Mehmet Ali Birand
 
NASIL MÜZAKERE ETTİLER? -4- BYRON THEODOROPOULOS
 
 

NASIL MÜZAKERE ETTİLER? -4-

BYRON THEODOROPOULOS

 

Yunanistan’ın Başmüzakerecisi Byron Theodoropoulos, 26 yıllık Avrupa Birliği macerasında neler yaşadıklarını, sabahın ilk ışıklarına kadar süren pazarlıkları, müzakere heyetlerini nasıl oluşturduklarını uzun uzun anlattı. Haydi şimdi sözü ona verelim. Biz istasyonda beklerken onların adım adım Avrupa Birliği’ne nasıl yürüdüklerini öğrenelim.

 

- 1958'de Avrupa Ekonomik Topluluğu -ki o dönem o şekilde adlandırılıyordu- daha yeni oluşmuştu. O sıralarda İngilizler de Avrupa serbest ticaret bölgesi EFTA’yı oluşturuyorlardı. EFTA'ya tam üye olarak bize kapılar açılıyordu. Ama Avrupa Ekonomik Topluluğu için sadece ortak üye olabilecektik. O dönemde bir iki komite kurulmuştu. Ekonomistler, uzmanlar bir takım istatistikleri bir araya getirmişlerdi. O dönem Başbakan olan Karamanlis bütün bunları bir kenara itti. Ekonomiden anlamıyordu. İstatistikleri de çok önemsemiyordu. Sadece şunu söyledi: “Ortak üye olsak bile Avrupa Ekonomik Topluluğuna gireceğiz. Neden? Çünkü bu öyle bir örgüt ki kendi içinde belli bir dinamiği var. Gelişecektir. Diğer dinamikler statik durağan kalacaktır” O dönemde bunu anlamıştı. 1959'da başvurumuzu yaptık.

- Türk Dışişleri Bakanlığı’nda dostlarımdan Fatin Rüştü Zorlu Yunanistan'ın da başvuru yaptığını duyunca gerçekten çok öfkelendi. Çılgına döndüğü anlatıldı. Aşağı yukarı aynı dönemlerde başvurular yapıldı. Ancak biz müzakerelerimizi 1961'de tamamladık. Türkiye'de 27 Mayıs darbesi yaşandı. Türkiye Ortaklık Antlaşmasını 1963 yılında imzaladı. Tabii bizim 7 yıllık talihsiz bir diktatörlük dönemimiz var. O dönemde pekçok şey donduruldu. Avrupa Ekonomik Topluluğu tarifelerin indirilmesi meselesini dondurmamıştı. O dönemde diktatörlük nedeniyle biz de birtakım şeyleri kaçırdık. Ortak tarım politikasına başından katılamadık. Çünkü ortak tarım politikası 1965'lerde oluşturulmaya başlanmıştı. Böyle bir fırsat kaçmış oldu. 1974’ten itibaren demokrasi tekrar tesis edildikten sonra Karamanlis  Başbakan olarak geri döndüğünde ilk düşündüğü şey şu oldu; Acaba tam üyelik için nasıl hazırlanırız?

- 1975'te anayasanın belirli maddelerinde birtakım değişiklikler yapılmıştı. Karamanlis bir başka maddeyi daha değiştirmek istiyordu. Eğer çok önemli bir ulusal çıkar söz konusu olursa parlamento 3'te 2'lik bir çoğunlukla egemenlik haklarını uluslararası bir örgüte devredebilecekti.

- KARAMANLİS İLE ECEVİT’İN GİZLİ RANDEVUSU-

 

- Topluluktaki diğer üyeler Yunanistan'ı aralarına almak için isteksiz davranıyordu. Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan ihtilaflardan ötürü Karamanlis bu konuda birtakım şeyler yapması gerektiğini düşündü. Yasal hukuk uzmanlarıyla, denizcilerle 1977 yılında birtakım görüşmeler yapıldı, kararlar alındı. Ecevit ile 1978 Şubat’ında Montreaux’de gizlice görüştü. Ben de oradaydım. Nisan’da  Washington'da açık görüşme yapıldı. “İki ülke aralarındaki diyaloğu Genel Sekreterlik pekiştirmeli” dendi. Türk tarafında  Şükrü Elekdağ, Yunan tarafında ben vardım. Bu diyalog yaklaşık üç yıl sürdü. Zaman zaman Ankara'da zaman zaman da Atina'da temaslar kuruldu. Somut sonuçlar çıkmadı ama yine de son derece faydalıydı.

- Kamuoyu üyeliği destekliyordu. O dönemdeki hükümet için temel sıkıntı PASOK’un  yani muhalefet partisinin, çok güçlü bir direnç göstermesiydi. Bu muhalefet güçlü ve ikna edici olamadı.

