Bu hafta Türk yakın tarihinin en büyük ayıbı olan Menderes-Zorlu-Polatkan üçlüsünün idamlarının 49'uncu yıl dönümünü andık. Hepsinden defalarca özür diledik. Benim asıl merak etti?im, bu üç insanı yangından mal kaçırır gibi idam ettiren ve isimleri hiçbir zaman ortaya çıkmayan ?genç subaylar cuntasının?, bugün hayatta kalanları var ise ne hissettikleridir. Bütün dünya ayaklanmı?, bütün Türkiye ?asmayın, ayıptır? demi? ancak, onlar yine de bu cinayetleri i?lemekten geri kalmamı?lardır. Gerçekten merak ediyorum, neredeler? Utanıyorlar mı?
EN B?Y?K UTANCIMIZ
Bu haftayı Türk yakın tarihinin en büyük ayıbını anarak geçirdik. Ba?ta Adnan Menderes olmak üzere Demokrat Partili bakanlardan Dı?i?leri Bakanı Fatin Rü?tü Zorlu ve? Maliye Bakanı Hasan Polatkan?ın 27 Mayıs ihtilalcileri tarafından idam edilmelerinin 49'uncu yıl dönümüydü.
O günleri ya?amı? bir insanım.
O günlerde 27 Mayıs İhtilalini heyecanla desteklemi?tim. Ardından idamlarla birlikte nevrim döndü ve yapılanlardan i?rendim.
Bu üç insanın idamına bugün isimlerini dahi bilmedi?imiz bir grup te?men yüzba?ı-albay karar verdi. Milli Birlik Komitesi'ne baskı yaptılar ve yangından mal kaçırır gibi bu üç ki?iyi astılar.? Belki o gün vatana sevgilerini böyle gösterdiklerini sanıyorlardı. Oysa? bugün? hayatta kalanları herhalde utançlarından sokaklara çıkamıyor, kimselerle konu?amıyordur.
Hepimiz bu büyük ayıbı daha uzun zaman ya?ayaca?ız. Onlardan ne kadar af dilesek de kendimizi affettiremeyece?iz.
NİYE YUNAN ADALARINI KISKANIYORUM...
Yıllar boyunca Yunan adalarını uzaktan seyrettik. Bizim için dü?manın ba?rımıza batırdı?ı bıçak gibiydiler.? Tek? ilgimiz? "Silahlanıyorlar mı?", "Havaalanı var mı?", "Kıta sahanlı?ı olur mu?" sorularına yanıt aramakla sınırlıydı.
Son 5 yıldır ise "cruise" gemileri, yatlar, guletler ve Atlasjet gibi direkt uçan uçak ?irketleriyle adaları adeta yeniden ke?fettik. Nerdeyse Türkiye'ye ucuz bir alternatif tatil bölgesi oldular. Yanı ba?ımızdaki 12 adanın lokantalarını ezberledik. Bayram'da ise Mykonos'un ünlü plajlarını Tarkan'ın ?arkılarıyla yıktık.
Peki bu adaların sırrı ne?
Mykonos'un 20 Mil güneybatısında bulunan Sifnos?tan? örnek vererek anlatayım.
Sifnos'un sahilleri 70 Kilometre. Bütün? adanın yüzölçümü 75 Kilometrekare. Nüfusu 2000 kadar. Ancak gelin görün ki, Kamares Limanı'na günde en a?a?ı 5 defa? adalar arası gemiler geliyor, turistleri bırakıyor. Liman küçük, yanında pırıl pırıl plajı var. Plajın ve yolun kenarında lokantalar, barlar. Müzik hafif, kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Limandaki turizm acentalarından araba, motosiklet, ATV kiralanıyor, otel odası bulunuyor.
Ancak hareket orada bitmiyor. Bir otobüs sizi 1.40 Euro'ya 6 Kilometre ileride yüksek bir platoya, ba?kent Apollonia'ya çıkarıyor. İ?te orada Yunan adalarının niye bu kadar ünlü oldu?unu görüyorsunuz...
