Mehmet Ali Birand
 
MİLLİ EMLAK’IN ERMENİ TIRPANI
 
 

MİLLİ EMLAK’IN

ERMENİ TIRPANI

 

Geçenlerde Azınlık Vakıflarıyla ilgili olarak, bürokrasinin Türkiye’nin başını zorla derde soktuğunu yazmıştım. Azınlık vatandaşlarımıza ait vakıfların ellerindeki mallara uygulanan yaklaşımın anlaşılmaz boyutlara vardığını ve bazı devlet kuruluşlarının bu vakıflara adeta düşman muamelesi yaptığına dikkat çekmiştim.

           

Tipik bir örneğini, Çarşamba günkü Radikal’de okudum.

           

Ermeni cemaatine ait ve 1992 yılında Milli Emlak’a devredilen, Beyoğlundaki Surp Pırgiç Ermeni hastanesine ait yedi katlı bir bina sessiz sedasız satılılıvermiş.

             

Dışişleri Bakanlığı’nın tüm tepkilerine, itirazlarına ve bu mallar için bir çözüm bulunmaya çalışıldığı sırada, Milli Emlak bu binayı elinden çıkararak, belki de farkına varmadan  ülkemizin başına yeni bir sorun çıkartmıştır.

           

Geçmiş yıllardaki devlet politikası, Azınlık Vakıflarının ellerindeki malların eritilmesine dönüktü. Vakıfların yeni gayrimenkul edinmeleri yasaklanmıştı. Yargı da bu politikalara göre kararlar alıyordu.

           

Bu bina’nın hikayesi de, eski uygulamaların tipik bir örneğini oluşturmuştur.

           

Bina 1952 yılında vasiyet yoluyla Surp Pırgiç Ermeni Hastanesine Vakfı’na geçerek, vakıf adına tapu tescili yapıldı. Maliye ve Gümrük Bakanlığı, İstanbul Deterdarlığı kanalıyla 13 Ocak 1992’de, Beyoğlu 2. Asliye Mahkemesine’de başvurdu. Bakanlık, Yargıtay’ın 1974’te aldığı, azınlık vakıflarının, kendilerine beyanname yükümlülüğü getiren 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun çıktığı 1936 yılından sonra  “mülk edinemeyecekleri” yönündeki kararına dayanarak, tapu kaydının iptal edilmesi  ve gayrimenkulun eski sahibine iadesi için dava açtı. Mahkeme altı yıl süren dava sonucunda, 24 Şubat 1998'de, tapunun iptali ve gayrimenkulun eski sahibine iadesine karar verdi. Vakıf karara itiraz ederek, temyize gitti. Ancak Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi, itirazı yerinde bulmayarak, hükmü onayladı. Kararın tashihi için bir kez daha itiraz eden vakfın, bu isteği de kabul edilmedi. Gayrimenkul, 26 Ocak 1999'da vakfın elinden alınarak, eski sahibine iade edildi. Eski sahibi bulunamayan gayrimenkul, daha sonra da Hazine Genel Müdürlüğü'ne geçti. Bunun üzerine söz konusu vakıf, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Dava geçen yıl kabul edilebilir bulundu ve başka bir davayla birleştirilerek, değerlendirmeye alındı.

 

YA DEVLET VEYA

BİNAYI ALAN YANDI…

           

Bundan sonra neler olacağını şimdiden tahmin edebiliriz.

           

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, büyük olasılıkla, Avrupa sözleşmelerini  ve uygulamaları dikkate alıp, binanın Ermeni Vakfından geri alınmasından başlayıp satışına kadar geçen süreci iptal edecek ve  Surp Pırgiç hastanesine geri verilmesini kararlaştıracak.

           

Eğer Avrupa İnsan Hakları  Mahkemesi gecikirse, bu defa Avrupa Birliği devreye girecek. Türkiye’ ye, verdiği sözleri hatırlatacak.

           

Şimdi Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği de merak içinde. Milli Emlakın ne acelesi vardı da, bu binayı hemen elden çıkardı? Zira şu sıralarda Dış, İç ve Adalet Bakanlarından oluşan izleme grubu Vakıflar Genel Müdürlüğü ile anlaşmaya çalışıyor. Üstelik Türkiye’nin AB’ye, Azınlık mülklerinin iadesi ve tazmini konusunda verdiği bir söz var ve bu konudaki yasanın da 3 Ekim’e kadar çıkarılması gerekiyor.

           

Sonuçta,  Milli Emlak’ın bu tutumu nedeniyle, ilerde  Devlet Vakfa büyük bir tazminat ödemek zorunda kalacak veya bina, parası iade edilip yeni sahibinin elinden geri alınacak.

           

Bu konuda Milli Emlak ile de konuştum. Ortada kesinleşmiş mahkeme kararı olduğunu, üstelik ihalenin henüz onay aşamasında bulunduğunu ve son kararı bakanlığın vereceğin, herhangi bir aceleye getirmenin söz konusu olmadığını belirtti.

 

Anlaşılan, kurumlar arası iletişimsizlik hala sürüyor.  



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…