Mehmet Ali Birand
 
Başbakan ilk defa gülümseyerek konuştu…
 
 

Başbakan ilk defa gülümseyerek konuştu…

Pazar akşamı Başbakan söyleşisini izleme imkanınız oldu mu, bilemiyorum. Benim için en ilginç yanı, Erdoğan'ı uzun süre sonra, rahat ve gülümsüyerek konuşurken görmekti. Başka söyleşiler ve mitinglerde öylesi çatık kaşlı bir Başbakan ile karşılaşmıştık ki, bu kadarı bile farklı geldi.

Pazar akşamı Kanal D'de Başbakan ile bir özel 32.GÜN programı yaptık. Bilmem izleyebilme imkanınız oldu mu?Eğer kaçırdınızsa, bu söyleşinin bir özetini ve izlenimlerimi aşağıda aktaracağım. Ancak, benim en çok ilgimi çeken, uzun süre sonra, gülümseyerek konuşan ve hoşlanmadığı bazı dikenli sorulara dahi tahammül eden ve açıkça yanıtlayan bir Erdoğan ile karşılaşmış olmamdı.
 
İzmir ve İstanbul mitinglerinden çok memnundu, keyfi yerindeydi ve belki de ilk defa keyifli bir sohbet yaptık.Kimileri beğenmese dahi, sorulması gereken her soru da soruldu. Programın tek sevmediğim yanı, 22:00yerine 23:00'de başlanabilmesiydi. Ne yazık ki, liderlerimiz zamanlamalarını iyi planlayamıyorlar. Mitinglerinede geç gelirler, verdikleri randevulara da... Özal da böyleydi, Demirel de, Erbakan da... Kimbilir, belki de Türksisteminin en çok aksayan yanı bu...   

"BEDEL ÖDEME" SÖZÜNDEN RAHATSIZ...
 
Başbakan açıkça söylemedi, ancak  Abbas Güçlü için, Nuray Mert veya diğerleri için zaman zaman, tepki olarak"bedel öderler"demişti. Şimdi bu sözünden rahatsız olduğu, konuşma şekli ve vücut dilinden açıkçaanlaşılıyordu. Kendini savundu ve neden bu tepkiyi gösteriğini anlattı, ancak  bu sözün nasıl yanlış yerlereçekilebileceğinin de farkında.
 
Sanıyorum, bir daha bu tip "tehdit" kokan, amacını aşan bir çıkış yapmayacak veya iki defa düşünecektir.
 
Buna karşılık, General Alan konusunda ise son derece sertti. Belli ki, General’in ayağa kalkmaması ona çok ters etki yapmış.

BAŞKANLIK  VE KÖŞK NE OLACAK ?

Başkanlık sistemini de konuştuk.
 
Ne kadar itiraz ederse etsin, Başbakan'ın kalbinde Başkanlık Sistemi yatıyor. Bu şekilde, rüyalarını çok daha çabuk gerçekleştireceğinden emin. Bir taraftan da, kendi partisinin içinden dahi direniş olduğunu mutlakabiliyor olmalı ki, sadece tartışılması gerektiğini söylemekle yetiniyor.
 
Biraz sıkıştırdığınızda, kalbinin nereden yana çarptığı hemen anlaşılıyor.
 
Yine de, seçim sonuçlarını bekliyor. Çıkacak rakkamlara göre, kararını verecek. Ya bastıracak ya da fazlaüstüne gitmeyecek.
 
Peki, Köşk'ün cazibesinden kurtulabilecek mi,  yoksa fırsat çıktığı anda, siyaseti bırakıp Köşk'e çıkmak isteyecek mi?
 
Bunun kararını da yine seçim sonuçları verecek.
 
Bana, epey kararsızmış gibi göründü...

ASKER KONUSUNDA FRENE BASIYOR...

Başbakan'ın asker konusundaki yaklaşımı ise, daha öncesine oranla daha farklı. Örneğin, GenelkurmayBaşkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması 

gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu gibi düşünmüyor.
 
"Henüz zamanı gelmedi " diyor.
 
Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki spekülasyonların yatışmasını bekliyor veya "daha fazla üstüne gidilmemeli" diye düşünüyor da olabilir. Genel yaklaşımı, özellikle seçimlerden sonra asker - sivil otorite ilişkilerinin artıkdurulması ve rayına oturması gerektiği şeklinde...
 
