Bu hafta Kıbrıs konusunda önemli geli?meler ya?anacak. BM Genel Sekreteri Annan Ada'ya geliyor. Dü?ümü çözmeye çalı?acak. Genel beklenti, Annan'ın bir çözüm formülü ile ortaya çıkması. Denkta?' ın son önerilerine kulak vermekte yarar var.
Sonunda beklenen oldu.
Birle?mi? Milletler Genel Sekreteri bugün Kıbrıs' a geliyor.
E?er hafızam beni yanıltmıyorsa, bir BM Genel Sekreterinin Ada' ya aya?ını bastı?ı son tarih 1979' dur. Yani, neredeyse 23 yıllık bir aradan sonra BM Genel Sekreteri Kıbrıs'a fiilen müdahele etme zorunlu?unu duyuyor.
Nedeni basit: Tüm tartı?malara ra?men, iki lider bir çözüm bulamadılar. Oysa zaman kısalıyor. Bu yıl sonuna kadar, ?u veya bu ?ekilde ya bir çözüm bulunacak ve iki taraf birlikte AB tam üyeli?ine gidecekler veya çözüm bulunamayacak ve Güney AB üyesi olurken, Kuzey dı?arda kalacak.
Bu son olasılık, beraberinde son derece önemli gerginlikleri de getirecek. Ada sonsuza kadar bölünmü? olacak. Gerginlik daha da artacak. Ege'de de yeni bir gerginlik sürecine girilecek. Daha da önemlisi, Türkiye- AB ili?kileri hiç de?ilse birkaç yıl süreyle bozulacak ve Türkiye'nin AB'ye do?ru yürüyü?ünün önünde küçümsenemeyecek bir engel çıkacak.
Müzakerelerde gelinilen nokta, taraflar arasındaki görü? ayrılı?ını net biçimde gösteriyor.
Türk tarafı, bugünkü Devlet yapısının tümüyle de?i?tirilmesini, yeni bir yapı kurulmasını ve bu yeni yapıyı olu?turacak iki baca?ın ( Türk ve Rum ) egemen haklara sahip olmasını istiyor. Zaman içinde yakınla?manın sa?lanmasının daha akılcı olaca?ını belirtiyor.
Rum tarafı ise, bugünkü devlet çatısının fazla bozulmamasını, 1960 Anayasasında bazı de?i?iklikler yapılarak yetinilmesini ve merkezi hükümetin yetkilerinin daha geni? tutulmasını istiyor.
Birle?mi? Milletler Genel Sekreterinin bu a?amada Kıbrıs'a kadar gelip, duruma el koymasının son derece ciddiye almak gerekir. Kofi Annan, sadece Kıbrıs'a gitmek üzere yola çıkmıyor. Do?u Timor'un ba?ımsızlık kutlamalarına katılmak üzere yoldayken, Kıbrıs'ta üç gün geçirecek.
Genel Sekreterler ya sonuç almak veya etkili olabileceklerini dü?ündükleri zaman bu ?ekilde hareket ederler. Uluslararası Kamu Oyunun mesajını iletirler. Bu mesaj, Denkta? ile Klerides'in bu i?in içinden çıkamadıkları ve duruma müdahele gerekti?i anlamına geliyor. Mesajın altındaki imzaların en ba?ında da Amerika Birle?ik Devletleri'nin adı var. ABD Dı?i?leri Bakanlı?ından yapılan açıklama, Washington'un sabrının ta?maya ba?ladı?ı ve mutlaka bir çözüm istedi?i ?eklinde yorumlanıyor.
DENKTA?'TAN YENİ BİR ADIM?
Dikkatleri çeken di?er bir geli?me de, KKTC Cumhurba?kanı Rauf Denkta?'ın yaptı?ı ça?ırıydı. Türkiye'deyken bir konu?masında, iki tarafın farklı görü?ler ileri sürdüklerini belirtti ve büyük devletleri açık oturuma davet edip bu konuyu tartı?mayı önerdi.
Resmi bir öneri olmamasına ra?men, Denkta? ilk defa ? dı?ardakileri ? ça?ırıyor. ?imdiye kadar daima ?Bizi ba?ba?a bırakın, aramıza girmeyin? diyen KKTC lideri'nin bu bakı? farklılı?ı son derece önemli.
Ben bir süredir Rauf Denkta?'daki yakla?ım farklılı?ına dikkat çekiyorum.
?Ba?ımsızlı?ım kabul edilmeden masaya oturmam? pozisyonundan ba?layan ve bugün Kıbrıs' ın tek dı? temsil formülünü kabul eden Denkta?'ın ısrarla söyledi?i bir nokta var:
?1960 anla?masına geri dönemeyiz. KKTC'nin egemenli?ini kabul edin ve bugünkü ya?am tarzını içeren bir formül bulalım.?
Klerides'in de kendine göre hesapları var.
Bir türlü orta noktaya gelinemiyor.
Galiba yine Amerikanın müdahelesi gerekecek.
Taraflar, kendi ba?larına siyasi karar vermemek, risk almamak için, yine Washington'u suçlamayı tercih edecekler. Hep a?layacaklar, hem de memnun olacaklar. Aslında kaybedeceklerini de çok iyi biliyorlar. Buna ra?men, gereken vizyonu, gereken cesareti gösteremiyorlar.
Yarından itibaren Kıbrıs görü?melerinde yeni bir sayfa açılıyor.
Bakalım sonunda nasıl bir manzara ile kar?ı kar?ıya kalaca?ız.