KIBRIS İLE ÜYELİK
ARASINDA TAM BAĞ KURULDU
Papadopulos, Annan planı döneminde riskli dahi olsa önemli bir stratejik karar almıştı. Planı reddetmedi, ancak referandumda HAYIR oyu verilmesi için toplumunu kışkırttı. Sonucunda da yüksek oranlı bir red kararı çıktı. “Ne yapalım, halk bunu istiyor.Demokrasi budur.” diyerek, hem Annan planından kurtuldu, hem de AB’ye tam üyeliğini riske atmadı. Özellikle, Türk tarafındaki Denktaşgiller, Papadopulos’a -bilerek veya bilmeyerek- büyük destek verdiler. Kendi kazdıkları tuzağa düştüler. Eğer, 2003 veya 2004’te Anan planını ilke olarak kabul ettiklerini açıklasalar, Papadopulos AB tam üyeliğini kaçırabilirdi. Denktaş’çılar, Rum yönetimine -hatalı bir pas verip- gol attırdılar.
Papadopulos, ilk başlarda karşılaştığı ters tepkilerin uzun sürmeyeceğini ve sonunda tam üyeliğin nimetlerin yararlanacağını hesaplamıştı.
Kısa vadede bu hesabı da doğru çıktı.
Ancak uzun vadeli baktığımızda, Papadopulos stratejilerinin büyük riskler taşıdığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
1) Kıbrıs sorununun çözümü artık, -eğer bir mucize gerçekleşmezse- Türkiye’nin tam üyeliğine bağlanmıştır. Yani 10-15 yıllık bir sürece yayılmıştır.
Türkiye tam üyeliğini kesinleştirdiği oranda adım atacak, tam üyelik uzaklaştıkça çözüme yanaşmayacaktır.
2) Referandum sonucu, Rumların Türklerle birlikte yaşamak istemediğini ortaya koymuştur. Hele bundan sonra geçecek 10-15 yıllık bir zaman dilimi, bölünmeyi daha da yerleştirecektir.
Türk tarafı da tüm hesaplarını artık Kuzey ve Güney Kıbrıs hesabına göre ayarlıyor.
Özetlemek gerekirse, Papadopulos kısa davedede bazı kazançlar elde etti, ancak adanın bölünme riskini arttırdı.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|