Mehmet Ali Birand
 
SON GÜNLERİN YÜKSELEN İKİ YILDIZI...
 
 

SON GÜNLERİN YÜKSELEN

İKİ YILDIZI...


SAKİN VE CİDDİ

BİR OYUNCU


Yıldızı yükselenlerin başında İçişleri Bakanı Atalay geliyor.


Kürt Açılımının adeta organizatörü ve sözcüsü olarak çalışıyor. Ak Parti iktidarı, sürecin sorumluluğunu Atalay’a verirken doğru bir seçim yapmış gibi görünüyor.


Basın toplantılarında olsun, konuyla ilgili görüşmelerinde kişiliğine çok uygun hareket ediyor.


Sesini yükseltmiyor. Kavga etmiyor. Sakin bir tonda konuşuyor.


Karşısındaki dinlemesini biliyor. Herkesi eşit görüyor.


Saygılı yaklaşımıyla karşısındakileri de kendisine saygı duymaya zorlayor.


Kendini ön plana çıkarmıyor. Kimseden rol çalmıyor.


Atalay, belki bazıları tam tersini düşünüyor olabilir, ancak şimdiye kadarki performansıyla süreci iyi götürüyor.


Gündemi elinde tutuyor. Besbelli ki, 40 yıllık Kürt sorununu çözmeye yönelik böylesine geniş bir çalışma daha yeni başlamış durumda ve zamana ihtiyaç var. Atalay, aceleci davranmıyor. Çalışmalar uzadıkça, tartışmalar da yaygınlaşıyor.


Tartışmaların böylesine genişlemesinden de rahatsız olmamak gerekir.


Herkes eteklerindeki taşları döküyor.


İnsanlar konuştukça, çok tartışmalı konulara alışıyorlar. Bu da kamu oyunda Atalay’ın işini kolaylaştırıyor.


Atalay’ı asıl zorlayacak kesim, ne MHP ne CHP, ne de Ulusalcılar, onun asıl sorunu Devletin içinden gelecek. Hele proje açıklansın, işte ondan sonra kıyametler kopacak.


Benim tahminim, Atalay o dönemde de soğukkanlı yaklaşımı, kibar vücud dili ve samimi yaklaşımıyla sürecin büyük zarara uğramasını engelleyebilecek. Bugünden sonucu tahmin etmek çok güç. Ancak, bu sürecin çok uzun bir zaman dilimine yayılacağını da unutmayalım. Dolayısiyle Atalay’ın başarılı olup olmayacağını tartışmanın da bir anlamı yok. Zira Kürt Açılımı, birkaç lider, Atalay gibi birkaç sözcü veya örgütleyici eskitebilir.


Biz bugüne bakacak olursak, genel yaklaşımı ve tutumuyla Atalay’ ın yıldızı yükseliyor.

* * *



TÜRKİYE’NİN KİSSİNGER’İ

OLMA YOLUNDA...


Ahmet Davutoğlu, yıldızı yükselen ikinci isim.

Son derece ilginç bir kişiliği var.

Onun da Atalay gibi, müthiş bir karizması yok. Daha önceki bazı Dışişleri Bakanları gibi Avrupai bir duruşu, pırıltısı veya son derece şık bir giyim kuşamı da yok.

Anadolunun önemli bir kentindeki bir Üniversitenin tanınmamış, mütevazi bir öğretim üyesi hali var.


Bütün bunlara karşılık, gözlerinin içi parlıyor. Öylesine samimi bir gülüşü, öylesine mantık yapısı güçlü ve son derece anlaşılır bir konuşma tarzı var ki, Davutoğlu’na , kendine özgü bir karizma veriyor.


O da Atalay gibi, kendini ön plana atmıyor. Başbakan’ın gölgesinde kalmaya dikkat sarfediyor. Bunu da yalancı bir tevazu ile yapmıyor. Kendi konularının dışına çıkmadığından dolayı da hata yapmıyor. Eleştiri almıyor.


Yabancı meslekdaşlarıyla ilişkilerinde de ilginç bir havası var.


Kimseye abartılı güvenceler vermiyor. Daima doğrusunu söylüyor. Bundan dolayı , karşısındakilerin güvenini kazanıyor.


Dışişleriyle ilgilenmeye başladığı günden itibaren, Başbakan’ın da güvenini en çok kazanan kişilerin başında geldiğini söyleyebilirim. Hiçbir abartısı olmaması ve görüşlerindeki mantık yapısı, Erdoğan’ın ona inancını giderek arttırdı. O kadar ki, çok sevdiği Babacan’ı belki de kırma pahasına Dışişlerini Davutoğlu’na verdi.


Doğrusu da buydu. Zira gerçek politika üretimi Davutoğlu’ndan ürüyor, Bakan ise ister istemez bunun altında kalıyordu.


Davutoğlu’nun başarılı politikaları henüz kamuoyunda yeterince bilinmiyor.


Eğer Kuzey Irak Açılımı bugüne geldiyse, onun sayesindedir...


Orta Doğu’ya Açılımların altında hep onun imzası vardır...


Ermenistan Açılımının da bu noktaya gelmesi, yine Davutoğlunun çabaları sonucudur.


Bugün için Davutoğlu, Atalay’dan daha şanslı görünüyor. Zira Ermeni Açılımı beklenen sonucu vermese dahi, elindeki diğer dosyalar ona yeterince hareket yeteneği veriyor. Bu tempoda gittiği taktirde, rahmetli Zorlu veya Çağlayangil gibi, görevi bıraktıktan sonra da anılan ve Dış politikaya damgasını vuran dışişleri bakanları arasına girecek gibi görünüyor.


Bu tempoda devam ettiği taktirde, ABD’nin efsane dışişleri bakanı Kissinger gibi birçok konuda kırmızı çizgileri değiştirecek, kalıplaşmış politikaları bırakacak ve diplomasi ile ülkesinin gücünü birlikte kullanabilen nadir isimlerden biri olacak.


Bu iki insanın (Atalay ve Davutoğlu) parti içinde liderlik mücadelesine girmek gibi bir hırslarının olmaması da, yıldızlarının parlamasına yardımcı oluyor tabii...




Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…