Kıbrıs müzakerelerinde sadece Denkta?'ın, küçük dahi olsa adımlar attı?ı, Klerides'in ise hiç yerinden kıpırdamadı?ı izlenimi giderek yaygınla?ıyor. Batı dünyası ise, tam aksine inanıyor.
Kıbrıs görü?meleri en kritik dönemine giriyor.
Ne olup ne bitti?i hakkında ayrıntıları kimse bilmiyor. Ancak dı?ardan bakıldı?ı zaman, farklı görüntüler algılanıyor.?
Türkiye'den bakı?, Rauf Denkta?'ın lehinde. Geçen yıldan bugüne kadarki geli?meler alt alta yazıldı?ı zaman, KKTC liderinin eski tutumuna oranla önemli adımlar attı?ı görülüyor.
KKTC ba?ımsız bir Devlet olarak kabul edilmeden masaya oturmayaca?ını söyleyen Denkta?, tutumunu esnekle?tiriyor. Belki Rumların istedikleri oranda de?il, ancak Denta? ?çözümü reddeden? de?il, ?çözüm arayan? bir tutum içinde oldu?unu gösteriyor.
Son öneri paketi, bu yakla?ım ipuçları ta?ıyor.
Denkta?'ın Kıbrıs önerisi, dı?a kar?ı tek, içerde ise iki ayrı devlet formülüne dönü?tü. İkiye bölünmü? tek devlet diyebiliriz.
Müzakerelerden sızan bilgilere bakılacak olursa, Merkezi Devlet (veya Ortaklık Devleti) dı?i?lerinden sorumlu ve AB'ye kar?ı Kıbrıs'ı temsil edecek.
Denkta? eskiden, KKTC'nin de AB'ye ba?vuru yapması ve ayrı müzakere etmesini isterdi. Hatta, Türkiye tam üye olmadan, KKTC'nin de tam üyeli?e geçmemesini savunurdu. ?imdi bu iki konudaki ısrarından da vazgeçiyor.
Yeni yakla?ımı farklı.
Türkler ve Rumlar, iki ayrı devlet gibi kendi i?lerini görsünler, birbirlerine karı?masınlar. Ada'daki bugünün gençekleri çözüme yansıtılsın.
Denkta?, çözüm arıyor. Tutumunu de?i?tiriyor. Küçük adımlar atıyor.
Türkiye'den bakıldı?ında, Rum tarafı ise yerinden kıpırdamıyor. Adeta Denkta?'ı izliyor ve ?yetmedi, biraz daha esnekle?in ki, müzakerelerin ayrıntısına girelim? mesajı veriyor. Avrupa Birli?inin ?ne olursa olsun AB'ye tam üye olarak kabul edileceksiniz? güvencesine sırtını dayamı? ve hiçbir çaba göstermiyor.
BATIDAN BAKILINCA DURUM DAHA FARKLI
Rumlar, hayatlarının fırsatını yakalamı? gibi bir izlenim veriyorlar. Türk tarafını zorlayarak Merkezi hükümetin yetkilerini oldu?unca geni?letmeye çalı?ıyorlar.
Batılı Ba?kent'ler (Washington dahil olmak üzere) Rumların yakla?ımını destekliyormu? izlenimi veriyorlar. Onlar da Merkezi hükümetin yetkilerinin daha arttırılmasından yana bir tutum içindeler.
Birle?mi? Milletlerin yakla?ımı da, Türk tarafının hala a?ırı isteklerle ortaya çıktı?ı ve Dekta?'ın çözüme yeterince destek vermedi?i ?eklinde.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın önümüzdeki Salı günü duruma müdahelesi önemli. Washington'un yava? yava? i?in içine girmeye hazırlandı?ının da bir i?areti sayılmalı. Görü?melerin son raud'una giriliyor.
DENKTA?'I ZORLAYARAK SONU? ALINAMAZ
E?er batı Denkta?'ı zorlayarak sonuca varmayı planlıyorsa, çok hata ediyor demektir. Kıbrıs'ta, her iki tarafın kabul edebilece?i bir çözüm, bundan böyle Rumların da kıpırdamasıyla bulunabilir.
Klerides, hiçbir özveri göstermeden ve sadece AB'ye sırtını dayayarak sonuç alamaz. Daha do?rusu, elde edece?i sonuç, Kıbrıs'ın sonsuza kadar ikiye bölünmesi ve bölgedeki gerginli?in sürmesi olacaktır. Bundan da herkes zararlı çıkacaktır.
*** *** ***
GENELKURMAY TEPKİSİ?
Genelkurmay Ba?kanlı?ı'nın, Sınır Tanımayan Gazeteciler (STG) örgütünün bir eylemi ile ilgili tepkisini, ben de, Hürriyet Ba?yazarı Oktay Ek?i (9.5.2002 Hürriyet Gazetesi) gibi biraz abartılı buluyorum. Hele bu nedenle, Fransa ile ili?kilerin tümden gözden geçirilebilece?i, askeri ihalelerin iptal edilebilece?i yolundaki demeç ve haberlerin ciddi olabilece?ine inanamıyorum.
STG tanınmı? bir örgüttür. A?ırı yakla?ımları, ço?u kimseyi sinirlendiren eylemleri olur. Bir Sivil Toplum örgütü olarak dikkati çekmek, sesini duyurmak ve bu sayede de kaynak elde etmek ister. Paris'teki afi?leri de bu amaçlı eylemlerinden biridir.
Oktay Ek?i'nin de belirtti?i gibi, Genelkurmay Ba?kanlı?ı öylesine sert tepki gösterdi ki, STG amacına ula?mı? oldu. Bu kurulu? gere?inden fazla ciddiye alındı.
