ERDOĞAN, KIBRIS
SİHİRBAZI OLACAK
DAVOS
Bu yazının hemen başında anlaşalım ki, sonradan aramızda kavga çıkmasın:
“Türk tarafı geçen yıl Annan planını kabul ederek herkesi şaşırttı. Ancak karşılığını alamadı. Rumlar, şark kurnazlığı ile referandumu reddettiler. Şu ana kadar da, kısa vadede beklendiği kadar zarar görmediler.”
Bu sonuç hiçbirimizi tatmin etmedi. Büyük bir özveride bulunmuştuk ancak karşılığında Uluslararası kamuoyundan beklenen desteği alamadık. Verilen vaatlerden hiçbiri tutulmadı.
Kızdık, hatta tepki gösterdi.
Haklıydık.
Ancak hayat devam ediyor.
Haklı olduğumuzu söyleyip küsmek, hatta eskiye oranla daha sertleşip, “bu adamlara esneklikte yaramıyor” demek hiçbir işe yaramıyor.
Dış Politikada, oyunu iyi oynayan kazanıyor.
Türkiye, Kıbrıs konusunda oyunu iyi oynadı, ancak geç kaldı. Denktaş’ı zamanında ikna edemedi. Ülkelerin hayatlarında hep böyle olaylarla karşılaşılmıştır.
Belki Türkiye istediğini elde edemedi de, sanki Papadopulos mu kazandı?
Hayır. Rum lider, kısa vadeli akılcı bir taktik uyguladı. Köşeye sıkışmıştı, son dakika manevrasıyla Türk tarafına ilginç bir çalım attı.
Denktaş’ın sayesinde Avrupa Birliğine kapağı attı ve kendini büyük oranda kurtardı. Eğer AKP, bir yıl önce iktidar olabilse ve bu politikalarını uygulamaya başlasaydı, durum bambaşka olurdu. Bugün ya KKTC Avrupa Birliği üyesiydi veya Rumlar Avrupa Birliğine üye değildi.
BÜTÜN BUNLAR
DÜNÜN HİKAYELERİ
Vah vah…
Ne yapalım?
Ne olduysa oldu ve bugünkü durumla karşı karşıya kaldık.
Süleyman Demirel’in sözü hep kulaklarımdadır, “Dün dündür, bugün bugündür”. Bunu söylediğinde dar dünyamızın içinde Demirel’i çok eleştirmiştik. O zamanlar, solculuk bunu gerektirirdi (!). Oysa Süleyman Bey, belki de fazla önem vermeden veya özellikle, son derece önemli bir politik gerçeğe parmak basmıştı: “Dün dündür, bugün bugündür”
Kıbrıs konusunda durum aynen böyledir.
Dün Türkiye’nin Annan planını kabul etmesi çok doğruydu. Yerindeydi ve mutlaka yapılması gereken bir şeydi. Maalesef sonuç alınamadı.
Ancak, bugünün koşulları bambaşka.
Artık dünü düşünmeyelim.
Yeni koşullarda, yeni çözümler bulmaya çalışalım.
AB İÇİN KIBRIS’TA
ÇÖZÜM ŞART
Kıbrıs konusunda durumumuz hiç kötü değil. Bundan sonra da önemli olan, çok akılcı adımlar atmak ve sonuca varabilmektir.
Ben, Tayyip Erdoğan’ın iç cebinden yepyeni bir Kıbrıs oyunu çıkaracağına inanmak istiyorum. Zira bunu Erdoğan yapamazsa, kimse yapamaz. Ne dışişlerinin artık kemikleşmiş (birkaçı dışındaki) kafaları, ne de hükümetin diğer üyeleri.
Aslında bunu üzülerek söylüyorum.
Tayyip Erdoğan- Abdullah Gül ikilisi dışında bugünkü hükümette parlak, alışılmış yaklaşımların dışında çözümler oluşturabilecek kafada kimse yok.
OYSA, ARTIK YENİ
YAKLAŞIMLAR GEREKİYOR
Oysa artık yepyeni yaklaşımlar gerekiyor.
Eskilerin tamamen bırakıldığı ve yeni kartların açıldı, yeni oyunların oynanacağı bir döneme giriyoruz.
Bir noktayı unutmamamızda yarar var:
Hem Türk tarafı, hem de Rum tarafı, Türkiye’nin tam üyeliği öncesinde Kıbrıs sorununu şu veya bu şekilde çözmek zorundalar.
Oyunu iyi oynayan daha karlı çıkacak. Kötü oynayan kaybedecek.
Son derece basit bir durumla karşı karşıyayız.
Milliyetçilik hisleri ağır basan kaybedecek. Uzun vadeli düşünen, ülkesinin çıkarlarını düşünen kazanacak.
İşte böylesine farklı bir döneme giriyoruz.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|