?
Kılıçdaro?lu, CHP'yi AB'ye yakla?tırıyor...
?
Bizde de, Avrupa?da da tatil dönemi kapandı. Komisyon dükkan kepenklerini açtı. Yava? yava? tatil mahmurlu?u da yok olacak ve önümüzdeki sezon Türkiye-Avrupa Birli?i (AB) ili?kileri, bu defa a?ırlıklı olarak gündeme oturacak.
Yeni döneme girerken, geçti?imiz sezonun dökümünü yapmakta yarar var. ?nümüzdeki aylarda bizi ne bekliyor? Herkes merak içinde. Avrupa ile yolun sonuna mı yakla?ıyoruz yoksa müzakereler taktik nedenlerle mi sürüklenerek yürüyor?
?stelik bu yıl sonu çok kritik. Kıbrıs sorunu çözülmezse ne olacak?
Hem Ankara?da AB dosyasını yönetenler, hem de Avrupa?dan Ankara?yı izleyenlerle konu?tum. Kar?ıma çok gerilimli bir manzara çıktı...
Olumlu geli?meler...
* Brüksel?den Ankara?ya bakanlar ?u sıralarda büyük bir hayret içindeler. Hiç beklemedikleri bir geli?me ya?adılar. AK Parti iktidarının, Türk Silahlı Kuvvetleri ile böylesine bir hesapla?mayı göze alaca?ı beklenmiyordu. ?nünde bir referandum, bir de genel seçim olan bir iktidar partisinin, kendine yeni sorunlar çıkaracak giri?imlerde bulunmayaca?ı sanılıyordu.
Tam tersi ya?andı.
Erdo?an, Türk siyasi tarihinde önemli bir dönü?üme imza attı. Askerin, siyasi iktidarları iç i?lerine karı?tırmama sürecine son verdi.
Bu geli?menin böylesine hayret uyandırmasının nedeni, Avrupa?da Türkiye?nin kolay kolay asker vesayetinden kurtulabilece?i inancının olmamasıydı. Belki Avrupa da, açıkça söylemese dahi böyle bir vesayetin sürmesini diliyor olabilir.
İ?te bu tabu yıkıldı.
*?Sadece asker-sivil ili?kileri de?il, siyasi kriterlere uyum açısından, Patrikhane?nin Sümela?daki ilk resmi ayini ve azınlıklara ait malların geri verilmesiyle ilgili yasanın onayı ve Van Akdamar?daki Ermeni kilisesindeki ayin Türkiye?nin hanesine yazılan artı notların ba?ında geliyor. Ankara?nın Heybeliada Ruhban Okulu?nun açılı?ı için yeni bazı hazırlıklara ba?ladı?ının haberleri ise, hem Brüksel?i hem de ilgili ba?kentleri çok heyecanlandırıyor.
Di?er çok önemli bir geli?me de, Kemal Kılıçdaro?lu?nun CHP?yi AB konusunda eski çizgisine getirmesi oldu. KRİTER dergisine verdi?i demeçte Deniz Baykal?ın tersine CHP?nin AB hedefini ön plana çıkaraca?ını söylemesi ?olumlu geli?meler? listesinin en önemli maddesini olu?turuyor.
Türkiye bütün bunları belki Avrupa Birli?i?ne yönelik yükümlülüklerini yerine getirmek için yapmıyor ancak attı?ı bu adımlarla kendini Avrupa?ya daha fazla yakla?tırıyor. Ancak ne olursa olsun olumlu geli?meler listesi bu haliyle dahi yeterli görülmüyor. Nedeni de, olumsuzluklar listesinin uzun olması ve bu konularda siyasi iradenin bir türlü ortaya koyulamaması.
Olumsuz geli?meler...
