Türkiye'de 2000'li yıllarda siyaset yapmanın di?er bir kuralı, TSK'nın konumunu yıpratacak tutum almamak. Bu kural, siyasiler toplumun güvenini kazanana kadar sürece?e benziyor.
Türkiye'de 2000'li yıllarda siyaset yapmanın kuralları artık kalıcı ?ekilde yerle?iyor. Dünkü yazıda en önde gelen iki kuraldan birinin İslamcı söylem, di?erinin de Kürt Milliyetçili?inin geli?tirece?i bölücülük oldu?unu anlatmı?tım. Fikir ?zgürlü?ü, İnsan Hakları veya Demokrasi bu kuralların sınırlarını geni?letmiyor. Aksine daha da daraltıyor. 11 Eylül olayından sonra, Avrupa'daki eski ho?görü veya anlayı?lı yakla?ımın da de?i?me e?ilimine girdi?ine dikkat çekmi?tim. Bu kuralların konması ve gözetilmesi görevini de Türk Silahlı Kuvvetlerinin yüklendi?ine de?inmi?tim.
28 ?ubat 97'den bu yana geli?melere bakılacak olursa, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Türk siyasi ya?amına baskısının bir oranda de?i?ti?ini görüyoruz.?
TSK, 1960-1980 arasındaki direkt müdahele, yönetime el koyup günlük i?leri ve yüklenme yakla?ımını artık bırakmı? görünüyor. Bu noktaya gelinmesinde, hem daha önceki üç müdahelenin yarattı?ı ekstra sorunlar, ba?arısızlıklar, hem de uluslararası konjonktürün de?i?mesi önemli faktörler olarak sayılabilir.
TSK artık günlük siyasete fiilen müdaheleyi de?il, siyaseti genel hatlarıyla denetlemeyi tercih ediyor. Gözetimini de en a?ırlıklı olarak laik düzen ve bölücülük akımları üstünde yo?unla?tırıyor.
Demokrasiye uymayan, garip bir durumla kar?ı kar?ıyayız. Tamamen Türkiye'ye özgü ve çok ilginçtir, Türk toplumunun, hatta siyasetçilerinin dahi kabul ettikleri, benimsedikleri farklı bir sisteme kayılıyor.
TSK bu rolü zorbalıkla yüklenmiyor. Bu kurumu uzun yıllardır yakından izlemi?, kitabını yazmı? bir ki?i olarak, TSK'nın siyasi kadroların ve bürokrasinin bıraktı?ı bir bo?lu?u doldurmak için toplum tarafından adeta görevlendirildi?ini söyleyebilirim.
İ?in garip yanı, siyasilerin de bu düzene pek itirazları yok. Rahatsızlıkları var, TSK'nın de?il kendilerinin daha etkili olmalarını istiyorlar, ancak toplumda gereken güveni kuramadıklarını da görüyorlar. İktidarı TSK ile payla?mak adeta i?lerine geliyor.
Bu dengenin kurulmasında herkesin payı var.
Toplum bütün katmanlarıyla TSK'yı iktidarda görmek istemiyor. ?lkeyi yönetmesini arzulamıyor. Askeri bir sigorta gibi görüyor. İ?levinin koruma ve kollama göreviyle sınırlı kalmasını tercih ediyor. Okulda yaramazlık eden çocuklar gibi, tepedeki birilerinin sınırlar çizmesinden, kurallar koymasından, sanki memnuniyet duyuluyor. Otoriteyi temsil eden bu kurumu olu?turanlara kimi zaman kızılsa, ileri gittikleri söylense dahi, varlıklarını sürdürmeleri hala tercih ediliyor.?
Siyasi kadrolar ve alı?kanlıkları de?i?ene, yeni kurallar oturana kadar da bu dengenin devam edece?i anla?ılıyor.
A?IR BİR SORUMLULUK?
2000'li yıllarda siyaset yapacak olanlar artık yasalardan korktuklarından de?il, toplumdan kaynaklanan bir kurala uyma zorunlu?undan dolayı, çok dikkatli davranma durumunda kalacaklardır. Zira Türk toplumu, TSK ile kavgalı politikacı istememekte, ne kadar haklı olursa olsun, TSK ile kavga eden politikacıya prim vermemektedir.
Böyle bir konumu korumak çok zordur. Sürekli dikkat, tarafsız tutum, do?ru zamanlarda tepki göstermek ister.
Bütün bunlara ilaveten bir de ?effalık gerektirir.
Bu toplum askerine güven duymakta, onun koruyucu ve kollayıcı rolünü desteklemekte, ancak aynı zamanda ne yaptı?ını, nereye ne harcadı?ını da bilmek istemektedir.
TSK'nın konumu, AB'ye tam üyelik durumunda dahi (?eklen olsa bile) temelde sürecektir. Belki MGK bu haliyle sürmeyecek, Komutanlar bu kadar çok demeç vermeyecekler, siyasi konularda görü? açıklamayacaklar, ancak toplumun gözünde güven duyulan sigorta olarak kalacaklardır. De?i?im zaman alacaktır.
Siyasi Partiler ve seçim yasalarının, sahneye yeni yüzlerin çıktı?ı ve iktidar oyunu kurallarının yerle?ti?i oranda TSK'nın bu rolü de de?i?ecektir. Giderek normale dönülecek ve Genelkurmay zamanının daha büyük bölümünü gerçek görevi olan ülke savunmasına ayırabilecektir.
2000'li yılların bu gerçe?ini hepimizin bilmesinde ve ona göre hareket edilmesinde, siyaset yapılmasında yarar vardır.