Bembeyaz iki katlı evler, pencereler kapılar mavi, eflatun boyalı. Sokaklar daracık, büyük ta?larla dö?enmi?, ta?ların etrafı beyaz boyalı. Her taraftan bugenvil çiçe?i sarkıyor. Butikler, lokantalar, barlar birbirini kovalıyor. Satılan mal genellikle Hint, salkım saçak giysiler. Dikkatinizi ilk çeken ilan yoklu?u: ?Me?hur kebabçı Yorgo?, "Di?çi Yani, "Muhasebeci Eftelya" diye tabelalar yok. ?ünkü? yasak. Sokakta bir uçtan di?er uca bez parçaları sallanmıyor. En önemlisi i?portacı yok.
Bütün binalar iki katı geçmiyor. Adalarda kimse "kottan" faydalanmıyor.
Gece Apollonia'nın barları lokantaları canlanıyor, dükkanlar ı?ıl ı?ıl. Yedi?iniz yemek iki ki?i? karidesiyle, içkisiyle 50 euro (100 lira)?yu geçmiyor. ?o?u?? zaman çok altında bile kalıyor.
Apollonia'dan sıkıldınız mı, 3 kilometre ötede bir tepede Kastro diye bir ortaça? ?ehri sizi bekliyor. Yine pırıl pırıl sokaklar, barlar, lokantalar. Uzaktan hafif bir caz müzi?i.
Gündüzleri ise turkuvaz renkli pırıl pırıl denizlerde yüzüyorsunuz. Platys Yalos, Faros, sadece bir kaç plaj. Arkalarında küçük lokantalar, tepelerde beyaz, mavi boyalı manastırlar.
Bütün buralara deliksiz, çukursuz kaymak gibi asfalt? yollardan gidiliyor. Etrafta da, in?aat molozu yok.
Bu size anlattı?ım sadece bir ada. Yunanca bir kitaba göre Yunanistan'ın 777 adası varmı?! Yarısı yukarıda anlattı?ım gibiyse gelin de kıskanmayın.
BALBAY VE ?ZKAN?I BEKLİYORUZ...
?
Referandum tela?ına geldi ve Mustafa Balbay ile Tuncay ?zkan unutuldu.
?
Oysa unutulmamaları gerekiyor.
?
Ergenekon duru?masının en zayıf halkası, bu iki meslekta?ımızın durumudur.
?
Mahkeme heyetinde adeta bir inatla?ma havası var.
?
Kamuoyu ise bir açıklama bekliyor.
?
Tuncay ve Balbay?ın neden hala içerde tutuldu?unu anlamak imkansız.
?
Bu konuda mahkeme heyeti sa?lıklı bir açıklama yapamaz mı?
?
Hele Tuncay bar bar ba?ırıyor. ?Ya bana suçumu söyleyin veya beni bırakın çıkayım? diyor. Bu, son derece önemli bir sorudur ve yargıçlar bunu yanıtlamak zorundadırlar. Kamuoyu vicdanını rahatlatmak, onların görevidir.
?
Bu iki insanın kaçmasından mı korkuluyor?
?
Delilleri karartacakları mı sanılıyor?
?
Nedir gerekçe?
?
Yıllar sonra, suçsuz oldukları anla?ılınca, tutukluluk halindeyken içerde geçirdikleri zamanı onlara kim geri verecek?
?
Ergenekon uzadıkça ve bu gibi kanayan yaralar kapatılmadıkça, yakın tarihimizin böylesine önemli bir davası üzerinde dü?en gölgeler yaygınla?acaktır.?
?
Bir de yargı reformundan söz ediyor, yargı vesayetinden kurtulaca?ımızı söylüyorlar.
Hadi canım sizde...
?BORU? DE?İL!
