APO ÜZERİNDEN
POLİTİK OYUNLAR
Bu işin ayağımıza dolaşacağı daha ilk gününden itibaren tahmin ediliyordu. Sonunda da beklenen oldu.
Başımıza bu işi kendi kendimize açtık...
Aksini ispat edecek olan varsa beri gelsin...
Defalarca bizi uyardılar:
“Arkadaşlar yanlış uygulamalar yapıyorsunuz. DGM’lerdeki askeri yargıçları çekin, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine aykırı davranıyorsunuz... Öcalan’ın avukatlarıyla yeterince görüşmesine izin vermiyorsunuz, avukatlara savunma için kısıtlı süre tanıyorsunuz. İlerde başınıza iş açılacak” dediler.
Hiç birini dinlemedik.
2003’te CMUK yasası çıkarken, şark kurnazlığı yapıp, Öcalan’ın bizim açıklarımızı yakalayarak Avrupa Mahkemesine başvurmasının önünü kesmek için, bir istisna maddesi koyduk. CMUK ve CMK yasaları çıkana kadar yapılmamış başvuruların kapsam dışı tutulacağını taslağa ekleyip kabul ettik. Kimin, aklına geldiyse, bu cinliğin işe yaramayacağını söyleyenleri de kovaladık.
İşte şimdi dönüp dolaşıp önümüze geldi.
Herşeyi kendimize göre ayarlamaya o kadar alışmışız ki, Uluslararası bazı dengeleri ve ilkeleri de esnekleştirebileceğimizi sandık.
İnsan Hakları Sözleşmesinin farklı yorum veya uygulamasının olamayacağını bugün adamlar kafamıza vurdular. Avrupa’ya kızmayalım. Geldiğimiz bu noktadan tamamen bizler sorumluyuz.
İşte sonuç...
AİHM Öcalan’ın adil şekilde yargılanmadığı sonucuna vardı.
Nedenleri de, bildiğimiz ancak görmezden gelip yutturacağımızı sandıklarımız:
- DGM’de askeri yargıcın bulunması...
- Öcalan’ın avukatlarıyla yeterince görüşememesi..
- İddianamenin savunmaya geç ve eksik verilmesi...
- Yakalanınca hemen hakim karşısına çıkarılmaması....
Bunlar çok kolaylıkla önlenebilecek şeylerdi. Biraz dikkat etmek yeterdi. Ayrıca unutmayalım ki, Avrupa Mahkemesi, Öcalan avukatlarının 12 ayrı itirazını da reddetmiş. Yani Türkiye, biraz gayretle temiz bir karne alabilecekken sınıfta kaldı.
Neyse, olan oldu.
Şimdi, bundan sonrasına bakalım.
ÖCALAN’I YENİDEN
YARGILAMANIN NE SAKINCASI VAR?
Mahkeme, davanın esasıyla ilgili hiçbir karar vermiş değil. Yani, Öcalan’a verilen ceza tartışma konusu değil. Mahkeme sadece, adil bir yargılama olup olmadığına bakıyor.
Şimdi bu karar, Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesine gidecek. Türkiye’nin resmi temsilcisinin de bulunduğu bu komitede, her üye ülkenin Büyükelçileri oturuyor. Kararı da onlar verecekler. Büyük olasılıkla da, Türkiye’den Öcalan’ı yeniden yargılaması istenecek.
Bundan önce 90 PKK’lının yeniden yargılanmaları konusunda da, Avrupa Konseyi aynı kararı almış ve Türkiye’ye bildirmişti. Ankara’dan ise hiç çıt çıkmamıştı.
Şimdi, Öcalan kararıyla birlikte, geri kalan 90 davanın da yeniden görülmesiyle ilgili karar gündeme gelecek.
Eğer Türkiye, hukuk devleti olacaksa, buna uymak zorundadır.
Eğer Türkiye, yasasındaki istisna maddesini değiştirmez ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin kararını görmezden gelirse, Ankara ile Strazburg arasında büyük bir gerilim başlayacaktır. Türkiye’nin Avrupa Konseyinden ihraç edilmesine kadar gidebilecek bir sürece girilebilecektir.
MHP VE CHP’NİN
İTİRAZI NEDİR?
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine uyum sağlamak zorundadır. Bunun başka bir çıkışı yoktur. Üstelik, zaten aynı cezayla sonuçlanacağı bilinen bir davanın tekrarlanmasına neden itiraz ediliyor, anlayabilmiş değiliz.
Leyla Zana ve arkadaşları yeniden yargılanıyorlar kim farkında? Öcalan yeniden yargılanınca ne değişecek?
MHP ve CHP’nin yapmak istedikleri çok açık. Her iki partide, sırf AKP’yi hırpalamak için kollarını sıvamış durumdalar.
Hele Baykal, AİHM’sinin Türban kararını alkışlarken, şimdi Öcalan kararına tepki gösteriyor.
Çelişkili değil mi?
Yine bir kavga imkanı bulduk ya, artık günlerce bununla meşgul olur gideriz... Olan ise, ülkenin istikrarına olur...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|