?
ATİNA, GİDİ?TEN
RAHATSIZLIK DUYMALI
PARİS
?
Brüksel?den gelen mesajlar? hep aynı.
?
Türkiye üyeli?inin mutlaka geni? ?ekilde tartı?ılması, yani herkesin içine sindirmesi gerekti?i belirtiliyor.
?
Do?rudur, önümüzdeki yıllarda AB?nin sınırları hakkında bir karar alınmadı?ı taktirde, hem Ankara hem de Brüksel?deki belirsizlikler sürecektir. Müzakereler hep bu belirsizlik içinde yapılacak, atılması gereken adımlar zorla?acaktır. Sonunda ne çıkaca?ı bilinmeyen bir hedefe yürümek, Türkiye açısından da güç olacaktır.
?
Bundan dolayı, Türkiye hakkındaki soru i?aretlerinin, önümüzdeki birkaç yıl içinde giderilmesi ?arttır. Aslında, bırakın Türkiye?nin gelece?ini, AB?nin kendi gelece?i hakkında karar verebilmesi, tümüyle Fransız? ve Alman ekonomilerinin gidi?ine ba?lı kalacaktır. Bu da önümüzdeki yıllarda anla?ılacaktır. Yani, 2005-2007 dönemi belirleyici olacaktır.
?
De?inmek istedi?im bir di?er nokta daha var. O da, bu süreç içinde Yunanistan ve Güney Kıbrıs?ın tutumları. Dikkat ederseniz, bu iki ba?kent Türkiye konusunda son derece sessiz. Referandum sonrasında, Türkiye-AB ili?kileri hakkında hiç renk vermiyorlar.
?
Nedenini de çok iyi anlıyorum.
?
E?er AB, Türkiye?yi dı?lama veya özel statüye do?ru itmeye kalkarsa, bu iki ülke de etkilenecek. Ege?de ve Akdeniz?deki barı? havası ister istemez eskisi gibi olmayacak. Ankara, bu alanlardaki politikalarını eskisi kadar duyarlı sürdürmeyecek. Yunanistan ve Güney Kıbrıs ellerindeki altın anahtarı bir oranda yitirecekler. Böyle bir olasılık, Türkiye için olaca?ı gibi, Yunanistan ve Güney Kıbrıs için de tatsız bir ortam yaratacak.
?
Bundan dolayı,? 17 Aralık öncesindeki gibi, özellikle Yunanistan?ın, Türkiye-AB? konularında bir tutum saptaması ve? bunu da ortaya koyması gerekmez.
?
Türkiye?nin dı?lanmasını isteyenler, kar?ılarında Yunanistan?ı bulmalılar.
?
Yanlı? mı dü?ünüyorum?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|