Mehmet Ali Birand
 
KAZANANLAR VE KAYBEDENLER…(1)
 
 

KAZANANLAR VE

KAYBEDENLER…(1)


Seçimler bitti, şimdi hesap yapma dönemi. Kimin ne kazanıp ne kaybettiğine bakmak istiyorum. Aslına bakacak olursanız, durmadan “halkın verdiği mesajdan” söz ediyoruz. Oysa halkın, bizim ileri sürdüğümüz kadar mesaj vermek istediğini kanısında değilim. İnsanlar her şeyin başında iki şey istiyor:


  • Karnını doyurmak için iş ve aş bulmak…

  • Huzur içinde yaşamak, kavgadan uzak durmak...


Bunun dışında, özellikle bu defa oy verirken keskin ideolojik çizgilere dikkat edildi. Örneğin, genelde laik bir hayat tarzını benimseyenler, CHP iyi imiş veya kötü imiş veya Deniz Baykal partiyi iyi yönetiyormuş veya yönetmiyormuş gibi soruları, şikayet veya eleştirilerini, liberal veya demokratik duruşlarını bir yana bıraktılar. Kafadan CHP’ye oy verdiler. Aynı şekilde, Kürt kökenliler veya ideolojik açıdan kendine yakın buldukları partileri seçenler de, ya eski partilerine geri döndüler veya sırf oy kullanabilmek için evlerinden çıktılar. Yüzde 80’lik bir katılım, toplumdaki bu eğilimi gösteriyordu.

Peki, gelin bir bilanço yapalım ve bu seçimin sürprizlerini ve “kazandım” derken kaybedenlerine bakalım.

* * *




“KAZANDIM” DERKEN

KAYBETTİ…


Bana ve Uğur Dündar’a olan yakın ilgisinden dolayı, bu seçimde Ankara’yı yakından izledim. Melih Gökçek çok gergindi. Bütün seçim kampanyasını nasıl gergin şekilde yürüttüyse, seçim gününde de farklı değildi. Yine her konuşmasında, Kanal D ve Star TV’lerine laf attı ve bizlerin bir iftira kampanyası sürdürdüğümüzü söyledi. Bu suçlamaları öylesine sert ve son derece itici bir vücut dili kullanarak yaptı ki, inanın kendi aleyhine sonuç verdi. İnişi zaten Kılıçdaroğlu ile katıldığı açık oturumda başlamıştı. Günler geçtikçe daha da hızlandı. Gökçek sertleştikçe, oy kaybı da büyüdü.

Sonuç, açık şekilde ortada.

2004 yılındaki yerel seçimleri yüzde 55’lik rekor bir oy ile kazanmıştı. Bu defa yüzde 38’e indi. Gökçek, seçimi kazanmasına kazandı. Ancak rakamları analiz ettiğiniz zaman, kazanmayıp kaybettiğini görüyorsunuz.

Böylesine bir oy kaybını anlatmak kolay değildir.

* * *




KAYBEDERKEN KAZANDI…

Bir de, kaybetmesine rağmen kamu oyunun nezdinde kazanan biri var : Kemal Kılıçdaroğlu.

Kılıçdaroğlu son derece basit bir kampanya sürdürdü. Tek konusu vardı, o da yolsuzluklarla mücadeleydi. Ancak CHP İl Başkanı Gürsel Tekin ile son derece uyumlu bir ikili oluşturdular. Söyledikleri anlaşılır, duruşları düzgün bir çift olarak sahne aldılar.

POSTA Gazetesini ziyareti sırasında “Yüzde 40 oy alamazsak siyaseti bırakırız” demişlerdi. Sözlerini de tuttular. CHP’ nin oylarını yüzde 37’ye çıkardılar.

Daha önceki yazılarımdan birinde “Kılıçdaroğlu İstanbul’da kazanamaz ancak Topbaş’ı çok zorlar” demiştim. Gerçekten de böyle oldu. Topbaş’ın en büyük avantajı İstanbul’daki başarılı Başkanlığı idi.

Sonuçta, Kılıçdaroğlu kaybetti, ancak hem CHP hem de Türk siyaseti yepyeni bir isim kazandı.

* * *



KENDİ DEĞİL, AKP

KAYBETTİRDİ…

Başta Başbakan olmak üzere, çok kimseyi hayretler içinde bırakan seçim sonucu Antalya’da alındı.

Menderes Türel son derece başarılı bir Belediye Başkanı olarak tanınırdı. Doğrusunu söylemek gerekir, Antalya’ya büyük katkıları oldu. Bu kentin her şeyini değiştirdi. Ayrıca sempatisi ve cana yakın kişiliğiyle de puan toplayan bir adaydı. Büyük bir farkla kazanması beklenirken, kaybetmesi şok etkisi yaptı.

Aslına bakacak olursak, Menderes Türel kaybetmedi. Daha doğrusu, kaybetme nedeni kendi performans zayıflığı değildi. Ona, Akp’li olması oy kaybettirdi. Antalya’nın seçmenleri, Akp’den kaçıp eski partilerine geri dönünce, Türel yeterli oyu alamadı.

CHP’nin adayı Mustafa Akaydın’’da son derece saygın bir isimdi. Belediye deneyimi yoktu, ancak rektörlükte hakkı yenmiş bir isimdi. Seçmen Akp ’den korkunca da CHP’yi tercih etti.

Bu durumda kimin kaybettiğinin sorusunu sormak daha doğru olur: Akp mi, yoksa Antalya mı?






Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…