- Brüksel İspanya, Portekiz ve bizimle aynı anda müzakere etmek istedi. Onların şarapları, sebzeleri, meyveleri vardı. Ama sorunları daha da büyüktü. Dörtlü bir masa vardı. Bir tarafta her altı ayda bir değişen başkan vardı, yani Avrupa Konseyi Başkanı. Diğer tarafta Yunan heyeti ve ona başkanlık eden ben, sağda ve solda diğer üyeler. O dönemde topluluğun 9 üyesi vardı. Kapalı kapılar ardında, koridorlarda bir nevi “mutfak diplomasisi” yapıldı. Üye devletlerin başkentlerinde çok faal olmak gerekiyordu. Brüksel'de iki müzakere çerçevesi vardı. Çünkü Avrupa Komisyonu ile de ayrıca müzakere etmek durumundaydık.Teknotratlar bazen gerçek sorunlarla ilgili daha çok bilgilendiriyorlardı. Üye devletlerden daha çok bilgilendik. Dolayısıyla üç farklı noktada dönen bir sirk gibi görebilirsiniz bunu. Resmi olarak Avrupa Konseyi Başkanıyla, gayri resmi olarak başkentlerle ve yine gayri resmi olarak AB komisyonunun teknokratlarıyla. Serttiler ama kaba oldukları söylenemez.

- Siz bu kulübün bir üyesi olmak istiyorsunuz. Bunun da bir tüzüğü var. Siz gelip de o tüzüğü değiştiremezsiniz. Bir takım geçiş süreçleri isteyebilirsiniz. İçerikle ilgili bir müzakere söz konusu değil. Topluluğa “siz şunu  doğru yapamıyorsunuz hep birlikte gelin şunu değiştirelim” diyemezsiniz. Bu yeni bir üye olduğunuz zaman ayrı ama aday olduğunuz zaman tüzüğün mevzuatını olduğu gibi kabullenmek zorundasınız. Geçiş dönemlerinde uyum için izin isteyebilirsiniz. Üye olduktan sonra başka değişiklik taleplerinde bulunabilirsiniz.

- 18 Aralık 1978. Gerçekten çok hayati bir müzakere dönemiydi.  Birkaç konu vardı müzakere edilmesi gereken.Sabah 9'da başladık. Herhangi bir anlaşmaya varılamadı. Toplantıya ara verildi. Komisyon üyeleri işin nasıl yürüdüğünü takip edebilmek amacıyla sürekli iki taraf arasında gidip geldiler. Bu arada saat 2'yi bulmuştu. Yeniden bir araya geldik, yeniden bölündük. Saat 5'te çay getirildi toplantıya ara verildi. Bu aralar çok hareketli geçirildi. Karamanlis sürekli toplantıdaydı. “Artık konuşamıyorum” diyordu. Akşam saat 10'u buldu. Karamanlis “işler nasıl gidiyor” dedi. “Evet birtakım sorunlar var” dedik çünkü son dakikalarda Hollanda heyeti yepyeni bir liste çıkardı. Meyveler ve sebzelerle ilgili. Özel bir uygulamaya tabi tutulmasını istiyorlardı bu ürünlerin. Bir sessizlik oluştu.“Hala vaktimiz var” diyordu. Ama gece yarısı olmuştu. Kötümserliğe kapılmaya başlamıştım. Komisyonun Genel Müdürü benim son derece sıkıntılı olduğumu gördü. "Endişelenme. Burada her şey bir kareogrofiye tabi tutuldu. Aşağı yukarı sabaha karşı 4'te bitecek” dedi ve bu saatte de bitti gerçekten. Bu da işin insani boyutu.

 

- YUNAN MÜZAKERE HEYETİ NASIL OLUŞTU?-

 

- Kabinede Avrupa işlerini takip eden bir bakan vardı ama bir siyasetçi değildi. Eski bir teknokrattı. Ekonominin her yönünü biliyordu. Karamanlis tayin etmişti. Yetkisi vardı. Müzakere heyetinde beş kişi vardı. Ben de heyetin başkanlığını üstlendim. Bir diğer teknokrat daha vardı ticaret ve sanayiden sorumlu olan. Tarım konusunda uzmun olan bir yasal ve hukuk uzmanımız vardı. Her bakanlıktan seçilmiş birer heyet vardı. Hemen hemen her şeyi müzakere edebilmeniz gerekiyor. Sebzelerden, hurda demire kadar. İş, emek mevzuatından denizciliğe kadar çok geniş bir yelpaze söz konusuydu. Dolayısıyla her bakanlıktan bir kaç kişi vardı.

- Bizim üyeliğimizden bu yana 25-26 yıl geçti. Birçok şey değişti. Artık AB var. Bizim aday ülke olarak karşılaştığımız sorunlar nispeten küçüktü. AB müktesebatı bizim dönemimizde 20 bin sayfaydı. Bugünlerde 120 bin sayfaya çıkmış. Çok büyük sıkıntılar var karşınızda.

 

Müzakerelerin en zor kısmı kendi birimleriniz, bakanlarınız arasında yapılan müzakerelerdir. Çok ciddiyim. Bu çok zor. Üçüncü olarak da bir takım önceliklerinizi belirlemeniz lazım. Temel sektörlerle ilgili sanayi, tarım, emek piyasası ve her sektörün içinde de öncelikleri belirlemek lazım. Acaba tütün üretimimi mi öne çıkarmak önemli, yoksa pamuk mu? Bu gibi öncelikleri belirlemeniz gerekiyor. Bütün bu önceliklerin temelinde de esnek olabilmek lazım. Taktiklerinizi şartlara göre uygulamanız lazım. 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…