KÜRT SORUNU DEĞİŞTİ
BİZ HALA GEÇMİŞTEYİZ (1)
Türkiye yepyeni bir “Kürt sorunuyla” karşı karşıya. Artık, 1980-1990’larda yaşananlar çok geride kaldı. O dönemde PKK, vahşi bir ayaklanma ve terör estirerek kendini ispatladı. Kimini korkutarak, kimini öldürerek fırtına estirdi. Hem dehşet saldı, hem de Kürt kökenli vatandaşlarımız arasında , “Kürt” kimliğini yerleştirdi. İlk defa, “ben Kürdüm” demekten korkanlara cesaret verdi. Etnik kimliği ön plana çıkarttı. Kürtçülüğü benimsetti.
Diğer bir amacıda, mümkünse bir halk ayaklanması yaratmak, “kurtarılmış bölgeler” oluşturmaktı. Ancak, bu isteklerini elde edemedi. Terörle bir yere varılamayacağı ortaya çıktı. PKK başarısız kaldı.
Bugünkü manzaraya baktığımızda, bambaşka bir durumla karşı karşıyayız. Bugünkü durum, 80-90’larla karşılaştırılamayacak kadar ciddi. Sadece terör kullanarak yapılan mücadeleye karşı çıkmak kolaydır. Kim daha güçlüyse o taraf kazanır. Nitekim, TSK bu savaşı kazandı.
Ancak, bugünkü Kürt sorununun boyutları çok farklı.
Bugün artık karşımızda “dağ Türkleri!” yok.
Tek işi adam öldürmek olan PKK’da yok.
Bugün karşımızda Kürt kimliğini yeniden keşfetmiş, bunu açıkça söylemekten, savunmaktan çekinmeyen, hakkını arayan, bunu elde etmek için gerektiğinde sokağa inip gösteri yapan, demokratik hakkını kullanarak yaşadığı yerleri yönetenleri seçen, büyük bir Kürt kökenli Türk vatandaş kesimi var.
Bu kesimin ağırlığı, eskiye oranla arttı. Devlet, eskiden hiç umursamazken artık bazı politikalarını uygularken bu kesimin tepkilerini de dikkate almaya başladı.
Örneğin, Öcalan’ın idam cezasının infazı neden ertelendi sanıyoruz? Irak savaşıyla ilgili tezkerede Kürt ağırlığını unutuyor muyuz? Kürtçe yayın ve eğitim sadece AB için mi serbest bırakıldı?
Hayır... Hayır... Hayır...
İçimizde, ağırlıklı ve sayıları milyonları aşan bir Kürt kesimi var ve bu ağırlık hergeçen gün artıyor. Bu kesimin önemli bir çoğunluğu da, beğenelim veya beğenmeyelim, PKK’yı hala terör örgütü gibi görmüyor. PKK’yı silahlı bir muhalefet, Öcalan’ı da lider olarak görüyor.
DIŞIMIZDAKİ KÜRT
SORUNU DAHA DA BÜYÜK
Şimdiye kadar sizlere, içimizdeki durumun resmini çekmeye, Kürt sorununun 80-90’lı yıllara oranla nasıl şekil değiştirdiğini göstermeye çalıştım.
Bir de, “dışımızdaki Kürt” sorunu var.
80-90’lı yıllara oranla şekil değiştirmiş bir “Kürt sorunu” ile karşı karşıyayız.
80-90’lı yıllarda, Kuzey Irak, Türkiye’nin arka bahçesiydi. Önceleri, bu bölgeye sığınan PKK’ya karşı Saddam’la anlaşarak sıcak takip yapılabilir, 1 inci Körfez savaşından sonra da, istediği gibi bölgede “tank koşturabilirdi”. Aynı dönemlerde, Barzani ile Talabani birbirleriyle savaştıkları için, Türkiye iki Kürt liderin bu zaafından yararlanıp, onları dahi PKK’ya karşı kullanabilirdi.
Bir de bugüne bakalım.
Kuzey Irak’ta, bağımsızlığını ilan edebilmek için ABD’nin gözünü kırpmasını bekleyen, zenginleşen bir Kürt devleti var. Barzani ve Talabani, çıkarları uyuştuğundan dolayı güç birliği içindeler. Daha da önemlisi, Talabani ve Barzani ile PKK artık düşman kardeş değiller. Türkiye Kürtleri ile Irak Kürtleri ilginç bir dayanışma içindeler. Artık eskisi gibi, çıkar çatışması yok. Aksine, ortak politikalar üzerinde görüşbirliği yaygınlaşıyor.
Kuzey Irak’taki “Kürt egemenliği” arttıkça Türkiye’deki Kürt kesimlerin de beklentileri yükseliyor. Henüz bağımsızlık veya otonomi peşinde koşmasalar dahi, federatif bir yapı fikri giderek daha fazla tartışılıyor. Kendi bölgelerinde daha fazla söz sahibi olmayı planlıyorlar. Özetle, siyasi haklarının genişlemesini arzuluyorlar.
BU MANZARAYA
BİZ NASIL BAKIYORUZ?
Gördüğünüz gibi, artık çok boyutlu, bambaşka bir Kürt sorunuyla karşı karşıyayız. 80-90’larda işi silahla çözebiliyorduk. Bugün, hem içerde hem de Uluslararası alanda durum çok farklı.
Peki, bu büyük değişimin farkında mıyız?
Başbakan’ın ve Güvenlik güçlerinin yeni yaklaşımları var mı?
Varsa nedir?
Yoksa, nereye gidiyoruz?
Yarın devam edeceğim.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|