Mehmet Ali Birand
 
Kıbrıs, Ecevit'in sağlığı kadar önemli
 
 
Başbakan'ın rahatsızlığı bütün gündemi değiştirdi. Oysa Kıbrıs'ta en kritik haftalara girdik ve kimse gereken ilgiyi göstermiyor. Zaman çok kısıtlı ve tarihi bir fırsat kaçmak üzere. Sonra çok pişman olacağız.

Başbakan Ecevit'in rahatsızlğı ülkenin siyasi gündemini değiştiriverdi. Kimsenin gözü başka birşey görmüyor. Siyaset dedikoduları, erken seçim ve liderlik senaryolarından başka bir şey konuşulmaz oldu. Bundan daha talihsiz bir gelişme düşünülemez. Ülke kaptansız kaldı. Koalisyonun diğer liderleri, hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleye dursunlar, kimseyi inandıramıyorlar.

Oysa önümüzdeki hafta ve aylarda Türkiye'nin geleceği ile ilgili son derece önemli kararların alınması gerekiyor. Tarihi bir dönemeç yaşanıyor. Bu dönemeçe girerken, tüm dikkatimizi ve enerjimizi, Kıbrıs konusunda yoğunlaştıramazsak bir daha kolay kolay yakalanamayacak bir fırsatı kaçırmış olacağız.

Ülkemize yazık edeceğiz.

Komplo teorileri, liderlik kavgaları, erken seçim senaryolarıyla zaman harcamak yerine, Kıbrıs'ı tartışmamız şarttır. İçimden Ankara'daki tüm siyasilerin boğazlarına yapışıp “hadi, artık uyanın” demek geliyor. Ardından da medya'daki tüm ağır toplara, Genel Yayın Yönetmenlerinin, Televizyon yöneticilerinin kapılarını çalıp “Allah rızası için hareketlenin, tren kaçıyor. Gelişmelere sahip çıkın” diye sarsmak istiyorum.

Vatan Millet edebiyatı yapanlar, Milliyetçilik nutukları atanlar, belki farkında değiller ancak, bu sessizlikleri ve ilgisizlikleriyle, aslında bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar.

İlerde çok pişman olacaklar, ancak iş işten geçmiş olacak. Ne yazıktır ki, ilerde aynı kişiler bu defa yanlış şeytanı taşlayacaklar.

Hem Denktaş, hem de Klerides'in atacakları birkaç cesur adım, Türkiye'nin bu büyük sorundan kurtulması anlamına gelecektir.

TARAFLAR ARASINDAKİ FARK SANILDIĞI KADAR BÜYÜK DEĞİL

Üstelik, Denktaş ile Klerides arasındaki görüş farkı da dışardan görüldüğü kadar büyük değil.

Denktaş, Kıbrıs'ta yeni devlet'in iki egemen tarafça (Konfederasyon) kurulmasını istiyor. Yani KKTC'nin egemenliğinin kabul edilmesini, kurucu devlet statüsüne getirilmesini öneriyor. Bu iki kurucu ve egemen devletin de, merkezi hükümete kısıtlı yetkiler vermekle yetinmelerini, kendi kendilerini yönetmelerini, ilerde arzularlarsa tarafların işbirliğini arttırmalarını öngörüyor…

Denktaş'ın bu ısrarının altında da şu mantık yatıyor:

“Eğer birgün yine bir kavga çıkarsa, KKTC bağımsızlığını ilan edip ayrılır ve bugünkü gibi uluslararası ambargolara maruz kalmadan yaşamını sürdürür.”

Avrupa Birliğine üye olacak bir Kıbrıs'ta artık yeni kavgaların çıkması olasılığı kalmayacağı varsayımını kabul etmiyor.

Klerides ise, yeni bir Kıbrıs devleti kurmak yerine, 1960'da kurulan devletin yapısının bir oranda değiştirmekle yetinilmesini istiyor. KKTC'nin kısıtlı yetkileri olan Merkezi Hükümete ortak olmasını ve Türk tarafına siyasi eşitlik verilmesini, Türk ve Rum kantonlarının egemenliklerini içerde (Federasyon) kullanmalarını öneriyor. Bu görüşü hem BM Güvenlik Konseyi , hem de Avrupa Birliği paylaşıyor.

Bu iki pozisyon arasında uzlaşı bulunabilir. Yeni formüller yaratılabilir. Türk ve Rum kaygılarını giderecek çözümler çıkarılabilir.

Ancak finale bir adım kala Kıbrıs çözümsüz bırakılamaz.

Eğer Ankara'da kafalar bu kadar karışık, ilgiler böylesine başka konulara yoğunlaşmaya devam ederse, işin içinden çıkılamaz. Kıbrıs kendi kendine batar ve çözümsüzlük kalıcılaşır.

Bundan da en çok bizler zarar görürüz.

SONRA ÇOK DAHA PAHALI ÖDEYECEĞİZ

Türkiye'nin şu sırada ve önümüzdeki birkaç ay içinde önemli pazarlık kartları bulunuyor. Zira Kıbrıs AB'ye tam üye olmanın eşiğinde ve bu olanağı kaybetmek istemiyor. Bunu gerçekleştirebilmek için de önemli adımlar atıyor ve belirli oranda daha da atabileceği adımlar var. Ancak, Türkiye'nin elindeki bu kartlar sonsuza kadar aynı değerde kalmayacak. Kıbrıs AB'ye bu yıl sonunda tam üye olarak kabul edildiği andan itibaren, karşılığında pazarlık edilecek pek birşey kalmayacağından dolayı, değerlerini önemli oranda kaybedecekler.

Peki sonra ne olacak?

Türkiye, Kıbrıs çözümsüzlüğü ile birlikte AB'ye tam üyelik kapısını da kapatmak istiyorsa, o başka. Birgün AB'ye tam üye olma hedefini sürdürecek ve AB kapısını çalacaksa, işte o gün, pazarlık değeri yüksek kartlar bu defa Rumların eline geçmiş olacak. Onlar güçlü duruma gireceklerinden dolayı da, Türk tarafına bugünkünden çok daha ağır bir bedel ödetmeye kalkacaklardır.

Kıbrıs'ta çözümsüzlük Türkiye'nin 2000'li yıllarını karartacak potansiyele sahip bir durumdur. Rumlar AB'ye tam üye olduktan sonra KKTC'nin bağımsız bir devlet statüsüne kavuşması bir hayaldir. Uluslararası statüsü, Türkiye'nin işgali altındaki Kıbrıs toprağı olarak kalacak, halkı sürekli fakirleştiğinden dolayı göçecek ve Ankara 200 bin kişiyi yaşatmak için hergün cebinden milyarlar harcamak zorunda kalacaktır. Bu durumda bir süre sonra hem Türk kamuoyunu, hem de Kıbrıs Türk kamuoyunu rencide edecektir.

Hepimiz gerçekleri görmeliyiz. Kendi kendimizi aldatmayalım ve sonradan pişman olmayalım.


Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…