TÜRKİYE ARTIK
TERCİHİNİ YAPMALI
Dün bu köşede , Komutanlarımızın kendilerini siyasi değerlendirmeler yapma alışkanlığından kurtaramadıkları taktirde çok zora düşeceklerini, karşılarında AB tepkisini bulacaklarını, böyle bir durumda da “değişim ve Kopenhag kriterlerine uyumun” çok güç ,hatta onur kırıcı olacağına dikkat çekmiştim.
Tahminlerim doğru çıktı ve bir bölüm alkışladı, bir bölüm hakaret etti, ancak çoğunluk kuşkusunu yansıttı: “Bu ülkede irtica ve bölünme tehlikesi var... Bu ülke politikacılara bırakılamaz. Tek güvencemiz Ordumuzdur...”
İşte, Türk toplumunu bekleyen en büyük açmaz da bu...
Önümüzdeki yıllarda, AB ile tam üyelik müzakereleri sırasında veya sonunda bu tercihi yapmak zorunda kalacağız.
1. Ya Askerimizin “kollama ve koruma” görevini sürdürmesini, politikaların oluşturulmasında söz sahibi olmasını, ülke yönetimini sadece sivil politikacılara bırakmamasını, gerektiğinde darbe yapıp yönetime el koymasını tercih eder ve AB seçeneğinden vazgeçeriz.
2. Veya demokrasinin tüm gereklerini yerine getirir, Kopenhag kriterlerini tam anlamıyla uygular ve Askerimizin sadece ülke savunmasıyla uğraşmasını, İrtica ve Terör tehditlerine karşı AB kalkanını tercih ederiz.
Eski alışkanlıklardan kurtulmak zordur. Uzun yıllar içinde oluşturulmuş siyasi çıkar ilişkilerini kırmak ve yeni bir düzen kurmak özveri ve inanç gerektirir.
Aslında iki dünya’dan birini seçeceğiz.
Ya içine kapanık, dünyadan izole olmuş, fakir bir 3 üncü lig ülkesi olacağız veya 1 inci ligde bölgenin şampiyon adayı konumuna geçeceğiz.
Kararı sizler verin...
Ancak, 1 inci ligi tercih edecekseniz, o zaman bir dakika durun. Zira herkese düşen bazı görevler var.
SİYASİLER, GAZETECİLER
VE AYDINLAR, DİNLEYİN...
- En önemli görev, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte Sivil Politikacılara düşmektedir.
Politikacılarımız toplumdan neden kötü not aldıklarını iyi anlamak, dersini iyi çalışmak, temsil ettiği insanlara sahip çıkmak, ciddi ve ilkeli olmak zorundadırlar. Bu kriterleri dolduramadıkları sürece, toplumun Asker beklentisi bitmeyecektir.
- Medya, artık kararını vermelidir.
İkinci önemdeki rol medya’ya düşmektedir.
İkircikli oyunlar; bir yandan alkış tutup öte yandan eleştirisel bakan yaklaşımlar yerine netlik gerekmektedir.
Eğer Avrupalı bir Türkiye isteniyorsa, artık “Paşam neredeniz?” edebiyatını bırakmak, kokteyl’lerde komutanlara şirinlik yapıp arkalarından “bunlar bir işe yaramaz” riyakarlıklarından vazgeçmek kaçınılmazdır. Herhangi bir askerin açıklamasını manşet yapıp, sonra demokrasi dersleri vermekten de vazgeçilmelidir.
İslamcı basın da tutumuyla komik duruma düştüğünü, toplumun büyük bölümü tarafından ciddiye alınmadıklarını görmeli ve buna göre hareket etmelilerdir.
- Laikler ve İslamcılar, sizler de artık karar verin.
Türkiye’de kararları etkileyen Laikçi veya soğuk savaşçı veya Ulusalcı veya İslamcı veya Türkiye’yi din devletine dönüştürmek isteyen Üniversite hocaları, Sivil Toplum Örgütleri de kararlarını vermelilerdir.
3.ligde oynamayı isteyenler kışkırtmalarını sürdürebilirler. Ancak, Türkiye’nin önünü açmak isteyen herkes yardımcı olmalıdır.
Önümüzdeki 10 yıl Türkiyemizi Şah veya Şahbaz edecektir.
Seçim sizlere aittir...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|