ASKER ÜSTÜNDEN, REJİM
KAVGASI YAPIYORUZ...
Geçen hafta yaşananlar, yakın tarihimizin en ilginç gelişmelerinden biriydi, diyebilirim.
Rus bebekleri (matruşka) gözümün önüne geldi.
İnsanlar hem karınlarından konuşuyorlar, hem sözlerinin başlarına iş açmasından korkup hedef şaşırtıyorlar, hem de her yöne gidebilecek mesajlar veriyorlardı. Bu işin sanatını bilemeyenler eminim şaşkın şekilde seyretmişlerdir. Ne denmek istediğini, neyin kavgasının yapıldığını anlayamamışlardır. Zaten ucu bulunamayan bir yumak, daha da beter karıştı. Adeta faili meçhuller dolaşıyor. Kimin kim olduğu bilinemiyor.
Bu yazıda, geçen haftaki olayları tam olarak algılayamamış okurlarım için, şifreleri çözeceğim. Tabii bunu da, anlayabildiğim kadarıyla. Zira benim anlayışımın, satır aralarını çözme yeteneğimin de sınırları var. Ankara öylesine garip bir dünya ki, herşeyi bildiğini ileri sürenler çok kolaylıkla yanılıveriyorlar.
Dünya’nın çeşitli yerlerindeki Türk ve yabancı okurlarıma ve Türkiyede yaşayıp şifrelerin arasında kaybolmuş olan dostlarıma durumu anlatmayı hedefliyorum.
İlk uyarım: Aman her söylenene ve her yazılana inanmayın. Zira kimse allame değil ve bazılarının kendilerine göre hesapları var.
İkinci uyarım: Bu yaşananları da çok ciddiye almayın. Bir bardak suda fırtına koparılıyor. Siyaset kulislerindeki dedikodulu konuşmalar sanki yeni bir politika hazırlanıyormuş gibi sunuluyor. Gündemsizlik nedeniyle biraz da gündem yaratılıyor. Emekli bir siyasetçinin dedikleri gereksiz şekilde abartılıyor. AKP’ye muhalefet adına komplo teorileri üretiliyor. Göreceksiniz, birkaç gün sonra hepsi unutulacak. Genelkurmay konusu sanıldığı gibi sorun olmayacak.
Ancak bütün bunların dışında, yaşananların derinliğinde önemli unsurlar gizli.Bunu da ikiye ayırabiliriz...İşte, geçen haftanın şifrelerinin çözümü...
1) LAİK-KEMALİST KESİMİN
KENDİ İÇ AYARI YAPILDI
Matruşkaların içinden çıkanlara baktığımızda, karşımıza ilk olarak Laik-Kemalist kesimin kendi içinde bir ince ayar yaptığı izlenimi ediniyoruz. Bu kesimin medya’da sözcüleri var ve onlar yazılarıyla, TV programlarıyla ve konuşmalarıyla tutumlarını çok net şekilde ortaya koydular. Asker’in kimler tarafından değil de, hangi yaklaşımdaki Komutanlar tarafından yönetilmesi gerektiğini gösterdiler. Son derece etkin oldukları anlaşıldı. Şimdiye kadar hiçbir zaman böylesine bir ince ayar görülmemişti. Gözlemcileri şaşırttılar.
Ancak, bu kesimde bulunup son derece etkili olan, ancak kamuoyunda pek görünmeyenler var. Onların isimlerini belirli kişiler tanır. Genelde “etkin kesim”diye adlandırılırlar. Kod isimleri ise, zinde güçler ‘dir.
Kimdir bu kişiler:
Aralarında eski Genelkurmay Başkanları, üst düzey komutanlar vardır.Tanınmış yargıç, savcı ve bürokratlar vardır. Açıkça konuşmazlar, ancak görüşlerini dost sohbetlerinde veya medyada sözü dinlenenlerle paylaşırlar. Mesajlarını verirler.Bazıları samimiyetle “vatan için” bunu yaparlar. Bazıları ise, kaçırdıkları Genelkurmay Başkanlığı veya komutanlık süresinin uzatılmamasına kızgınlığından, bazıları da eski pırıltılı günlerini özlediklerinden bu tutumu sürdürürler.
Ancak ne olursa olsun, geçen hafta bu defa Sivilin Askere ince ayar haftasıydı.
2) TEMELDE REJİM
KAVGASI YATIYOR
Geçen hafta yazılar, çizilenlerin satıraralarını okuduğunuz zaman, gelişmelerin en derinliklerinde bir rejim kavgası yattığını görürsünüz. Uzun vade de Türkiye’yi hangi kesimin yöneteceği, hangi eğilimin söz sahibi olacağının bir mücadelesi yapılıyor.
Türkiye’ye dine daha ağırlık veren muhafazakarlar mı hakim olacaklar, yoksa Laik- Kemalist kesim mi hakimiyetini sürdürecek ?
İşte temelde yatan budur.
Bugüne kadar Laik-Kemalistler, Askere sırtını dayıyarak veya Askerden destek alarak, egemendiler. Ancak son yıllarda, özellikle 1994’ten bu yana Müslüman muhafazakarlar giderek iktidarı paylaşmaya başladılar. Önce Özal geldi. Ekonomik başarı kazandığından dolayı, zinde güçler fazla seslerini çıkaramadılar. Ardından Erbakan ve Refah kaleleri sarstı. 28 Şubat müdahelesi ile bu tehlike bertaraf edildi. Ancak ardından Erdoğan öylesine bir iktidar oldu ki, kimse sesini çıkaramadı.
Bir yandan iktidarın denetimi bırakılmak istenmiyor, öte yandan da AB sürecine girildiğinden dolayı fazla ileri gidilemiyor. Doğrusu bu ikilemden kurtulunabilmiş değil. Çıkmaz bir yola girildi.
Müslüman muhafazakarla iktidarı paylaşmak için epey ödün veriyorlar, ancal zinde güçler henüz uzlaşıdan yana görünmüyorlar.
İşte benim çözebildiğim şifreler.
Eğer sizin daha iyi bildiğiniz birşey varsa yazın bana lütfen...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|