Gayet tabii tepki gösterilmelidir. Ancak ölçüsü kaçtı mı, etkisi azalır.
Hepimizi asıl rahatsız etmesi gereken husus Genelkurmay Ba?kanımızın resminin ayaklar altına konması kadar, Türkiye'nin o haritanın içine yerle?tirilmesi olmalıydı.
Türkiye bu Sivil Toplum ?rgütünü dava etmekle yetinse, gereken yanıtı vermi?, STG'yi fazla ciddiye almadı?ını da göstermi? olurdu.
AVRUPA G?N? KUTLAMALARI?
Bu yıl 9 Mayıs (Avrupa Günü) ?imdiye kadar görülmemi? bir co?kuyla kutlandı. AB konusuyla ilgili Sivil Toplum ?rgütleri'nin tümü konferanslar düzenlediler. ?niversiteler, AB ile ili?kin kollok'lara uzmanlar davet ettiler. Siyasi Partilerden ise, sadece ANAP Avrupa Günü'nü kutladı. Mesut Yılmaz , Türkiye'yi Avrupa'ya ta?ıma konusunda kararlılı?ının altını çizdi.
AB aleyhtarları da bo? durmadılar. Onlarda AB'nin ne kadar kötü bir fikir oldu?unu ve Türkiye'nin bir tuza?a dü?ürülmek istendi?ini i?lediler.
Tartı?maların yaygınla?ması çok yararlı. Ancak, bazen öyle durumlarla kar?ıla?ıyoruz ki, cehalet dizboyuna çıkmı?, zarar yok, her?eye ra?men yine de tartı?alım. Tartı?amadı?ımız konular veya kurumların ne duruma girdi?i açıkça görülüyor. Hiç de?ilse AB'yi kurtaralım. Birgün Avrupa Günü'nü göstermelik de?il de, gerçekten üye olarak kutlarsak, bütün bu çabaların bo?a gitmedi?ini anlayaca?ız.
FATİH TERİM'DEN KAYGILANANLAR VAR?
Geçen hafta bugün, Fatih Terim'in risk almak istemeyebilece?ini, karizmasını tehlikeye atmamak için Galatasaray'ın teknik direktörlü?ü yerine ba?ka bir görev isteyebilece?ini yazmı?tım.
Fatih, bu riski aldı.
Kendi ba?ına yarattı?ı efsaneyi GS için tehlikeye atma pahasına kolları sıvadı. Bu, kolay bir karar de?ildir.
Galatasaray'lıların büyük bölümü memnun. Bir bölümü ise, Terim'den kaygılanıyor.?
Terim'in içinde İmparatorluk yatar. Ancak akıllı insandır. Ne zaman nerede ve nasıl bir adım ataca?ını çok iyi bilir. Efrafındakileri gerekti?inde küçümser, gerekti?inde de yüceltir.
Galatasaray'ın i?te böyle bir ince ayara ihtiyacı var. Ayaklara basılmadan, abartılı büyüklük gösterileri yapılmadan, akılcı bir orkestra ?efli?i gerekiyor.
Fatih Terim'in böyle bir performans gösterece?inden eminim. Korku ve kaygı duymaya gerek yok.
Bu arada ?zhan Canaydın'ı da unutmamalıyız. Klübün anahtarlarını payla?maz ve ne yaptı?ını çok iyi bilen bir ba?kandır.?
KALDER'DEN ACI GER?EK
KalDer (Kalite Derne?i) ülkemizin ciddiyetteki ve kalitedeki çalı?malarıyla öne çıkan nadir kurulu?larından biridir.
Bu yıl toplanacak Kalite Kongrelerinin ama teması ?Yönetim Kalitesi ve Dünya Markası Olarak Türkiye?.
KalDer'in iki kaptanı, Hasan Suba?ı ve Lütfi Yenel, bu yılki çalı?malarını gazetecilerle payla?tılar. Yine nefis bir programla önümüze çıktılar. Aynı zamanda Türkiye'nin acı gerçeklerine de dikkatimizi çektiler:
· ?lkemizdeki i? bulma oranı yüzde 45'tir, bu oran kentlerde yüzde 39'a dü?üyor, kırsal alanda yüzde 62'ye çıkıyor. Aynı oran ABD'de yüzde 75, Avrupa Birli?i (AB) ülkelerinde yüzde 61'dir.
· İ?sizlik oranı yüzde 8.5. Eksik istihdam içinde bulunanların oranı ise yüzde 6. Tüm bunlara ilave olarak ülkemizde 1 milyon dolayında kaçak yabancı i?çi çalı?ıyor. Tarım'da çalı?anların toplam istihdam içindeki payı yüzde 35, sanayi istihdamının payı yüzde 18.3, in?aat sektörünün payı yüzde 5.3 ve hizmetler sektörünün payı ise yüzde 40.9. ABD'de tarımın istihdamdaki payı yüzde 2.6, AB ortalamasında tarımın istihdamdaki payı yüzde 4.4'tür.
· Türkiye, OECD ülkeleri arasında en dü?ük verimlili?e sahip ülkedir. Birle?mi? Milletler Kalkınma Programı İnsani Geli?im endeksinde de 82'inci sıradadır.
· Okulla?ma oranı genel lisede yüzde 42.8, orta düzeydeki mesleki ve teknik e?itim okullarında ise , yüzde 22.2'dir.
Suba?ı, ?anla?ılan, yapılacak i?imiz var? diyerek, kolların sıvanması gerekti?ine iyaret ederken, Lütfi Yenel bu yılki çalı?malara katılacak Uluslararası katılımcıları tanıttı.