BUGÜN, AB’YE İLK
BAŞVURUNUN 50. YILI
Bundan 50 yıl önce, 31 Temmuz 1959’da, dönemin Başbakanı Adnan Menderes, gazetecilerin önüne çıktığında Türkiye’yi nasıl bir maceranın (1) içine soktuğunu bilmiyordu. Salonu dolduran küçük bir gazeteci gurubu da, Başbakan’ın söylediklerinin ne anlama gel diğini anlamamışlardı. Menderes, Türkiye’nin Avrupa’ya ilk adımını attığını söylüyordu. İçlerinden biri kalktı ve “Yani artık Avrupaya gidip bol bol alış veriş yapabilecek miyiz?” diye sordu. Başbakan’ın yanıtı, “Paranız varsa, tabii yapabilirsiniz. Ancak bizim yaptığımız Türkiye’yi Avrupa kulübüne üye etmektir” oldu.
Kimse birşey anlamadı.
Aslında, Menderes de o günlerde işin tam boyutunu bilmiyordu. Haziran başlarında Ankara’ya Brüksel’den bir haber gelmiş ve Yunanistan’ın 6 üyeden (Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda) ve adına ORTAK PAZAR denen bugünün Avrupa Birliğine tam üyelik için başvuruda bulunduğu belirtilmişti. Ankara panikledi. Böyle bir gelişmeye hazırlıklı değildi. Önceden haberi de olmamıştı. Süpriz yarattı.
Türk Dışışleri Bakanlığı derhal harekete geçti. Ardı ardına yapılan toplantılarda, derhal harekete geçilmesi ve Yunan başvurusunun aynının gerçekleştirilmesi isteniyordu. Gerekçeler hazırdı:
- Avrupa kulübünde Yunanistan yanlız başına bırakılmamalı. Atina, tek başına kalırsa, Türkiye aleyhine politika yapar.
- Yunanistan ile Türkiye fındık gibi hemen hemen aynı ürünleri ihraç ediyorlar. Yunan Avrupaya daha ucuza girerse, Türk gıda ürünleri zarara uğrar.
- Türkiye geri kalırsa, NATO’daki ağırlığı da Yunanistan lehine erezyona girer.
Menderes kararını verdi. Tam üyelik başvurusu yapıldı ve bugünkünün tam aksine 6 üye ülkede zafer çığlıklarıyla karşılandı. Zira o yıllarda Fransa ve Almanya’nın başı çektikleri Ortak Pazar ile İngiltere’nin oluşturduğu EFTA arasında müthiş bir rekabet vardı. Her ikisi de ekonomik (malların vergisiz ve serbestçe dolaşabilecekleri) bir alan oluşturmaya çalışıyorlardı.
Bu yarışta, Türkiye ile Yunanistan’ın EFTA’yı değil de, Ortak Pazar’ı seçmesi, Fransa ve Almanya tarafından “büyük başarı” sayıldı.
Sonra aradan 50 yıl geçiverdi ve bugün, roller, hedefler, boyutlar ve tepkiler değişti. Ancak AB yarışı bitmedi. 6 üyeliyken 27 üyeli çok kalabalık bir kulübe dönüşen ve adını da Avrupa Birliğine değiştirenler ve 15 milyondan 70 milyona yükselen nüfusuyla Türkiye sıkıntı içindeler.
Her iki taraf rahatsız, ancak hiçbiri havlu atamıyor. Ne Türkiye ne de AB, bu rüyadan uyanmak niyetinde. Tüm sorunlara ve güçlüklere rağmen, yollarına devam ediyorlar.
(1) 31 Temmuz 1959’dan 17 Aralık 2004’e “Türkiye’nin Büyük Avrupa Kavgası” Mehmet Ali Birand/ Doğan Kitap
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|