İLK “FIRSAT” IN ÜSTÜNDEN
40 GÜN GEÇTİ, ANCAK...
PKK terörünü bitirmek ve Kürt sorununda ilerleme sağlayabilmek için, 40 gün kadar önce “tarihi bir fırsat” ile karşı karşıya kaldığımızı duymuştuk.
Hepimiz heyecanlandık.
Cumhurbaşkanından Başbakan’a, Genelkurmay Başkanından muhalefet liderine kadar herkes bu fırsattan söz etti. PKK’nın Kandil’deki lideri Karayılan bile, önümüze açılan fırsatı değerlendirdi.
Ancak bugüne kadar somut hiçbir adım atılamadı. Veya atıldı ve çok iyi gizlendiği için, bizler anlayamadık. Görülen o ki, herkes birbirini bekliyor. Bu arada da Abdullah Öcalan’ın ağustos ayında yapacağı açıklama bir yol haritasının temel çizgilerini çizecek.
Herşey güzel de, bu bekleme sürecinin çok da uzamaması gerekiyor. Zaman akıp gittikçe, beraberinde fırsatları da alıp götürür.
========
ASIL ŞİMDİ BAŞBAKAN’IN
DTP İLE GÖRÜŞMESİ
GEREKİYOR. BU SÜREÇ
DTP OLMADAN GEÇİLEMEZ
===========
Bu sürecin ikinci sorunu, görüş alış-verişinin kiminle ve nasıl yapılacağıdır. Türkiye, PKK ile temas edemeyeceğine göre, birileriyle konuşacaktır. Daha doğrusu konuşmak zorundadır. Kürt kökenli vatandaşlarımızın hiç değilse bir bölümünü temsil eden tek yasal kuruluş DTP’dir. Ancak Devlet DTP ile konuşmuyor.
Başbakan, DTP’nin açıkça bir PKK uzantısı olduğunu, PKK’yı reddetmediği sürece bu partiyi muhatap kabul etmeyeceğini ileri sürüyordu.
Ruşen Çakır, geçenlerde son derece doğru bir saptama yaptı. DTP’nin PKK ile tüm ilişkisini kesmesi ve örgütü reddetmesini istemek ve beklemenin hiçbir mantığı olmadığını, bunu istemenin çözümsüzlüğü devam ettirmek olacağını yazdı. DTP’yi olduğu gibi kabul etmemizin ve diyaloğu bu bilinçle gerçekleştirmemizin gerekliliğine diikkat çekti.
Doğru bir yaklaşım. Bende Ruşen’e katılıyorum ve bir adım daha ileri gidip, Başbakan’ın asıl şimdilerde DTP ile görüşmesi gerektiğine inanıyorum.
Eğer terörü önleyebilecekse, bir tek insanımızın dahi ölmesi engellenebilecekse, DTP ile görüşmenin ne sakıncası olabilir ki?
Başbakan “tam randevu verecektim ki, PKK’nın yeni bir suikastiyle karşılaştık” diyor. Kamuoyundan gelecek tepkileri dikkate aldığı anlaşılıyor. Oysa, tam aksine olayın üstüne gitmek çok daha doğru olmaz mı?
Eğer bu diyaloğu başlatmak için, PKK’nın mayın döşemekten vazgeçmesini bekleyeceksek, bir yerlere varamayız.
Artık gerçekçi davranmak ve DTP’ yi bu sürece dahil etmek gerekiyor. Ancak bu şekilde DTP’ nin etkinliğini arttırabiliriz. Aksi halde, PKK gücünü korur ve kendini Kürtlerin temsilcisi olarak görmeyi sürdürür. DTP’ de, Devlet ile PKK arasındaki bir mesajcı konumunda kalır.
Özetle, DTP ile diyaloğu açmak, PKK’nın hoşuna gitmeyecektir ancak Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarına daha uygundur.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|