MASAYA KAVGA DE?İL
UZLA?MA İ?İN OTURAN KAZANIYOR.
?
Pierre Mirel, AB Komisyonu Genel Müdürlü?ü Aday ?lkeler Müdürü. Yani ?imdiye kadar konu?tu?umuz müzakerecilerin kar?ısında oturan adam. O pazarlık yok dese de her madde üzerinde pazarlık ediyor, bir yandan da aday ile üye ülkeler arasında köprü kuruyor. Yani Türkiye müzakerelere ba?larsa adını çok sık duyaca?ız. ?imdi söz Pierre Mirel?de.?
?
- Müzakere sözcü?ü suistimal ediliyor. Gerçekte müzakere yok. ?ünkü Türkiye di?er adaylar gibi kendi özgür iradesiyle AB üyesi olmayı istedi. Bu belli kuralları olan bir klüp. ?ayet bir ülke gönüllü olarak kulübün üyesi olmak isterse kuralları kabul eder. ?ok az ?ey müzakere edilebilir. ?rne?in? mevzuata uyumun zor oldu?u alanlarda ek süre istenebilir. Müzakere edilecek sadece budur.
?
- G?REV LİSTESİ HAZIRLANACAK
?
- Biz önce ka?ıt üzerinde, liste hazırlayarak mevzuatı anlatıyoruz. Adayların bunları kendi ulusal mevzuatlarına uyumlu hale getirmesi gerekiyor. Türkiye'nin nerede sıkıntı ya?ayaca?ını dinleyece?iz. Sonra Türkiye bize her ba?lıkla ilgili resmi bir tutum belgesi sunacak. Yani AB için bir tutum belirleyecek.
?
- Her ana ba?lık için farklı bakanlarla toplantılar düzenlenecek. Onların tanımları, konumları ve neden geçi? süreleri istedikleri ortaya konacak. İkna oldu?umuzda biz de komisyon olarak 25 üye devlet önünde konumumuzu tekrar takdim edece?iz. Ama sonunda Türkiye 25 üye ile kar?ı kar?ıya gelecek.
?
- Asıl müzakere AB ile de?il ülkenin kendi içinde ya?anır. Yani farklı ekonomik çıkar grupları arasında gerçekten çok zorlu bir müzakere süreci ya?anıyor. Türkiye kendi müzakere konumunu belirleyene kadar bu olacak. Di?er tarafta da AB?ye üye ülkeler arasında müzakereler ya?anıyor. Farklı nedenlerle bir takım uygulamaların geciktirilmesi talep edilebilir. Ama iki taraf arasında çok az müzakere var.
?
- Süreç hemen hemen bitmek üzereyken mali konular ele alınır. Bu en zorlu tartı?malardan biri. ?lkenin büyüklü?ü ele alınacak. AB'ye üye olan 25 ülke ile Türkiye'nin geli?mi?lik oranı arasında fark var.
- Bundan sonra müzakereler her aday ülke için farklı olacak. Bugüne kadar ön ?art ileri sürmedik. Ama artık risk almak istemiyoruz. ?imdiye kadar edindi?imiz dersleri dikkate alarak adayların önce ikili anla?malar çerçevesinde belli yükümlülükleri yerine getirip getirmedi?ine bakaca?ız. Türkiye 1963'te ortaklık anla?masını imzaladı, o dönemden bu yana altına imza attı?ı bazı anla?malar var. Ama bu 3 ekim için bir ön ?art de?il.
?
-?NCE BİZİ İKNA EDİN, SİZİ BİZ SAVUNALIM-
?
- Komisyon lokomotif güç. Konsey bir görev veriyor. Biz de müzakereler için? pozisyon belirliyoruz. Her ana ba?lıkta resmi olarak iki-üç toplantı oluyor. Ama o a?amaya gelene kadar onlarca toplantı düzenleniyor. ?rne?in siz bir tutum belirliyorsunuz, ama sizin rakamlarınız bizimkilerden çok uzak.? Ortak çıkarımız için? istatistikçileriniz farkın nedenini açıklamalı, bizi ikna etmeli ki biz sizi savunabilelim.