Bu düzenlemenin, Avrupa Birliği çerçevesinde kendi kendine gerçekleşeceğine değinmekle yetindi.

TUTUKLULUK SÜRESİNDEN RAHATSIZ, ANCAK...

Başbakan, Türkiye'yi demokrasi listesinde üst sıralara çıkaracağını söyleyince tabii dayanamadım ve hapisteki gazetecileri ve özellikle de tutuklu yargılanma rekoru kıranları hatırlattım. Türkiye' nin dışardaki imajının nasılbozulduğunu ve iktidar partisinin de gereken yasal değişiklikleri yapmadığına dikkat çektim.
 
Seçim sonrasını işaret etti. Tutukluluk sürelerinin verdiği rahatsızlık çok açıkça ortada, ancak ben Başbakan’dan daha net bir tutum bekliyordum. 
 
Kendi hiç kabul etmiyor, ancak eski liberal- demokrat Erdoğan yerine daha milliyetçi ve devlet gibi konuşan birErdoğan'ın geldiği apaçık ortada.

KÜRT SORUNUNDA ÜMİTLER AZALIYOR...

Kürt Sorunu ve bunun çerçevesinde BDP  ile ilişkiler, benim ümitlerimi giderek azaltıyor. Söyleşi sırasında dadikkat ettim, seçim sonrasında yeniden bir başlangıç yapmaya pek niyeti yokmuş gibi görünüyor.
 
Başbakan, bu sorunu ortaya koyanlar giderek hedeflerini genişletiyorlar ve artık eskisi gibi kişisel haklarla yetinmiyorlar, bölgesel bir oluşum peşinde koşuyorlar dedi.
 
Bu konuda devletin üst tabakasında da aynı sözler duyuluyor.
 
"Bunlara verdikçe, yeni istekler geliyor ve bağımsızlığa doğru bir yol çiziliyor " deniyor. Durum böyle olunca da,çözüm arayışı daralıyor.
 
Seçimlerin sonuçları, bir çok konuda olduğu gibi, Kürt Sorunu’nun gideceği yönü de gösterecek.
 
Ben biraz kaygılıyım...

REYTİNG, SEÇİME DUYULAN İLGİYİ GÖSTERİYOR...

32.Gün'ün bundan önce Kılıçdaroğlu söyleşisi son derece ilginç bir reytin patlaması yapmıştı. Ben de bunu, CHP' ye duyulan ilgiye bağlamıştım. Bu defa Başbakan ile söyleşinin reytingini merak ediyordum, zira Erdoğanhemen hergün bir kanala çıkıyor, söyleşiye katılıyor ve ayrıca gün içinde de mitingden mitinge koşuyordu. Yanisöylemediği, bilinmeyen birşey kalmamıştı.
 
Sonuçlar çok ilginç çıktı.
 
Ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar, toplum seçimle çok ilgili ve liderleri de büyük bir merak ve dikkatle izliyor.
 
Başbakan' ın, Pazar akşamı saat 23.00-24.30 arasındaki söyleşisinin reyting dökümü ile Kılıçdaroğlu' nunreytingi arasında hemen hemen hiç fark yok gibi. 
 
(Kılıçdaroğlu' nun AB gurubunda bir miktar daha yüksek olmasında, süresinin daha kısa olmasının da etkisivardır mutlaka...)

TWİTTERCİLERE BÜYÜK TEŞEKKÜR...

Söyleşi öncesinde TWİTTER  ve mail adresi üzerinden herkesten soru istedim. Sadece twitterdan 10 binin üzerinde soru geldi ve en çok üstünde durulanları seçmek zorunda kaldım. Bir buçuk saatlik program boyunca14 binin üzerinde yorum geldi. 110 bin Twitter izleyicime çok çok teşekkür ederim.
 
Bu arada, yine çok eleştiri aldım.
 
Özellikle de meslekdaşlarımın bir bölümü ve izleyiciler "Yalakalık ettiğimi, yeterince sert davranmadığımı,kahkahalarla Başbakan’ı rahatlattığımı" söyleyip, beni yerden yere vurdular.
 
Arkadaşlar, ben bu işi 40 yıldır yapıyorum ve birçok dünya lideri dahil herkesle söyleşi yaptım. Bırakın da bu işibiraz bileyim. O kadar iyi biliyorsanız, siz gelip yapın...Söyleşi yapmak, karşısındakine dayak atmak değildir...
 
Tüm görüşlere saygı var.  Herkese çok teşekkür ediyorum. 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…