11 Eylül sonrasındaki Uluslararası geli?meler, Türkiye'nin ko?ulları ile bir araya gelince, ülkemizde bundan böyle nasıl siyaset yapılaca?ı, TSK'nın rolünün ne olaca?ı giderek ?ekilleniyor. Kurallar kesinle?iyor. Uyum sa?layan kalacak, sa?layamayan gidecek.
Yanlı? anlamalara yol açmamak için, hemen ba?ından dikkatinizi çekmek isterim. Bu yazıda bir saptama yapmaya çalı?aca?ım. Geli?melerin bir analizini, Türkiye'de siyaset yapma kural ve ko?ullarını ele alaca?ım. Saptamalarımda hata ve eksiklik bulursanız lütfen bana yazın. ?lke'nin nereye gitti?ini birlikte payla?arak inceleyelim.
Sizin de mutlaka dikkatinizi çekmi?tir.
11 Eylül'den sonra, uluslararası de?erlerde önemli bir farklıla?ma ya?anıyor. Birkaç yıl öncesine kadar üstüne toz kondurulamayan ve en geni? ?ekilde uygulanan özgürlüklerin sınırları daralmaya, radikal görü?ler ve eylemlere kar?ı tepkiler artmaya ba?ladı. Eskiden özgürlük için mücadele edenlere veya haklarını arayanlara anlayı? ile bakılırdı. Bu mücadele u?runa etrafı da?ıtan, kırıp döken veya daha da ileri gidip silaha sarılanlara ho?görü gösterilirdi.
Bu yakla?ım artık bitiyor.
Daha da ötesine gidiliyor ve sadece fikir veya söylem düzeyinde kalsa bile, sınırlar daraltılıyor.
?zgürlüklerin anavatanı sayılan Avrupa'daki geli?meler (Solun gerilemesi, muhafazakar partilerin ilerlemesi) dahi, bu e?ilimin geni?ledi?ini gösteriyor.
T?RKİYE'DEKİ DURUM?
Uluslararası e?ilimler, Türkiye'yi de etkiliyor.
?lkemizde iki konu var ki, duyarlıklar en üst düzeyde yaygınla?ıyor. Bunlardan biri, din'in politika malzemesi olarak kullanılması, di?eri de Kürt Milliyetçili?i.
Türkiye'de din unsururun oy toplama amaçlı bir yöntem olarak görülmesi yeni de?il. Ancak, 1994'ten bu yana bu yönteme kar?ı tutumlar sertle?meye ba?ladı. Geçici bir tepki de?il, kalıcı bir mücadeleye dönü?tü. 28 ?ubat 97'de Refahyol'un dü?ürülmesiyle de kurala dönü?türüldü.
Bu yakla?ımın bir süre sonra unutulup tekrar eskiye dönece?i sanıldı. Oysa tam tersi bir durumla kar?ı kar?ıyayız. Radikal İslam veya İslamcılık bayra?ı sallanarak politika yapılmasına hiçbir ?ekilde izin verilmeyece?i ve bunun kalıcı bir politika oldu?u anla?ılıyor.
Kim dindar kitlelerin liderli?ine aday olursa olsun, politikalarını ve söylemlerini din unsuruna dayandıramayacak.
2000'li yılların Türkiye'sinde din ile oynanamayacak. Gizli veya açık ?ekilde İslamcılık yapılamayacak. Din, vatanda? ile Allah arasındaki özel bir ba?ın ötesine ta?ınamayacak.
Bu yakla?ımın, fikir özgürlü?ü, innaç özgürlü?ü veya demokrasiye ters dü?mesi de söz konusu de?il.
Bu topraklar üzerinde politika yapmak isteyen herkesin uyması gereken en temel kural bu?
Gelelim Kürt Milliyetçili?ine?
Aynı kurallar bu konuda da geçerli.
Kürt kökenli vatanda?larımızın bir çok haklı ?ikayetleri var. Haklarını elde etmek için seslerini duyurmak istemeleri de do?aldır. Ancak bu konuda da, belirli kurallara hep birlikte uymak zorundayız. İnsan Hakları, söz ve fikir özgürlü?ü adına Kürt Milliyetçili?i yapmak, bunu politikaya ta?ımakta imkansızla?mı?tır.
Hata etmemekte yarar var. Türkiye AB'ye tam üye olsa da, Kopenhag kriterlerine tam uyum sa?lasa da bu sınırlar hiçbir zaman a?ılamayacaktır.
Bu ko?ullara uymak politikacıların göreviyse, Devlet de sorumludur. ?lkeyi Radikal İslam'a teslim etmemek veya Kürt Milliyetçili?inin bölücülü?e dönü?mesini engellemek için etrafı yakıp yıkmak, a?ırı bir kısıtlamacılı?a gitmek, do?al bazı özgürlükleri temelinden kazımak sadece zarar verir. Hatta aksine, tepki olu?turur ve aksi sonuç yaratır.
TSK'NIN ROL??
?a?da? ülkelerde bu kuralları daima sivil kadrolar koyar. Yargı denetler, politikacılar uygular, Sivil Toplum örgütleri ve medya da gözetir.
Ancak bizde ?ne yazıktır ki- henüz bu mekanizma tam anlamıyla olu?madı. Sivil kadrolar darmada?ın, politikacılar i?lerine geldi?i ölçüde uyum gösteriyor, yargıda her kafadan bir ses çıkıyor, Sivil Toplum ?rgütleri de cılız kalıyor. Toplumun refleksleri çok zayıf.
Böylesine bir bo?luk do?unca da, Türk Silahlı Kuvvetleri hem kural koyucu hem de denetimci bir role itiliyor.
Durum böyle olunca, Siyaset yapmanın di?er bir kuralı kendi kendine ortaya çıkıyor. Bu da, TSK'nın ?hakem? veya sistemi ?gözetip kollama? görevini kabullenmek oluyor.
Toplum genelinde TSK'ya böyle bir rol vermekten memnun ve siyaset yapanlarında bu ko?ula uymasını istiyor.
Yerim doldu, arzularsanız, yarın yine bu kö?e'de bulu?alım ve askerin rolünü konu?alım?