Hem BM yetkililerini, hem de Türk ve Rum yöneticilerini dinledikten sonra, e?er taraflardan biri veya ikisi birden yeni adım atamadıkları taktirde, Kıbrıs'ta çözüm bulunmasının imkansız oldu?unu rahatlıkla söyleyebilirim.
?ç gün süreyle Kıbrıs'ta hem Türk, hem de Rum yetkililerle konu?tum. Birle?mi? Milletler yetkililerini dinledim. Sorunun bugünkü durumu ve tarafların tutumlarını ezbere ö?rendim.
Vardı?ım sonuç, ne yazık ki karamsar.
- Görü?meler bata?a saplanmı?tır ve BM Genel Sekreterinin temasları hiçbir?eyi de?i?tirmemi?tir. Denkta? ve Klerides bugünkü tutumlarının daha ötesine gidemeyeceklerini söylüyorlar.
- Oysa zaman kısıtlı ve Haziran sonuna kadar ilke anla?ması, yıl sonuna kadar da genel anla?manın tamamlanması gerekiyor. Görü? ayrılıkları ise çok büyük. Denkta? ?Ben devletimi bırakmam. Egemenli?imi almadan adım atmam? diyor, Klerides ? ?ok ödün verdim, bundan fazla ileri gidemem. Türk tarafına egemenlik verilmesi söz konusu de?ildir? diye konu?uyor. Genel Sekreter Annan'ın Ada'ya geli?i, görü? ayrılıklarını daha da arttırdı.
- Top, her iki oyuncunun (Denkta? ve Klerides) aya?ında. Ancak batı kamuoyunda, daha çok Denkta? suçlanıyor ve önce KKTC'nin adım atması gere?ine a?ırlık veriliyor. Baskılar Denkta?'a yönelik.
- Tarafsız ve Batılı gözlemcilere, sorarsanız, sorumlu tarafın Türkiye oldu?unu söyleyeceklerdir. Ankara'nın dı? görüntüsü, fikir ayrılı?ı olan, kafası karı?ık, ne istedi?ini tam anlamıyla bilemeyen bir ba?kent ?eklinde. Rumların ise, mesajları net ve önerileri çok kimseye ?mantıklı ve kabul edilebilir? geliyor.
*
?KURDU?UM DEVLETİ YIKMAM?
Rauf Denkta?'ın tutumu son derece açık. Belki aynı bu kelimelerle söylemedi, ancak uzun konu?malarımızdan ben ?u yakla?ımı çıkarttım:
- Ben kendi elimle kurdu?um bu devleti, kendi elimle yıkmam. Egemenli?im kabul edilmeden hiçbir adım atmam? Kıbrıs'ta Rumların çıkarttıkları bir sava? olmu?tur ve biz kazandık. Rumlar ?imdi kar?ılı?ını ödemelilerdir. Bu tutumu hem kendi toplumumu korumak, eriyip yok olmasını engellemek, hem de Türkiye'nin çıkarı için sürdürüyorum. Bu, Türkiye'nin milli politikasıdır? Gelsinler eski Kıbrıs yapısını bozalım ve yeni bir Devlet kuralım. Bu yeni devlet, iki egemen (Türk ve Rum) devlet tarafından kurulsun. Dı?a kar?ı merkezi hükümete yetkiyi biz verelim. Kurucu devlet olmalıyız. Bu tutumumum de?i?mesi de söz konusu de?il. Haziran sonuna bu i?in yeti?meyece?i de ortada. Ben kendimi bu tarih ile ba?lı hissetmiyorum? ?imdi top Klerides'te. Gerçekleri görmeli ve bize do?ru adım atmalıdır. Yoksa, sonuçlarına katlanmak zorunda kalır.
*
? KKTC DEVLET OLAMAZ?
Glafkos Klerides, sadece kendi ve hükümeti tarafından de?il, Kıbrıs'taki tüm batılı diplomatlar tarafından ?büyük esneklik gösteren? ve ?büyük ödünler veren? lider olarak nitelendiriliyor.
Klerides, artık yapaca?ını yapmı? ve bu kadarıyla yetinece?i görüntüsü veriyor. Onun görü?lerini de ?kelimesi kelimesine olmasa da- ?öyle özetleyebilirim:
- Dı?a dönük egemenlik Merkezi hükümetin olacak. ?stelik bu hükümetin yetkileri çok kısıtlı tutulaca?ı gibi siyasi e?itli?i de kabul ettik. Türkler kendi kantonlarında iç egemenli?e sahip olacaklar. Kimse karı?mayacak, istediklerini yapacaklar. Seçim, parlamento, yasa, polis, her?ey onların olacak? Rauf, yıllar boyunca, bunları benden istedi, Federasyon için bastırdı, bugün reddediyor? Ben kabul etsem dahi, KKTC'ye egemenlik vermeyi BM Güvenlik Konseyi kabul etmez. Zira kararlar var. Benim bu yönde adım atmam da söz konusu de?il. Bence Türkiye, henüz Kıbrıs'ta ne yapaca?ı ve ne istedi?i konusunda tam bir karara varamadı. Bu tutumuyla Dekta? çözüm istemiyor. İstiyorsa bu katı tutumu bırakır. Top onun aya?ında. Aksi halde sorumlulu?u da kendi yüklenir.
