ÜÇ EKİM SONRASININ
İLK KRİZİ PATLADI
Avrupa Parlamentosunda (AP) dün Türkiye tartışıldı. Bir bölümünü sizlerde canlı izlediniz. Konuşmalar Avrupa’daki genel havayı tam yansıtmasa dahi, yine de görüşlerin ne kadar farklı olduğu ve Parlamentonun şimdiye kadar aldığı eski kararları tekrar ettiği ortaya çıktı.
Bir yanda Yeşiller ve Sol kanat, öbür yanda ise, ırkçılıkla suçlanan Hristiyan Demokratlar vardı. Kavga temelde “Avrupa nereye gidecek?” sorusu etrafında yoğunlaşıyor. Türkiye’nin AB’ye tam üye olması durumunda, Avrupa ne olacak? Aralarına büyük bir müslüman ülkeyi almayı içlerine sindirebilecekler mi, yoksa bugünkü gibi bir Hristiyan klübü görüntüsü mü verecekler?
Bu tartışmalar önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Avrupa sonunda kararını verecek, ancak bunun kolay olmayacağı da açıkça belli.
Bunun dışındaki tartışmalar, yani Kıbrıs veya Ermeni konferansı gibi sorunlar ayrıntı olarak kaldı.
Parlamento toplantısının geneline bakılınca, durumun iç kapayıcı olmadığı sonucuna varabiliriz. Herkes aklına geleni söyledi.
Parlamento dediğiniz de bu değil midir?
17 Aralık öncesindeki tartışmaları hatırlayın. Aynı kavgaları izledik. Ancak sonunda Türkiye’yi reddedemediler.
Şimdi gelelim sonuca; Avrupa Parlamentosunun Ermeni konusundaki kararı, eski kararlarının tekrarından başka birşey değil. Hukuki hiçbir bağlayıcı yönü de yok. Kıbrıs ile ilgili karar ise, Parlamentodaki Hristiyan Demotratların bu konuyu sürekli istismar edeceklerini gösterdi. Bunun da bağlayıcı bir yönü yok.
Buna karşılık, Parlamento iki konuda Türkiye’yi destekledi. Ankara için kırmızı çizgi sayılan Özel Statü reddediliyor ve müzakelerin başlaması destekleniyor.
AP, Kıbrıs protokolünü onaylamayarak 3 Ekim sonrasında yaşanacak krizler dizisini başlatmış oldu. Ancak Pazartesi müzakerelerinin önünü de açtı.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|