Türkiye' yi bu yıl dı? ili?kiler açısından en çok etkileyecek konu Kıbrıs, ancak unutuldu. Ada' daki görü?meler ve genelinde Kıbrıs sorunu sahipsiz geli?iyor. ?özümün Denkta? ve Klerides'e ihale edilerek bulunması imkansızdır. Alarm zilleri çalıyor, oysa kimse görmek istemiyor.
Türkiye' yi yöneten kadrolar bütün güçleriyle Avrupa Birli?i'ne bastırıyorlar.
AB konusunda ku?kuları oldu?unu gösteren Devlet Bahçeli dahil, hepsi ?Aralık ayında Kopenhag' daki geni?leme doru?unda, di?er 12 adaya tam üyelik hediyelerini da?ıtırken, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin ne zaman ba?latılaca?ını gösterecek bir tarih vermelisiniz. Bu ?ekilde bizde önümüzü görebiliriz. Kopenhag kriterlerine uyum için çabalarımızı hızlandırabiliriz. Aynı zamanda kamu oyundaki ku?kuları, ne yaparsak yapalım AB' nin Türkiye' yi ciddiye almayaca?ı yolundaki kaygılarını da giderebiliriz.? diyorlar.
Bu görü?lerin ısrarla ortaya atılmadı?ı, bu soruların sorulmadı?ı bir tek toplantı dahi geçmiyor. Türkiye' nin iki eli, tam anlamıyla AB' nin bo?azında.
Siyasi yönden gelen bu baskıların yanısıra, ?imdi ekonomik baskılar da ba?ladı. Kemal Dervi?, böyle bir tarih verilmesi ve tam üyelik müzakerelerinin açılması durumunda, Türkiye' nin Uluslarararsı piyasalardaki reyting' inin enaz 3 puan yükselece?ini tekrarlıyor. İ? çevreleri, 2003 yılında ihtiyaç duyulan yabancı yatırım için güven havasının ancak AB' nin bir tarih vermesiyle gerçekle?ebilece?ine inanıyorlar.
Toplum olarak ?tarih ? konusuna kilitlenmi? durumdayız.
Avrupa Birli?i ise, çekimser.
Kopenhag Kriterlerine tümüyle uyum sa?lanmadan bir tarih verilmesinin riskli olaca?ına inanılıyor. Daha ilk adımlarında zorlanan Türkiye' nin bu Kriterlere uyum sa?layamaması durumunda, yolların daha da ayrılmasından korkuyor.
Türk yetkililer durumun farkındalar.
?stünde bu kadar durulan, Tam ?yelik Müzakerelerinin ba?lama tarihini elde edebilmenin iki ko?ulu var.
Biri, önümüzdeki aylarda (özellikle Ekim'de yayınlanacak olan İlerleme Raporuna yeti?ecek ?ekilde) yeni yasalar çıkartmak. Ancak, MHP'den kaynaklanan sorunlardan dolayı, İdam konusunda bile gereken adım atılamıyor. Yani ko?ullardan birinden pek ümit yok.
Geriye ise, Kıbrıs kalıyor.
KIBRIS SORUNU İSE,
TAM ANLAMIYLA SAHİPSİZ
Kimse resmen ve açıkça söyliyemiyor, ancak tarih elde etmeninin ikinci anahtarının Kıbrıs oldu?u biliniyor. Kıbrıs'ta bir çözüm bulunabildi?i taktirde, Kopenhag Kriterlerinde bu a?amada büyük adımlar atılamasa dahi, Türkiye' nin AB' den tarih alma imkanlarının artaca?ı AB kulislerinde artık açıkça söyleniyor.
Kıbrıs' ta çözümsüzlük Türkiye'nin sadece tarih almasını imkansızla?tırmakla kalmayacak, aynı zamanda hem Türkiye, hem de Kıbrıs Türkleri için son derece önemli kayıplara da yol açacaktır.
Türkiye- AB İli?kileri hiç de?ilse bir süre- birkaç yıl- askıya alınacak, Ege'deki eski gerginlik dönemlerine geri dönülecek, Türkiye'nin imajı yine sarsılacak, ekonominin ihtiyacı olan oksijen kaybolaca?ı gibi, aksine istikrar isteyen piyasalar rahatsız olacak.
?özümsüzlük Kıbrıs Rumlarının AB' ye tek ba?larına katılmalarıyla sonuçlanacak ve Türk tarafının Kıbrıs üstündeki etkinli?i tamamen kaybolaca?ı gibi, Türkiye' nin ilerdeki AB tam üyeli?inin ko?ul listesinin ba?ına Kıbrıs tam anlamıyla oturacaktır. Türkiye ?imdi bulaca?ı bir çözümle kazanacaklarının tümünü, ilerdeki bir pazarlıkta kaybedecektir.
İ?te böylesine önemli bir yol kav?a?ında bulunuyoruz.
AB ve Kıbrıs ülke gündemin en hayati maddesi durumuna girmi?tir.
Buna kar?ılık ne görüyoruz ?
Türkiye ne Kıbrıs konusunda, ne de AB konusunda kendine hala bir temel politika saptayabilmi? de?il. ?nümüzdeki aylarda hangi adımların atılması, hangilerinin ileriye bırakılması , Kıbrıs' ta nerede durulması ve nasıl bir strateji izlenmesi gerekti?i bilinmiyor. İ? Denkta?' a ihale edilmi?, uzaktan seyredilmekle yetiniliyor.
Türkiye bütün bu konularda parça ba?ına ve günü birli?ine ortaya çıkan sorunları çözerek ya?ıyor.
Bahçeli ayrı bir havada, Yılmaz ayrı bir telde, Ba?bakan ise gününü kurtarmaktan ba?ka bir ?ey dü?ünmüyor.
AB ve Kıbrıs konusunda hala sloganlarla konu?uluyor. Birbirinden abuk sobuk sözler söyleniyor. Bilgisizlik paçalarımızdan akıyor.
Ne AB, ne de Kıbrıs sorunlarının sahipleri bulunamıyor.
Ba?ıbo? sürükleniyoruz.
LİDERLER BİRAN ?NCE
KARAR VERMELİDİRLER
Türkiye' yi böyle bir durumda bırakamayız.
Bu ülkeyi bu ?ekilde sahipsizli?e itemeyiz.
Liderler zaman geçirmeden harekete geçmelidirler.
AB konusunda neler yapılaca?ini Kıbrıs' ta ne adımlar atılaca?ını saptamalılardır. Böylesine bir strateji saptanmadı?ı taktirde, gemi sallana sallana bir buzda?ına çarpabilir.
Kriz diplomasisi ile i?ler bir yere kadar götürülebilir, ancak sonuna kadar aynı yakla?ımla devam edilemez.
Türkiye'yi yönetenler böylesine kritik bir a?amadan geçerken, görü?lerini basın toplantılarıyla duyurma lüksüne sahip olamamalılardır. Bu ülkenin gençli?inin önünü kapatmaya da hiç hakları yoktur.
Ankara'nın artık uyanmasını, ne adımlar atması gerekti?ini saptamasını ve ardından da İsmail Cem'in Atina'nın kapısını çalarak i?e el koymasını bekliyoruz.
Zira Kıbrıs, sadece Denkta? ve Klerides'e bırakılamayacak kadar önemli bir sorundur.