*
? BU TARİHİ FIRSAT KA?IRILMAMALI?
BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve di?er BM yetkilileri, taraf tutuyormu? gibi görünmemek için kelimelerini seçiyorlar, patlamamak için tırnaklarını yiyiyorlar. Ancak her tutumlarından, satır arası sözcüklerden, Klerides'i daha haklı buldukları anla?ılıyor.
Kofi Annan, benimle konu?masında ısrarla ?Bu tarihi bir fırsattır, bir daha ele geçmesi güçtür ve bu fırsat kaçarsa liderler genç ku?aklara kar?ı sorumlu durumda kalacaklardır? dedi.
Bana ?ümitsizim, bu i? batak? demezdi tabii. Ancak BM çevreleri, sorumlulu?un giderek Denkta?'ta oldu?u izlenimi arttırıyorlar. Sadece onlar de?il, Amerikan ve AB diplomatları da, Denkta?'ın çözümü zorla?tırdı?ı ve çözümsüzlü?e oynadı?ını açıkça söylüyorlar. Batı dünyası, Rumları ?esnek? ve ?çözümden yana? gördü?ünü saklamıyor.
?zetlemek gerekirse, sonbahara kadar hiçbir geli?me ya?anmazsa, BM (yani Washington) ve AB Konseyi yazacakları raporlarda , ?Türk tarafını suçlayacaklar ve Güney'in Kıbrıs olarak AB'ye tam üye olmasına ye?il ı?ık yakacaklardır.?
BM Genel Sekreteri acaba bir?ey yapabilir mi?
Washington isterse yapar. Bu da Bush yönetiminin tutumuna ba?lı ki, ?imdilik yandan destek olmakla yetiniyor, a?ırlıklarını koyacaklarının i?aretini vermiyorlar.
Son bir not: Denkta? ?beni ba?lamaz? diyor, ancak BM Haziran sonuna kadar ilke anla?masına varılması konusunda ısrarlı. Genel Sekreter, Temmuz'da raporunu yazaca?ını saklamıyor.
*
HANGİ KONULAR KONU?ULUYOR?
Denkta? ile Klerides arasında ele alınan konulara ?temel sorunlar? deniliyor. Her birinin ayrı ba?lı?ı var. Sıralama de?i?ebilir, ancak Türk tarafına göre ?u ?ekilde ele alınmaları gerekiyor. Bu ba?lıkların herhangi birinde varılan anla?ma, temel ?Statü? belli olana kadar, kabul edilmemi? gözüyle bakılıyor.
1. STAT? : Kıbrıs'ın nasıl bir Cumhuriyet olaca?ı (Federasyon veya Konfederasyon), KKTC'nin egemenli?i yeni kurulacak devlet yapısına nasıl yansıyaca?ı, kanton veya kurucu Devletlerin (Türk ve Rum yetki ve düzenlemeleri) i?te bu çerçevede ele alınıyor.
2. ORTAK H?K?METİN YETKİ VE SORUMLULUKLARI: Merkezi Hükümette ve Merkezi Parlamentoda, siyasi ve sayısal e?itli?in olup olmayaca?ı, Hükümet ve Parlamentonun yetkileri ve i?leyi?i bu parafraf altında belirleniyor.
3. G?VENLİK: Ada'da güvenli?in nasıl kurulaca?ı, Türk, Yunan ve devam edecekse uluslararası barı? gücünün durumu ele alınıyor.
4. MAL DE?İ?İMİ: Türklerin Güneyde kalan, Rumların da Kuzey'de kalan mallarının nasıl de?i? toku? edilece?i, tazminat verilerek mi, yoksa herkese veya bir bölümüne geri dönme izniyle mi çözüm bulunaca?ı tartı?ılıyor. Türk tarafı, kar?ılıklı tazminat usulü ile bu sorunun çözümünü isterken, Rumlar bir bölümün sahiplerine geri verilmesi görü?ünde.
5. TOPRAK-G??MEN: Türk tarafının elindeki topra?ın (Ada'nın yüzde 33'ü) kaçta kaçının KKTC'de kalaca?ı (KKTC yüzde 29+ öneriyor, Rumlar yüzde 24'e kadar inilmesini istiyorlar); buna ba?lı olarak da, 1974'te 120 bin oldu?u söylenen göçmenlerden ne kadarının (Rumlar mümkünse 50-60 bin civarında olmasını isterken, Türkler sembolik bir miktar ile sınırlı kalmasını tercih ediyor) geri dönece?i ve kar?ılıklı olarak iki tarafın serbest dola?ması, mal satın alması ve yerle?mesi konuları da (3 özgürlük) yine bu çerçevede konu?uluyor.?