Mehmet Ali Birand
 
Kıbrıs'ta alarm zilleri çalıyor...
 
 
Türkiye' yi bu yıl dış ilişkiler açısından en çok etkileyecek konu Kıbrıs, ancak unutuldu. Ada' daki görüşmeler ve genelinde Kıbrıs sorunu sahipsiz gelişiyor. Çözümün Denktaş ve Klerides'e ihale edilerek bulunması imkansızdır. Alarm zilleri çalıyor, oysa kimse görmek istemiyor.

Türkiye' yi yöneten kadrolar bütün güçleriyle Avrupa Birliği'ne bastırıyorlar.

AB konusunda kuşkuları olduğunu gösteren Devlet Bahçeli dahil, hepsi “Aralık ayında Kopenhag' daki genişleme doruğunda, diğer 12 adaya tam üyelik hediyelerini dağıtırken, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin ne zaman başlatılacağını gösterecek bir tarih vermelisiniz. Bu şekilde bizde önümüzü görebiliriz. Kopenhag kriterlerine uyum için çabalarımızı hızlandırabiliriz. Aynı zamanda kamu oyundaki kuşkuları, ne yaparsak yapalım AB' nin Türkiye' yi ciddiye almayacağı yolundaki kaygılarını da giderebiliriz.” diyorlar.

Bu görüşlerin ısrarla ortaya atılmadığı, bu soruların sorulmadığı bir tek toplantı dahi geçmiyor. Türkiye' nin iki eli, tam anlamıyla AB' nin boğazında.

Siyasi yönden gelen bu baskıların yanısıra, şimdi ekonomik baskılar da başladı. Kemal Derviş, böyle bir tarih verilmesi ve tam üyelik müzakerelerinin açılması durumunda, Türkiye' nin Uluslarararsı piyasalardaki reyting' inin enaz 3 puan yükseleceğini tekrarlıyor. İş çevreleri, 2003 yılında ihtiyaç duyulan yabancı yatırım için güven havasının ancak AB' nin bir tarih vermesiyle gerçekleşebileceğine inanıyorlar.

Toplum olarak “tarih “ konusuna kilitlenmiş durumdayız.

Avrupa Birliği ise, çekimser.

Kopenhag Kriterlerine tümüyle uyum sağlanmadan bir tarih verilmesinin riskli olacağına inanılıyor. Daha ilk adımlarında zorlanan Türkiye' nin bu Kriterlere uyum sağlayamaması durumunda, yolların daha da ayrılmasından korkuyor.

Türk yetkililer durumun farkındalar.

Üstünde bu kadar durulan, Tam Üyelik Müzakerelerinin başlama tarihini elde edebilmenin iki koşulu var.

Biri, önümüzdeki aylarda (özellikle Ekim'de yayınlanacak olan İlerleme Raporuna yetişecek şekilde) yeni yasalar çıkartmak. Ancak, MHP'den kaynaklanan sorunlardan dolayı, İdam konusunda bile gereken adım atılamıyor. Yani koşullardan birinden pek ümit yok.

Geriye ise, Kıbrıs kalıyor.

KIBRIS SORUNU İSE,
TAM ANLAMIYLA SAHİPSİZ

Kimse resmen ve açıkça söyliyemiyor, ancak tarih elde etmeninin ikinci anahtarının Kıbrıs olduğu biliniyor. Kıbrıs'ta bir çözüm bulunabildiği taktirde, Kopenhag Kriterlerinde bu aşamada büyük adımlar atılamasa dahi, Türkiye' nin AB' den tarih alma imkanlarının artacağı AB kulislerinde artık açıkça söyleniyor.

Kıbrıs' ta çözümsüzlük Türkiye'nin sadece tarih almasını imkansızlaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda hem Türkiye, hem de Kıbrıs Türkleri için son derece önemli kayıplara da yol açacaktır.

Türkiye- AB İlişkileri hiç değilse bir süre- birkaç yıl- askıya alınacak, Ege'deki eski gerginlik dönemlerine geri dönülecek, Türkiye'nin imajı yine sarsılacak, ekonominin ihtiyacı olan oksijen kaybolacağı gibi, aksine istikrar isteyen piyasalar rahatsız olacak.

Çözümsüzlük Kıbrıs Rumlarının AB' ye tek başlarına katılmalarıyla sonuçlanacak ve Türk tarafının Kıbrıs üstündeki etkinliği tamamen kaybolacağı gibi, Türkiye' nin ilerdeki AB tam üyeliğinin koşul listesinin başına Kıbrıs tam anlamıyla oturacaktır. Türkiye şimdi bulacağı bir çözümle kazanacaklarının tümünü, ilerdeki bir pazarlıkta kaybedecektir.

İşte böylesine önemli bir yol kavşağında bulunuyoruz.

AB ve Kıbrıs ülke gündemin en hayati maddesi durumuna girmiştir.

Buna karşılık ne görüyoruz ?

Türkiye ne Kıbrıs konusunda, ne de AB konusunda kendine hala bir temel politika saptayabilmiş değil. Önümüzdeki aylarda hangi adımların atılması, hangilerinin ileriye bırakılması , Kıbrıs' ta nerede durulması ve nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği bilinmiyor. İş Denktaş' a ihale edilmiş, uzaktan seyredilmekle yetiniliyor.

Türkiye bütün bu konularda parça başına ve günü birliğine ortaya çıkan sorunları çözerek yaşıyor.

Bahçeli ayrı bir havada, Yılmaz ayrı bir telde, Başbakan ise gününü kurtarmaktan başka bir şey düşünmüyor.

AB ve Kıbrıs konusunda hala sloganlarla konuşuluyor. Birbirinden abuk sobuk sözler söyleniyor. Bilgisizlik paçalarımızdan akıyor.

Ne AB, ne de Kıbrıs sorunlarının sahipleri bulunamıyor.

Başıboş sürükleniyoruz.
LİDERLER BİRAN ÖNCE
KARAR VERMELİDİRLER

Türkiye' yi böyle bir durumda bırakamayız.

Bu ülkeyi bu şekilde sahipsizliğe itemeyiz.

Liderler zaman geçirmeden harekete geçmelidirler.

AB konusunda neler yapılacağini Kıbrıs' ta ne adımlar atılacağını saptamalılardır. Böylesine bir strateji saptanmadığı taktirde, gemi sallana sallana bir buzdağına çarpabilir.

Kriz diplomasisi ile işler bir yere kadar götürülebilir, ancak sonuna kadar aynı yaklaşımla devam edilemez.

Türkiye'yi yönetenler böylesine kritik bir aşamadan geçerken, görüşlerini basın toplantılarıyla duyurma lüksüne sahip olamamalılardır. Bu ülkenin gençliğinin önünü kapatmaya da hiç hakları yoktur.

Ankara'nın artık uyanmasını, ne adımlar atması gerektiğini saptamasını ve ardından da İsmail Cem'in Atina'nın kapısını çalarak işe el koymasını bekliyoruz.

Zira Kıbrıs, sadece Denktaş ve Klerides'e bırakılamayacak kadar önemli bir sorundur.


Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…