Türkiye ile İsrail ilişkileri açıkçası direkten döndü. Eğer İsrail'in şahinleri tutumlarında ısrar etse, özür mektubunun yollanmasına karşı çıksalardı, büyük olasılıkla bugün Türk Büyükelçisi Oğuz Çelikkol geri alınmış, hatta Büyükelçilik müsteşar düzeyine indirilmiş olacaktı.
Tabii arkası da gelecekti.
Her hafta bir gösteri olacaktı..
Başbakan başta, Ak Parti iktidarı fırsat yakaladıkça İsrail'e sert tepki gösterecekti.
Bu durum giderek ilişkileri eritecekti.
Biz de, İsrail'de önemli kayıplara uğrayacaktık.
Başbakan bu defa çok dikkatli davrandı.
Doğrusu, ben bu kadar soğukkanlı bir tutum takınacağını beklemiyordum. İsrail dışişlerinin çok ucuz bir açığını yakalamıştı ve istediği gibi dövebilirdi. Hem içerden, hem de dışarıdan iyi de alkış alırdı.
Yapmadı.
Aksine, ölçülü ancak kararlı bir tutum takındı.
İsrailliler öylesine açık verdiler ki, bu defa ne muhalefet ne de medyadan farklı ses çıktı.
Neyse, artık olanlar oldu.
Bundan böyle “tamirat” dönemine girilmeli.
Söylenecekler yeterince söylendiği için, İsrail aleyhtarı ateşli atıp tutmalar, “bakın heriflere nasıl boyun eğdirdik” açıklamaları, gereksiz milliyetçi övünmelere gerek yok.
Tekrar etmemizde yarar var.
Türkiye ne kadar İsrail için önemliyse, İsrail de Türkiye için o kadar önemlidir.
İsrail'in politikalarıyla hem fikir olmayabiliriz, hatta sert şekilde eleştirebiliriz, ancak işin ucunu kaçırıp bunu bir Yahudi düşmanlığına, İsrail'e hayat hakkı vermemeye kadar götürürsek, o zaman AKP kendini tuzağa düşürmüş olur. İran'dan farkımız kalmaz. Türkiye'nin İsrail politikası da hiçbir zaman, İran'ınki gibi olamaz ve olmamalı.
Ak Parti'nin dindar yanını kollayan güçler hemen harekete geçip, “İslamcı iktidar, Türkiye'yi İran ile işbirliğine götürüyor” demeye başlayacaklar.
Ne AKP, ne de Türkiye bu tuzağa düşmeli.
Bu haftasonu İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak geliyor. Bu ziyaretin başarılı geçmesi, hem Türkiye, hem de İsrail açısından önemlidir. Eğer yeni bir sürece girmek isteniyorsa, her iki taraf hiç.ir şey olmamış gibi davranır. İlişkileri daha da kırmayı amaçlıyorsak, o zaman “vurun kahpeye!!!”
GAZZE OLAYI BİTMEDEN İSRAİL BELİNİ DOĞRULTAMAZ
Gazetelere yansıyan haberler doğru ise, İsrail dışişleri bakanlığının özür diler gibi bir mektup yazmasında, Cumhurbaşkanı Peres'in önemli bir rolü olmuş.
İsrail'deki siyaset bizden farklı işliyor. Aynı koalisyonda hem şahinler, hem de güvencinler bulunabiliyor ve kendi politikalarını uygulayabiliyorlar.
Son krizde, bu yaklaşımın izlerini gördük, ancak güvercinler ağırlıklarını koydular. Bu da son derece önemli ve barış açısından ümit verici.İsrail'de herkesin şahin olmadığını, herkesin Filistin'i yok etmeye çalışmadığını gösteren bir işarettir Ancak İsrail'in bilmesi gereken de bir gerçek var.
Gazze'ye bomba yağdıkça, Gazze üzerindeki baskı sürdükçe, İsrail'in uluslararası ilişkilerde sırtı yerden kalkmaz”
Bugün Türkiye'nin tepkili yaklaşımının AKP'nin dinciliği veya İslamcılığı ile ilgisi çok azdır. Temel neden Gazze'de yaşanan dramdır. Erdoğan'ın Filistin'e karşı genel bir insani ve dini duyarlılığı olabilir, ancak Türk toplumunu böylesine bir tepkiye yönelten unsur, Gazze felaketi ve İsrail'in tepeden bakan tutumudur.
İsrail'in Gazze politikası sadece Türkiye'de değil, Washington başta olmak üzere hemen her yerde tepki alıyor.
Telaviv de bunun farkında.
Gazze, Filistin sorununun en kanlı ve en acı sayfasıdır.
İsrail bu gerçeği dikkate almalıdır.
Hem Türk hem İsrail yetkililerinin unutmamaları gereken bir başka gerçek daha var.
İki ülke arasındaki ilişkiler gerginleştikçe her iki ülkedeki fanatikler ve şahinler kazanıyorlar ve sayıları da artıyor. Dikkat edin ne zaman burada İsrali'e sert tepki olsa sokaklar doluyor ve her tepkiden sonra halk arasındaki düşmanlık artıyor.
İsrail'de de durum aynı. Ne zaman Türkiye'ye yönelik sert bir konuşma veya hakaret dolu sözler edilse şahinler oylarını arttırıyorlar.
Özetle, karşılıklı olarak kaybediyoruz.
15/01/2010 POSTA
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|