?
- AB komisyonu olarak teknik bir aracı kurum gibiyiz . Biz üye devletlerin müttefikiyiz. ?ye devletlerin konumlarını açıkça belirlemesine, biraz daha gerçekçi ve yapısı sa?lam yapıya oturtmasına yardım ediyoruz. Biz de kendi adımıza o üye devletler için tutum belirlemi? oluyoruz. Katılım sürecinin belli bir noktada ba?arılı olması bizim çıkarımıza. Ba?arısız olunması için bu sürece girmiyoruz. Dolayısıyla önce anlayabilmeniz teyit edebilmeniz lazım ki kar?ı tarafa sunabilelim
?
- KAYIT DI?INA DİKKAT-
?
- Kayıt dı?ı sermaye önemli. Böyle bir ?ey varsa sıkıntı ya?anacaktır. Benzer sıkıntıları? hemen hemen her ülke ya?adı. ?lkenin reformlarının kontrol edilebilir olmasını bekliyoruz. Bunu di?er ülkelerden de bekledik.
?
- En sık kar?ıla?tı?ımız sorun bir aday üye halkının bazı alanlarda bazı de?i?imleri? kaldıramaması. İ?te bu nedenle sürenin uzatılması isteniyor. De?i?imin gerçek anlamda sosyal bir etkisi oluyorsa bunları dikkate aldık. ?zellikle serbest dola?ım ya da yabancıların toprak satın alması söz konusu oldu?unda bu gündeme geldi.
?
- Bence ba? müzakerecinin kar?ıla?aca?ı en büyük sıkıntı bizimle veya üye devletlerle müzakere etmesi de?il. İlk önce kendi ülkesinde birtakım ?eylerin gereklili?i konusunda insanları ikna etmek durumunda kalacak. Bakanlıklara, farklı baskı gruplarına bir takım ?eylerin gereklili?ini anlatmak gerekecek. ?iddetli açıklamalar yapmamakta fayda var. ?yle bir dil kullanılmalı ki bir uzla?maya varılmalı. Dolayısıyla böyle çok sert bir ?ekilde kafa kafaya gelecek açıklamalar yapmamak gerek. AB üyesi olmak bir zihniyettir. ?atı?ma de?il diyalog ortamıdır. Farklı görü?lerin uzla?ması. AB bundan ibaret zaten.
?
- Türkiye birçok nedenden ötürü farklı ama AB?nin de farklı bir konumu var. ?ye devletlerin siyasetçileri kamuoyuna geni?leme sürecini çok iyi anlatamadılar. Avrupa devletleri bu geli?meden biraz yorgun. Bu önemli bir engel. Türkiye çok büyük, tek ba?ına geçen yıl üye olan 10 ülke kadar a?ırlık kazanabilecek bir ülke. Dolayısıyla AB devletleri vatanda?larının bu algılanı? biçimini de?i?tirebilmemiz lazım. Sivil toplumlar arası diyalog çok önemli.
?
- Asıl zor kısım 3 ekimden sonra ba?layacak. En hassas alanlarda bir takım ?eylerin kabul edilmesi gerekecek. Bunun sosyal, siyasi yankıları olacak. Bir anlamda egemenlikten fedakarlık ediliyor. Ama bu özgür iradeyle yapılan bir seçim. Bir risk. Bazı görü? ayrılıklarına yol açabilir. Yeni bir durum de?il, daha önce de ya?andı.
?
- Katılım öncesi hibe yardımlar 500 milyon Eurodan 1 milyar Euroya çıkacak. Tabii ardından yapısal reform yardımları gelecek. Bu da müzakere sürecinde yardımcı olacak. Komisyon katılımın mali nedenlerle 2007?den önce olmayaca?ını ifade etti. Mümkün oldu?unca i?birli?i içeren bir süreç lazım.?