ARTIK BİRLİK
ZAMANIDIR
ANAP sonunda kendine bir isim buldu.
Erkan Mumcu, ayrılmadan da önce, Mesut Yılmaz sonrasının en çok şans verilen lider adaylarından biriydi. Herhalde farklı hesapları olduğundan dolayı, AKP’ye geçmişti. Sonunda gerçek konumuna geri dönmesini bildi.
Hayırlı olsun. İnşallah bu şansı iyi kullanır.
Bu gelişme çok önemlidir, zira ülke siyasetinin sağlığı açısından ANAP’ın yok olmaması gerekiyordu. Mumcu’nun ANAP’ı erimekten kurtaracağı konusunda da kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Genç bir insan, mesajlarını vermesini biliyor, karizmatik bir fotoğrafı var. Hele birde toplumun nabzını iyi tutarsa, ANAP yavaş yavaş yoğun bakımdan çıkıp, tekrar ayakları üstüne dikilebilir.
İlk işi herhalde, partinin imajını temizlemek ve tepesindeki kara bulutları dağıtmak olacaktır. Ancak bunlar yeterli sayılmayacaktır. Şimdi herkesin sorduğu soru aynıdır: Acaba Mumcu, ANAP’ ı iktidara taşıyabilecek mi ?
Öyle değil mi, bir siyasi parti için tek önemli unsur iktidar olmaktır. Bir lider ve partinin varlık nedeni budur.
Bu sonuca ulaşabilmenin tek yolu da farklı tutumlar, farklı politikalar üretmekten geçmektedir. Sert demeçlerle, kavgayla muhalefet yapma dönemi artık kapanmıştır. Yılmaz-Çiller kavgalarını izledik. Bakın, sonunda ikisi de kaybetti. İnsanlar artık farklı şeyler bekliyorlar. Eskiyi değil, yeniyi yaşamak istiyorlar.
Bu açıdan bakılırsa, Mumcu’nun iki seçeneği vardır.
Ya kısa vadeli düşünüp, işin kolayına kaçacak ve partisini milliyetçi- ulusalcı söyleme kaydıracak veya AKP’nin de ötesine gidecek politikaları tercih edecektir. Avrupa Birliği ile ilişkileri yerden yere vurmak yerine, AKP’nin ilişkilere yeterince ilgi göstermediği alanları öne çıkaracaktır... Kürt sorununda olsun, Kıbrıs konusunda olsun muhafazakar yaklaşım yerine çözüm üretecektir... Ekonomik politikalarda eksikliklerin üstüne gidecektir.
Milliyetçilik-Ulusalcılık bayraklarını sallayarak ANAP’ın bir yere varabileceğini inanmayanlardanım. Zaten o cephenin sahipleri çoktur. Onların ötesine geçebilmekte son derece zordur.
Bundan dolayı, Mumcu işin kolayını değil de zorunu seçtiği taktirde farkını ortaya koyacaktır. Biryerde, diğerlerinin yapamadıklarını yapabildiği anda dikkatleri çekecektir. Cazibe merkezi olacaktır.
Üstelik önümüzdeki dönem bu yönden son derece verimli olacaktır. Zira AB ile katılma müzakereleri, Türkiye’nin A’dan Z’ye yeniden yapılanmasını gündeme getirecektir. Geçmişe bağlı kalanlar değil, ilerdeki Türkiye’yi oluşturanlar kazanacaktır.
DYP İLE ARTIK EŞİT
DÜZEYE GELİYOR
Toplumun diğer bir beklentisi de, genel yaklaşımları birbirinden farksız , merkez veya merkez sağ’daki iki partinin (ANAP ve DYP) birlikte hareket etmeleridir.
Dikkat ederseniz “birleşmek “ demiyorum.
İki parti mutlaka birleşmeden de, birlikte hareket edebilirler. Bunun örneklerini Almanya ve İtalya başta çok ülkede gördük.
Birleşme kelimesinin, liderler katında olduğu kadar, yerel kadrolarda da sevilmediğini biliyoruz. Hala “küçük olsun, benim olsun” fikri egemen.
Peki birleşmeyin, ancak siyasetlerinizi koordine edin ve birlikte hareket edin. Seçmen, verdiği oylarla bu iki partinin birlikte hükümet edeceğini önceden bilsin.
Aksi halde ne ANAP, ne de DYP uzunca bir süre iktidar yüzü göremeyecek, AKP’nin ekmeğine yağ sürecekler ve bölünen oylarla hiçbir yere gidemeyeceklerdir.
Mumcu ve Ağar’ ın bütün bu gerçekleri görüp uzun vadeli düşünmeleri şarttır.
Hayırlı olsun.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|