerin önemli bir kesimini temsileden tek legal kurum. Milyonlarca oy aldılar ve seçildiler. Eğer PKK terörü ve buna bağlı olarak Kürt sorununu yaşanabilir bir düzeye indirebilmek ve savaşa son vermek istiyorsak,BDP ile diyalog kurmaktan ve bu son derece hayatidönemi iyi kullanabilmek için onlarıkollayıp korumaktan başka çaremiz yok. Oysa genel yaklaşımımıza bakın. BDP’yi dövmeyi adeta bir milli sporadönüştürdük. PKK’ ya kızıyor, başaçıkamayınca, elimizin altındaki BDP’yeveryansın girişiyoruz.
İktidar olsun medya olsun hepbirlikte BDP’yi hırpalıyoruz.
Hoş BDP’liler de tutumlarıyla şimşekleri üstlerine çekmek için ellerindengeleni ardlarına koymuyorlar. PKK’yaverdikleri destek bu tepkilerin yoğunlaşmasına neden oluyor. BDP’nin PKK etkisi altında olduğunu ve PKKsız hareket edemeyeceğini hepimizbiliyoruz. Nedeni de asıl halk desteğininPKK’ya yönelik olması. PKK o destekle hem eylemleri hem desiyaseti yönlendiriyor.
Bugün eski hesapları bir yana bırakalım ve önümüze bakalım. Hergünakan bu kanı durdurmak, sonunda bu ülkeyi bölünmeye götürebilecek olan Kürtsorunu baskısından kurtulabilmek için yeni Anayasa çalışmaları tek ümit kapısı.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ne PKK ne de Devlet bu sorunu silahla çözebilir. Boşu boşuna kan kaybedeceğiz vesonunda aynı noktaya geri döneceğiz.
Anayasada uzlaşıyavarabilirsek…Daha doğrusu Kürt kökenli vatandaşlarımızla hem zenginliklerimizi paylaşabilir hem de varlıklarınıkabullenebilirsek, önümüz açılacak.
Bu konuda da BDP anahtarı elinde taşıyor.
T.C Devleti elindeki bu olanaktanyararlanmalı.
BDP de önüne gelen bu fırsatı hoyratça harcamamalıdır.
BDP’nin PKK ve Öcalan’ı çiğneyerek Kürt kamuoyunaistedidiğini kabul ettireceğine inanmak saflıktır. Ancak BDP tutumuyla çözüm bulunmasını kolaylaştırabilir, diyalogyollarını açık tutar.
Emin olun bu aşamada bu kadarıdahi yeterlidir.
Karşılıklı hoyratlıklarahakkımızın olmadığı bir süreçteyiz.
ERDOĞAN'IN LÜKS YATAK ODASI !
Geçen haftaki New York gezisininbizim medyada en ilgi çeken yanlarından biri de benim "Başbakanlığa doğru dürüst bir uçak alınmalı"yazım olmuş. Aman efendim ne yağcılığım kalmış ne tekrar davet edilmek içinşirin görünme çabam...Yazımda Başbakanının ve beraberinde götürdüğü heyetin sonderece rahatsız koşullarda seyahat ettiklerine dikkat çekmiştim. Onyedincibüyük ekonomi olmakla övünen, kolaylıkla milyar dolarları telaffuz edenTürkiye'nin Başbakanını küçük bir odada çek çek yatakta yatırdığına dikkatçekmiştim.
Yazar arkadaşlara göre meğer benyanlış görmüşüm. O uçakta bir tek kuş sütü eksikmiş. Başbakan ve eşi için duşluve banyolu koskoca bir oda tahsis ediliyormuş. Fakir Türkiye'nin yüz milyondolarlık uçak alacak parası yokmuş.
Hani görmesem bilmesem ben deinanacaktım.
İşte yukardaki resim tanıklıketsin. Başbakan ve eşinin yatak odası burası. Hem çalışma hem yemek hem deyatak odası. Duş filan da yok. Yukardaki resim aslında Başbakan gazetecilerlebirlikteyken çekilmişti. Size iyi bir fikir vermesi için bir bilgisayarprogramıyla gazetecileri sildirdim. Gece masa kalkıyor, yandaki oturma yerininaltından çek çek bir yatak çıkıyor ve Başbakan ancak oraya uzanabiliyor. 13saatlik uçuşu burada geçiriyor. Bunun neresi lüks anlayamadım gitti. Üstelikunutmayalım, uçak bir vasıtadır ve Başbakanlığa alınır. Bugün Erdoğan dolaşır,yarın bir başkasına hizmet verir. Önemli olan ülkenin 1 numaralı kişisi veülkeyi yönetenlerin uzun mesafelerde perişan olmadan çalışabilmelerinisağlamaktır. Türkiye Başbakanı ve Türk heyetinin gün boyunca ne kadar yoğun birprogram uyguladığını bizzat gördüm. Hiç değilse biraz konforlu ve ülkeninbüyüklüğüne yakışır uçaklarla dolaşması gerekmez mi? Bu kadar da dar görüşlüolmayalım...
