MÜZAKERE KESİLİRSE
NE OLUR ?
Son günlerde, Başbakan başta olma üzere, birçok çevrede “AB ile müzakereler Kıbrıs nedeniyle kesilirse kesilsin” anlayışı yaygınlaşıyor.
Türkiye, Kıbrıs gemilerine limanlarını açıp açmamak konusunda haklı bir tutum içinde. Bu konuda bir vaadimiz var.17 Aralık kararında imzamız bulunuyor. Tam üye olan yeni ülkelere Gümrük Birliği çerçevesinde limanlarımızı açmak zorundayız. Doğrudur ve bunu da eninde sonunda yerine getireceğiz. Limanların açılması teknik bir konu. Gümrük Birliği anlaşmasından kaynaklanan bir taahüt.
Ancak, aynı konuda bizim de sorunlarımız var.
1. Gümrük Birliği çerçevesinde AB ülkelerinin uygulamadıkları taahütleri var. Örneğin, iş adamlarımıza vize uygulaması sürüyor.
2. AB’nin KKTC’ye yönelik kısıtlamaların kaldırılacağına dair verdiği ve yerine getirmediği sözler var.
Türkiye, işte bu iki gerekçeye dayanarak, limanlarını açmak istemiyor. Gümrük Birliği ile ilgili tüm sorunların- Kıbrıs konusu dahil olmak üzere-ele alınmasını ve tümünün çözülmesini istiyor.AB ise öncelikle Kıbrıs konusundaki taahüdümüzün yerine getirilmesi için bastırıyor.Eğer bu yıl sonuna kadar çözümlenmezse, Tam Üyelik Müzakerelerinin askıya alınabileceğini söylüyor.
Başbakan’ın tepkisini de biliyoruz: Ne yapalım, askıya alınırsa alınsın…
Peki, müzakereler askıya alınırsa ne olur ?
Katılma müzakerelerinin askıya alınması, hem Türkiye, hem de AB açısından sorunlarla dolu yeni bir süreci başlatır.
Müzakereleri askıya almak kolay, ancak yeniden başlatmak zordur. Bunun en tehlikeli yanı da,müzakereleri yeniden başlatma noktasına gelindiğinde ortaya çıkar. Zira o zaman, onayını vermesi gereken taraf durumuna girecek olan Kıbrıs ek ödünler isteyecektir.Ek ödün elde edemedikçe de müzakereler üstündeki vetosunu sürdürecektir.
Sonunda hem Türkiye, hem de faturanın diğer tarafını ödeyecek olan AB zararlı çıkacaktır.Türkiye ek ödün vermedikçe, AB Kıbrıs’ı tatmin etmek için elini cebine atmak zorunda kalacaktır.
Müzakerelerin askıya alınması, genel olarak Türkiye’ye yatırım yapmayı planlayanlar ve kredi açacak olan Uluslararası kuruluşlar arasında rahatsızlık yaratacaktır. Olumsuz bir hava doğacak ve bunun sonucunda, Türkiye kredilerinin pahallanması, ekonomik notların düşmesi ve yatırımcılarda tereddütler doğacaktır.
Bu tehlikeler bilindiğinden dolayı, büyük olasılıkla orta yol formülleri aranacaktır.
Kıbrıs’ı ve Türkiye’yi tatmin edecek çözümler üretilecek, sonuş alınamadığı taktirde de, müzakerelerin resmen askıya alındığı söylenmeyecek ve bir deklarasyon yayınlanmasıyla yetinilecektir. Bu tutum da, Kıbrıs’ın vetosunu kullanmasına yol açacaktır.
Bir başka deyişle, Kıbrıs’ın Türkiye’yi rehine almasına göz yumulacaktır.
Anlayacağınız, her iki tarafta bol keseden “müzakerelerin askıya alınmasından” söz ederken, ufuktaki büyük tehlikeyi gözden kaçırıyorlar.
Belki en çok biz kaybedeceğiz, ancak AB’ nin de kayıpları olacağını unutmamak gerekir.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|