TÜRKİYE KAPIYI
VURMAMALI
Avrupa Birliği, belki farkında değil ancak, tam bir sinir harbi yapıyor. “Belki farkında değiller” dememin nedeni, 25 başkentte farklı farklı görüşler var. Her biri, Türkiye’den küçük birşey istiyor, ancak bunları bir araya koyup Ankara’nın küfesine yüklediğimiz zaman, ağırlık inanılmaz derecede artıveriyor.
Brüksel’den gelen haberler, hem kamuoyunu, hem de Ankara’daki siyasi çevreleri giderek geriyor. Yavaş yavaş işin suyu çıkıyor.
Ben dahil çok kişinin ağzında hep aynı cümle var: “Yetti artık...”
Öyle bir hava var ki, sanki AB’de bazıları bilinçli şekilde, bazıları ise farkında olmadan Türkiye’nin nasırına basma yarışındalar. Sanki bütün istenen, Türk hükümetinin ya kamuoyu veya siyasi baskılara dayanamayıp, “yeter artık” diyerek kapıyı vurup gitmesi... Çok kimse derin bir nefes alacak. Bir yandan, bu kararı AB almamış olacak. Türkiye kendi isteğiyle masadan kalkmış görünecek. Böylece siyasi bir risk alınmayacak. Tabii Türkiye’nin böyle bir kararı herkesi rahatlatacak. Derin bir nefes alacaklar ve Ankara dosyası ertelenecek. Uluslararası ortam yeniden düzelene kadar rafa kaldırılacak,
Türkiye bu tuzağı gayet iyi görüyor.
Peki ne yapmalı?
Yapılmaması gereken tek şey, olayın güncel sinirine kapılıp kapıyı vurup çıkmak olur.
AB şu sıralarda, uluslararası konjonktürün de itmesiyle Kıbrıs’ın şantajlarına -kimi kerhen, kimi isteyerek- boyun eğiyor. Ancak yarın değişecektir. Müzakelere başladıktan sonra, bambaşka bir ortam ile karşılaşacağız. Yani, bundan sonraki 10 yıl içinde neler olabileceğini bilmediğimiz bir aşamada kapıyı vurup çıkmak büyük hata olur.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|