BİREYSEL SİLAHSIZLANMA
Umut Vakfı’nıyıllardır izlerim. Bu yıl da 28 Eylül BireyselSilahsızlanma Gününde gerçekleştirdikleri etkinliklerle, “bireyselsilahsızlanmayı” talep ettiler. Geçtiğimiz Çarşamba günü Taksim’deyaptıkları “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” ile her yıl binlerceinsanımızın ölmesinde rol alan ateşli silahların satışının kısıtlanmasınaistediler. Vakfıın verdiği rakamlar ise iç karartıcı. Düşünebiliyor musunuz?Her yıl 4.500 kişiyi bireysel silahlar yüzünden kaybediyoruz. Silahlı şiddetinyıllık sosyal maliyeti ise 5 milyar dolar. Neredeyse her gün bir kadınınöldüğü ülkemizde ise bu cinayetlerde yine silahlar başrolde. Hükümet silahsatışlarını zorlaştırmalı.
GEZMEYİ SEVENLERE
İYİ BİR REHBER
Birgün gazetesinde kaleme aldığıkeyifli gezi yazılarıyla tanıdığımız Ersoy Soydan'ın ilk kitabıyayınlandı: Nereye Gidelim? Heyamola Yayınları'ndan çıkan kitap gezmeyisevenler, Türkiye'nin pek bilinmeyen saklı cennetlerini görmek isteyenler içinharika bir rehber. Soydan kitabında alternatif tatil yörelerini tanıtmakla kalmamış. Aynızamanda oraya gittiğinizde nerede kalabileceğinizi, ne yiyebileceğinizi, hangiaktivitelerde bulunabileceğinizi de yazmış. (http://www.heyamola.net)
CNN TÜRK’TE
YENİ BİR YILDIZ...
Bu işler böyledir. Hiçbeklemediğiniz anda birden bire biryıldız parlayıverir. Kanalını bulmuştur,saati çok iyi oturmuştur ve keyifle izlenir.
Mesut Yar bundan önce de ekranın tanınan bir yüzüydü. Star TV’dekisabah programlarının reyting’i de yüksekti. Ancak CNN TÜRK’te akşam 23:45‘ten itibaren karşımızda farklı bir Mesut Yar var. Kanala çok yakıştı. Saati ideal. Seçtiği konuklarilginç. Sorulan sorular da tam yerinde.
İşte evlerimizin yeni yıldızı...
PEKİNEL KARDEŞLERİN
GENÇ YETENEKLERİ
G&S Pekinel, Onduline Avrasya ile birlikte senfoni orkestrasıelemanlardan oluşan bir jüri eşliğinde konservatuar öğrencileri arasındanseçtikleri çocukları dünyanın en tanınmış pedagog ve müzik eğitimcileri ilebirlikte çalışmak üzere çeşitli ülkeler gönderdiler. Böylece “G&S Pekinel Dünya Sahnelerinde GençYetenekler” projesi çerçevesinde bu gençler önemli uluslararasıyarışmalarda çoğu birincilik aldıkları gibi önemli orkestralarda yer aldılarveya bu orkestralar eşliğinde solist olarak çaldılar.
Genç Yetenekler’den dokuzu şimdide İstanbul, Ankara ve İzmir’de konser vermek üzere kısa bir süre içinülkelerine dönüyorlar. Eren Aydoğan(piyano), Elvin Hoxha (keman), Dorukhan Doruk (cello), Veriko Tchumburidze (keman), Yunus Tuncalı (piyano), Kıvanç Tire (keman), Yusuf Çelik (cello), Ege Banaz (klarinet) ve Yağızcan Keskin (klarinet) konuk sanatçı Efdal Altun ve Güher ve Süher Pekinel ile aynı sahnede çalacaklar.
11 Ekim- İstanbul Cemal Reşit Rey Salonu- 20:30 (Biletix veCRR gişesi)
12 Ekim- Ankara Bilkent Salonu-20:00 (Mybilet ve Bilkent gişesi)
13Ekim- İzmir Sabancı Kültür Sarayı- 20:30 (Biletixve konser akşamı S.K.Sarayı gişesi)