Türkiye, AB ile 2005 yılından beri katılım müzakerelerini sürdürüyor. 5 yıl, herhangi bir katılım süreci için uzun bir zaman dilimidir. Normal bir süreçte, müzakerelerin sonuna yakla?ılması gerekirdi. Nitekim, ba?larda Türkiye?nin tam üyeli?i için tahmin edilen tarih 2014 idi. Bugün 2020?ler konu?uluyor. 5
yıllık bilanço ise, iç karartıcı bir manzaraya i?aret ediyor: AB müktesebatı, 33 tanesi müzakereye konu olan 35 ba?lıktan olu?uyor. Bunlardan ?imdiye kadar:
-?13 tanesi açıldı
-?1 tanesi geçici olarak kapandı
-?3 ba?lık, Türkiye teknik açılı? kriterlerini yerine getirmedi?inden dolayı müzakereye açılamıyor
-?8 ba?lı?ın açılması ve di?er tüm ba?lıkların kapatılması Kıbrıs nedeniyle askıya alın
?- 5 ba?lık Fransa tarafından bloke ediliyor. Bunlardan biri, zaten Kıbrıs nedeniyle askıda olan ba?lıklardan
-?6 ba?lık Rumlar tarafından engelleniyor. Anlayaca?ınız, neredeyse müzakere edilecek ba?lık kalmamak üzere.
İ?in dramatik yanı bu tıkanıklı?ı çözebilmek için ne Türkiye?de ne de Avrupa?da net bir siyasi irade var.
2007?den bu yana Ankara?nın AB projesini ihmal etmesinin nedeni olarak içeride ardı ardına gelen genel seçim, kapatma davası, yerel seçim ve ?imdi de referandum gösterildi. Dı? etken olarak da, Fransa ile Almanya?nın olumsuz tutumları vurgulandı.
Erdo?an, gelinen noktadan ötürü Avrupa?yı suçluyor. Avrupa ise, Türkiye?nin reform hızının yava?lamasından dolayı müzakerelerin yürümedi?ini ileri sürüyor. İki taraf da birbirini suçluyor ancak bir yandan da bu durum i?lerine geliyormu? gibi davranıyorlar.
Bugünden önümüzdeki yılba?ına kadar bir tahmin yapmak gerekirse, beklentilerin yüksek oldu?unu ancak 2011?deki genel seçimlere kadar gidi?i temelinden de?i?tirecek bir geli?me beklenmemesi gerekti?ini söyleyebilirim.
Beklentiler yüksek...
?nümüzdeki yılba?ına kadarki dönemin en kritik beklentisi daha do?rusu sorusu Kıbrıs?ta bir çözüme ula?ılıp ula?ılamayaca?ı.
Kıbrıs?ta siyasi bir çözüm Altın Vuru? olarak niteleniyor. Nedeni de, dondurulmu? 8 ba?lı?ın birden serbest bırakılması anlamına gelecek olması. Böylelikle müzakerelerin birden bire önü açılacak. Fransa?nın engelledi?i 5 ba?lık konusunda ısrar edebilmesi de zor görülüyor.
Acaba bu beklenti gerçekçi mi?
Bence de?il.
Rumlar?ın ?u ana kadarki tutumları bir çözüm aradıkları i?aretini vermiyor. Hatta Rumlar?ın iki tarafın kabul edece?i ortak bir çözümden vazgeçtiklerini ve adanın tümü üzerindeki egemenliklerini yeniden tesis edene kadar bugünkü tutumlarını sürdürecekleri görülüyor. Bu varsayım do?ru ise, Rumlar?ın adanın kuzeyini unutmaları, Türkiye?nin de Avrupa Birli?i?ne tam üyelik isteminin bugünkü gibi ?Hayat Boyu Aday? statüsüne dönü?mesini kabul etmesi anlamına gelecektir.
Belçika dönem ba?kanlı?ı sırasında müzakerelerle ilgili olarak geriye ?u beklentiler kalıyor. Biri, Rekabet ba?lı?ının açılması. Bunun için de, TBMM?de bekleyen Devlet Yatırımları Otoritesi Tasarısı?nın yasala?ması gerekiyor. Kamu Alımları ba?lı?ının açılması için de, İhale Yasası?ndaki istisnalara son vermek gerekiyor. Türkiye?nin müzakereye açmayı hedefledi?i Enerji ile E?itim ve Kültür ba?lıkları ise, Rumlar tarafından engelleniyor ve tutumlarını de?i?tirmeye de pek niyetleri yok. İ?te, Avrupa Birli?i ile ili?kilerimizin son görüntüsü...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|