AB, KÜRTLERE
KÖTÜLÜK EDİYOR
Diyarbakır Belediye Beaşkanı Osman Baydemir benim gözümde, önde gelen Kürt liderlerinden biri konumundadır. Yakın bir gelecekte de, Kürt siyasi oluşumunun lideri olacaktır. Birikimi , konuşması, yaklaşımı, vücut dili ile ön plana çıkıyor.
Ancak en önemli sorunu, Öcalan’a bağlılığı, PKK’ya sahip çıkışı. Baydemir, Kürt hareketini şekillendirmek için (uzun vadede) yanlış bir seçim yapıyor.
Aslında Baydemir’in bu görüşleri, Güneydoğu’da geniş bir Kürt kesim tarafından paylaşılıyor. Daha da geniş bir Kürt kesim ise tam aksini düşünüyor. İmralı ve PKK’nın etkisinden kurtulmak, siyasallaşıp parti kurmak istiyorlar.
Ancak olmuyor, zira Öcalan ve PKK, Kürt siyasal kesimine son derece hakimler. Onların dedikleri oluyor, kimse karşı çıkamıyor. Son günlerdeki sokak olayları ve Baydemir’in Strazburg’daki yaklaşımları bir araya getirilince, ortaya şöyle bir manzara çıkıyor:
- Öcalan’ın tutukluluk halinin daha rahat bir ortama sokulup, ilerde serbest kalacağının sinyallerini almak.
- PKK’nın dağdaki kadroları ve hapisteki adamlarına af çıkarttırmak.
- Güneydoğu’da aşamalı biçimde, önce yerel, ardından bölgesel denetimi yerleştirmek, ardından otonomiye kadar gidebilecek bir süreci başlatmak.
Kısa bir süre öncesine kadar talepler böylesine yaygın ve derin değildi. Kişisel temel hakların ötesine geçilmiyordu. İnsanların çoçuklarına, köylerine Kürtçe isim verme, ana dilinde konuşma, kültürünü sürdürme, Kürt varlığını kabul ettirme ...vs...vs.
Temel Demokratik ve insan haklarını elde etme mücadelesi verirlerken, hem de bu ülkedeki Demokrat-Liberal çevreler, hem de Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosundan destek veriliyordu.
BUGÜN DURUM
ARTIK ÇOK FARKLI
Bugün, kendi içinde bölünmüş ve karışık bir manzara yansıtan Kürt hareketinin Öcalancı kesimi yavaş yavaş Kuzey Irak’taki gelişmelerden etkilenmeye başladıklarının işaretlerini veriyorlar.
Belki yanılıyorum ancak, sanki bölge’de adım adım oto denetim oto kontrol, ardından otonomi ve çok ilerde de neden olmasın federasyona gitmek istiyorlarmış izlenimini veriyorlar.
PKK’nın mayınlı ve sokak gösterili terörü de, bu bilinçlenmeyi yaygınlaştırmak için kullanılıyor.
Ben defalarca yazdım; Kürt kökenli vatandaşlarımızın kişisel temel haklarını almaları, siyasi haklarını kullanmaları konularında yıllarca destek verdim.
Ancak bugün durum değişiyor.
Avrupaya doğru hızla yol alan Türkiye’de, temel hak ve özgürlükler artık sorun değildir. Hele AB ile müzakere masasına oturacak olan bir Türkiye’de, sokağı darmadağın etmenin, mayınlı terör yapmanın tek açıklaması ayrılıkçılıktır.
Hem teröre, hem de ayrılıkçılığa kesinlikle karşıyım.
AVRUPA PARLAMENTOSU DA
KARŞI ÇIKMALIYDI
İşte bu çerçevede, Avurpa Parlamentosu’nun Baydemir’i Diyarbakır Belediye Başkanı olarak olarak kabul etmesi doğal sayılabilir, ancak Baydemir’e terörün desteklenmemesi gerektiğini söylemeleri beklenirdi.
Avrupa Parlamentosu ve Başkanı Borell teröre karşıdırlar. Ancak bu tutumu bu saatte, çok net şekilde söylemeleri gerekirken adeta tereddüt ediyorlar. Veya biz böyle izlenim ediniyoruz.
AB için PKK bir terör örgütüdür.
Avrupa Parlamentosu çatısı altında, bir terör örgütünü öven bir konuşma yaptırılmamalıdır.
Bu yaklaşım, Kürt kökenli vatandaşlarımıza da kötülük etmekten başka birşey değildir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|