Başbakan’ın Brüksel gezisini bizim medyadan izlemeye çalıştım ve çok olumsuz bir izlenim aldım.
İzlenim, Erdoğan’ın, Türkiye-AB ilişkilerinden çok Gazze olayından söz ettiği, Hamas’ı övdüğü ve Avrupalıları sert şekilde eleştridiği şeklindeydi.
Merak ettim ve dün sabah hem AB Komisyonu, Avrupa Parlamentose hem de Başbakanı Brüksel’de izleyen, görüşen sivil toplum örgütleriyle konuştum. Müzakerelere giren yetkililere sordum:
“Türk Başbakanının sizde bıraktığı izlenim neydi? Kuşkularınızı giderdi mi? Hamas’ın avukatlığını mı yaptı?”
Aldığım yanıtlar, medya’da okuduklarıma oranla çok farklıydı.
Ollih Rehn’in bu konudaki açık sözü şu: “ ...Eğer her gelişinde Türk-AB ilişkileri böylesine bir sıçrama yapacaksa, Erdoğan buraya daha sık gelmeli...”
AB Komisyonu, resmi görüşmelerde Hamas ve Gazze konusunun gereğinden fazla yer tutmadığını, ağırlığın karşılıklı ilişkilerde kaldığını belirtiyor. “Erdoğan, ilk gün bir sivil toplum örgütündeki konuşmasında Gazze’ye yer verdi, sonra üstüne gitmedi.” diyen bir yetkili, “Erdoğan buraya, Komisyon ve Parlamentoyu ikna etmeye gelmişti ve başardı. Yani, AB projesini buzdolabına kaldırmadığı, Avrupa projesinden kesinlikle vazgeçmediği ve son yıllardaki duraklamanın bittiğini gösterdi ve Komisyonu inandırdı. Şimdi beklenen, Başbakan’ın Nabucco projesiyle ilgili kararanı vermesi ve müzakere başlıklarında ilerleme olup olmayacağı. Yani, bu gezi bizce aksi ispatlanana kadar olumlu geçmiş ve yeni bir süreç başlatmıştır.” Şeklinde devam etti.
TÜRKİYE’NİN YILDIZI
NABUCCO İLE PARLIYOR
Brüksel’deki tüm gözlemciler bir noktada birleşiyor: Rusya’nın Ukranya’ya gazı kesmesi, Avrupa’nın enerji ihtiyacını çeşitlendirmesi isteğini arttırdı ve bu konuda Türkiye bir kurtacı olarak görülüyor. Yıldızı parladı. Bu fırsatı iyi kullanmak gerekiyor.
Türkiye’nin bu fırsatı iyi kullanıp kullanmaması da, yarın-öbürgün Brüksel’deki teknik görüşmelerde anlaşılacak.
Türkiye, Başbakan’ın bir ara ortaya atıp sonra vazgeçtiği “Siz Rumları ikna edip, enerji başlığının açılmasını sağlayın, biz de Nabucco’ya olumlu bakayım” der, daha doğrusu bir alış-veriş, bir şantaj noktasına getirirse, durum değişecek gibi görünüyor.
“Biz Rum vetosunun gereksizliğini görüyoruz. Ancak Türkiye açık koşula dönüştürürse yapamayız. Bırakın bunu biz halledeceğiz” diyen bir AB Komisyonu yetkilisi, “eğer Türkiye başta Nabucco ve iki başlıkta hareketlenirse, yepyeni bir sürece girebiliriz” diye devam etti.
Özetle, Başbakan bir niyet beyan etmiş. Şimdi bakalım, bu politikayı canlandıracak somut adımlar gelecek mi?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|