Mehmet Ali Birand
 
RUMLAR İSTEDİĞİNİ ELDE EDEMEDİ, ANCAK…
 
 

RUMLAR İSTEDİĞİNİ

ELDE EDEMEDİ, ANCAK…

 

Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinde yaşanan pazarlıkların orta yerinde sürekli şekilde Kıbrıs vardı. Bu, üye ülkelerin Kıbrıs sorununun çözülmesine verdikleri önemden kaynaklanmıyordu. Türkiye ile müzakerelere karşı çıkıyorlarmış gibi bir iç politika mesajı vermek isteyen ülkeler, Kıbrıs sorununu kullandılar. Rumlara olan hayranlıklarından değil, kendi politik yaklaşımlarını tatmin etmeye çalıştılar. İşlerine geldiği oranda Rum yönetimini kışkırttılar, çıkarları bozulduğunda da Papadopulos’u sattılar.

           

Örnekler ortada…

           

Papadopulos, 17 Aralık 2004 doruğuna, Türkiye’yi köşeye sıkıştırıp resmi tanınmayı sağlamak ve böylece masada önemli bir kazanç elde edebilmek için gelmişti. İdeal bir fırsat yakalanmıştı. Türkiye mutlaka müzakere tarihi almak istiyordu. Brüksel doruğu başlarken, Papadopulos durumdan memnundu. Önemli ülkeler (başta Fransa olmak üzere) destek veriyorlar ve Rumlara Türkiye’den, resmi tanınma yolunda bir ödün koparabilecekleri mesajını yolluyorlardı.

           

Türkiye Brüksel’de bu adımı atmadı.

           

Görüşmeler kopma noktasına kadar gelince, bu defa Kıbrıs’ı destekleyenler geri adım attılar ve Papadopulos’a beklediğini vermediler.

           

Hemen hemen aynı durum 3 ekim’de tekrarlandı.

           

Rumlara yine heveslendirildiler. Hele Fransa, Yunanistan ile ters düşme pahasına, Kıbrıs sorununu ön plana çıkarttı. Müzakere Çerçeve Belgesine, özellikle limanları açılması ve resmi tanınma konularında bazı maddeler koydurttular.

           

Türkiye yine ayaklandı ve itiraz etti.

           

AB son dakikada, Türkiye’nin tepkisini yine dikkate aldı. Belgeye giren cümleler esnekleştirildi. Resmi Tanınma koşul olmaktan çıktı, Limanların açılmasına müzakere yolu açıldı ve nihayet NATO’da veto hakkından vazgeçmesi koşulu geri alındı.

           

Papadopulos bütün bu gelişmelerden beklediği gibi somut sonuçlar elde edemedi, ancak eli boş da dönmedi. Türkiye’yi müzakereler süresince sıkıştırabileceği imkanlara kavuştu.

Ancak dikkat etmek gerekir.

           

Kıbrıs eline geçirdiği bu olanakları ancak ve ancak, diğer AB ülkelerinin izin verdiği oranda kullanabilecektir. Herkes konjonktüre göre hareket edecek. Eğer Türkiye’yi sıkıştırmak isterlerse, Kıbrıs’ı kışkırtacaklar. Eğer rüzgar Türkiye’den yana eserse, o zaman Kıbrıs’ı susturacaklar.

           

Büyük politika bunu gerektiriyor.

           

Küçük veya fakirseniz bazı faturalar ödetiliyor



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…