Ba?bakan'ın rahatsızlı?ı bütün gündemi de?i?tirdi. Oysa Kıbrıs'ta en kritik haftalara girdik ve kimse gereken ilgiyi göstermiyor. Zaman çok kısıtlı ve tarihi bir fırsat kaçmak üzere. Sonra çok pi?man olaca?ız.
Ba?bakan Ecevit'in rahatsızl?ı ülkenin siyasi gündemini de?i?tiriverdi. Kimsenin gözü ba?ka bir?ey görmüyor. Siyaset dedikoduları, erken seçim ve liderlik senaryolarından ba?ka bir ?ey konu?ulmaz oldu. Bundan daha talihsiz bir geli?me dü?ünülemez. ?lke kaptansız kaldı. Koalisyonun di?er liderleri, hiçbir ?eyin de?i?meyece?ini söyleye dursunlar, kimseyi inandıramıyorlar.
Oysa önümüzdeki hafta ve aylarda Türkiye'nin gelece?i ile ilgili son derece önemli kararların alınması gerekiyor. Tarihi bir dönemeç ya?anıyor. Bu dönemeçe girerken, tüm dikkatimizi ve enerjimizi, Kıbrıs konusunda yo?unla?tıramazsak bir daha kolay kolay yakalanamayacak bir fırsatı kaçırmı? olaca?ız.
?lkemize yazık edece?iz.
Komplo teorileri, liderlik kavgaları, erken seçim senaryolarıyla zaman harcamak yerine, Kıbrıs'ı tartı?mamız ?arttır. İçimden Ankara'daki tüm siyasilerin bo?azlarına yapı?ıp ?hadi, artık uyanın? demek geliyor. Ardından da medya'daki tüm a?ır toplara, Genel Yayın Yönetmenlerinin, Televizyon yöneticilerinin kapılarını çalıp ?Allah rızası için hareketlenin, tren kaçıyor. Geli?melere sahip çıkın? diye sarsmak istiyorum.
Vatan Millet edebiyatı yapanlar, Milliyetçilik nutukları atanlar, belki farkında de?iller ancak, bu sessizlikleri ve ilgisizlikleriyle, aslında bu ülkeye en büyük kötülü?ü yapıyorlar.
İlerde çok pi?man olacaklar, ancak i? i?ten geçmi? olacak. Ne yazıktır ki, ilerde aynı ki?iler bu defa yanlı? ?eytanı ta?layacaklar.
Hem Denkta?, hem de Klerides'in atacakları birkaç cesur adım, Türkiye'nin bu büyük sorundan kurtulması anlamına gelecektir.
TARAFLAR ARASINDAKİ FARK SANILDI?I KADAR B?Y?K DE?İL
?stelik, Denkta? ile Klerides arasındaki görü? farkı da dı?ardan görüldü?ü kadar büyük de?il.
Denkta?, Kıbrıs'ta yeni devlet'in iki egemen tarafça (Konfederasyon) kurulmasını istiyor. Yani KKTC'nin egemenli?inin kabul edilmesini, kurucu devlet statüsüne getirilmesini öneriyor. Bu iki kurucu ve egemen devletin de, merkezi hükümete kısıtlı yetkiler vermekle yetinmelerini, kendi kendilerini yönetmelerini, ilerde arzularlarsa tarafların i?birli?ini arttırmalarını öngörüyor?
Denkta?'ın bu ısrarının altında da ?u mantık yatıyor:
?E?er birgün yine bir kavga çıkarsa, KKTC ba?ımsızlı?ını ilan edip ayrılır ve bugünkü gibi uluslararası ambargolara maruz kalmadan ya?amını sürdürür.?
Avrupa Birli?ine üye olacak bir Kıbrıs'ta artık yeni kavgaların çıkması olasılı?ı kalmayaca?ı varsayımını kabul etmiyor.
Klerides ise, yeni bir Kıbrıs devleti kurmak yerine, 1960'da kurulan devletin yapısının bir oranda de?i?tirmekle yetinilmesini istiyor. KKTC'nin kısıtlı yetkileri olan Merkezi Hükümete ortak olmasını ve Türk tarafına siyasi e?itlik verilmesini, Türk ve Rum kantonlarının egemenliklerini içerde (Federasyon) kullanmalarını öneriyor. Bu görü?ü hem BM Güvenlik Konseyi , hem de Avrupa Birli?i payla?ıyor.
Bu iki pozisyon arasında uzla?ı bulunabilir. Yeni formüller yaratılabilir. Türk ve Rum kaygılarını giderecek çözümler çıkarılabilir.
Ancak finale bir adım kala Kıbrıs çözümsüz bırakılamaz.
E?er Ankara'da kafalar bu kadar karı?ık, ilgiler böylesine ba?ka konulara yo?unla?maya devam ederse, i?in içinden çıkılamaz. Kıbrıs kendi kendine batar ve çözümsüzlük kalıcıla?ır.
Bundan da en çok bizler zarar görürüz.
SONRA ?OK DAHA PAHALI ?DEYECE?İZ
Türkiye'nin ?u sırada ve önümüzdeki birkaç ay içinde önemli pazarlık kartları bulunuyor. Zira Kıbrıs AB'ye tam üye olmanın e?i?inde ve bu olana?ı kaybetmek istemiyor. Bunu gerçekle?tirebilmek için de önemli adımlar atıyor ve belirli oranda daha da atabilece?i adımlar var. Ancak, Türkiye'nin elindeki bu kartlar sonsuza kadar aynı de?erde kalmayacak. Kıbrıs AB'ye bu yıl sonunda tam üye olarak kabul edildi?i andan itibaren, kar?ılı?ında pazarlık edilecek pek bir?ey kalmayaca?ından dolayı, de?erlerini önemli oranda kaybedecekler.
Peki sonra ne olacak?
Türkiye, Kıbrıs çözümsüzlü?ü ile birlikte AB'ye tam üyelik kapısını da kapatmak istiyorsa, o ba?ka. Birgün AB'ye tam üye olma hedefini sürdürecek ve AB kapısını çalacaksa, i?te o gün, pazarlık de?eri yüksek kartlar bu defa Rumların eline geçmi? olacak. Onlar güçlü duruma gireceklerinden dolayı da, Türk tarafına bugünkünden çok daha a?ır bir bedel ödetmeye kalkacaklardır.
Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'nin 2000'li yıllarını karartacak potansiyele sahip bir durumdur. Rumlar AB'ye tam üye olduktan sonra KKTC'nin ba?ımsız bir devlet statüsüne kavu?ması bir hayaldir. Uluslararası statüsü, Türkiye'nin i?gali altındaki Kıbrıs topra?ı olarak kalacak, halkı sürekli fakirle?ti?inden dolayı göçecek ve Ankara 200 bin ki?iyi ya?atmak için hergün cebinden milyarlar harcamak zorunda kalacaktır. Bu durumda bir süre sonra hem Türk kamuoyunu, hem de Kıbrıs Türk kamuoyunu rencide edecektir.
Hepimiz gerçekleri görmeliyiz. Kendi kendimizi aldatmayalım ve sonradan pi?man olmayalım.