Yıllar önce Gazprom için Ruslarla birlikte bir belgesel yapmı?tım. Taa Sibirya?dan Türkiye?ye do?algaz getiriyorlardı. O boru hattının ne zor ?artlarda dö?endi?ine, ne badireler atlattı?ına bire bir tanık oldum. Yeri kazıp boru dö?emek ne kadar zor olabilir diyeceksiniz. Vallahi ?boru? de?il; zor i?. Geçen gün gazetede bir haber ili?ti gözüme. Erciyas ?elik Boru adında bir ?irket Cezayir?de dünyanın bir seferde dö?enen en uzun su boru hattını yapmı?. ?öyle bir soru?turdum. ?irket son yıllarda krizlere ra?men yüzde 50 civarında büyümü?, üzerine bir de ihracat ?ampiyonu olmu?; taa Brezilya?ya bile boru satmı?. Bir Türk firmasının, hem de henüz 20 yıllık bir firmanın alanında bu kadar ba?arılı olmasına ?a?ırmadım desem yalan olur. Bravo. Boru i?i, ?boru? muymu? de?il miymi? tüm dünyaya göstermi?ler?
RİYAKARLIK SANKİ RUHUMUZA İ?LEMİ?...
Gayet tabiidir ki, genelle?tiremeyiz. Ancak toplumuzda öyle garip yakla?ımlar var ki, bir türlü de?i?miyor.
?
Dikkatlice bakınca hemen görüyorsunuz.
?
Sözünü etti?im e?ilimlerden biri, Güç'e veya Güçlü?ye sempatik görünmek veya yalakalıklık etme. Amaç, Güçlü olandan bir ?eyler koparabilmek veya kendine bir kötülük gelmemesini sa?lamak.
?
En son örneklerden birini vereyim.
?
27 Mayıs ihtilali lideri ve sonrasında da Cumhurba?kanı olan Cemal Gürsel?in adının bir stattan sökülmesi.
?
1968?de, herhalde askere sempatik görünmek isteyen bir bakan veya belediye ba?kanı tarafından konulan isim, bugün kaldırılıyor.
?
Neden o adı koydunuz?
?
Bugün neden kaldırıyorsunuz?
?
Gürsel adını verirken, ya ?Askerlere sempatik görüneyim? veya ?Askerleri sinirlendirip i?imi bozmayayım?demi?lerdir.
?
Güçlünün yanında olma dürtüsü...
?
Di?er bir e?ilim de, de?er yargılarımızdaki oynaklık.
?
Sezen Aksu? nun adını bir soka?a veriyorsunuz.
?
Neden?
?
?ok ünlü, çok sevilen, sempatik bir sanatçı.
?
Sonra birgün, dün alkı?ladı?ınız o sanatçı sizin dü?üncelerinize ters dü?üyor.
?
Hemen ala?a?ı etme, idam sehpasına götürme kampanyası açılıyor.
?
De?er yargılarımız son derece oynak.
?
Bu, toplum içindeki dengelerin hala bir yere oturamadı?ının en belirgin i?aretidir. Bugün alkı?ladı?ınız fikir, parti veya ki?iyi yarın yerlerde çi?nemeye kalktı?ınız taktirde, demokrasiniz de yerli yerine oturmaz.
?
Türkiye?nin resmi de aynen böyledir: De?er yargıları ve demokrasi kuralları sürekli de?i?en bir ülke.
?
Bu arada, size dostça bir öneri:
E?er resmini veya adınızı, büyük törenlerle bir yerlere asmak isteyen çıkarsa...
Bu ?ekilde ölümsüzle?tirilece?inizi söyleyip sizi ikna etmeye u?ra?ırlarsa...
Aman, tuza?a dü?meyin.
Hemen itiraz edin.
Hemen reddedin.
Bu oyuna gelmeyin.
- PS: Son haberlere göre, EVET?çiler, Sezen Aksu?ya destek vermek ve İzmir?deki geli?meye tepki göstermek için, birçok yerde Sezen?in adını sokak ve bulvarlara vermeye ba?lamı?lar. Aman dikkat, Aksu bu tuza?a dü?memeli. Bugünkü EVET?çiler, yarın ba?ka bir konuya kızıp isimleri yeniden kazıtabilirler. Sezen nazikçe bu talepleri reddetmeli.