AKP’NIN KAPANMASINA
NEDEN KARŞIYIM?
Genel bir damgalama kampanyası sürdürülüyor.
Ya onlardansın veya bizdensin.
İkisinin arasında bir yerde durulmasına kimse tahammül edemiyor.
Eğer AKP’ye karşı iseniz, Anayasa Mahkemesinin olası bir kapatma kararını, mutlaka desteklemeniz ve alkışlamanız gerekiyor.
Eğer, AKP kapanmasın diyorsanız, iktidar yalakası, iktidardan nemalanan birisiniz.
İşte böyle bir korkutma, sindirme politikası uygulanıyor.
Hayır, ben korkmuyorum.
Sinmeye de hiç niyetim yok.
AKP’li değilim...
AKP ile benim ve ailemin en küçük bir çıkar ilişkisi yok.
AKP’nin dünya görüşünü, din konusuna yaklaşımını da paylaşmıyorum.
Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde tarihi bir karar verecek. Buna kimse karışamaz ve Mahkemenin kararına da herkes uymak zorundadır. Ancak, her sorumlu kişinin, bugünden sorumluluğunu yüklenmesi, soyut sloganların arkasına gizlenmeden görüşünü ortaya koyması da doğal hakkıdır.
Bende sizlerle, AKP’nin dünyasını paylaşmamakla birlikte, neden kapanmaması gerektiği yolundaki görüşümü paylaşmak istiyorum.
NE GİBİ SORUNLARLA
YAŞADIĞIMIZ ORTADA
Atatürk ilkeleri çerçevesinde, İslam dünyası içinde Türkiye’yi farklı yapan, Avrupa’ya yaklaştıran ve uygar ülkeler statüsüne getiren en önemli üstünlüğü Demokratik-Laik sistemi olduğuna ve bu konuda hiçbir ödün verilmemesi gerektiğine inanırım.
Türkiye’nin zenginleşmesi, bölgenin lideri konumuna gelmesi, uluslararası camiada 1 inci lige çıkması için tek yolunun Avrupa Birliğine katılmak olduğundan hiç kuşku duymam...
AKP’nin dindar bir parti olduğunun farkındayım. Bu partinin içindeki bazı kesimlerin, Türkiye’yi muhafazakarlaştırmak istediklerini de görüyorum... Kontrolden çıktıkları taktirde, ilerde ülkenin laik sistemine tehlike yaratabileceklerinden de kuşkulanıyorum.
Başbakan Erdoğan’ın 2007’ye kadar ki süreci gayet iyi yönetmesine, birçok tabuyu yıkmasına rağmen, yüzde 47 oy aldığı son genel seçimlerden sonra, sağduyusunu kaybettiğini, türban konusunda büyük hata ettiğini biliyorum.
Özellikle bazı AKP belediyelerinin son derece hatalı ve adeta laiklik düşmanı gibi davrandıklarının, bunun da toplumun bir kesiminde rahatsızlık yarattığının, Başbakan’ın da bu kaygıları gidermek için önemli bir çaba harcamadığının farkındayım.
BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN,
KAPANMASINA KARŞIYIM
Söylemek istediğim, neler yaşadığımızı ve uzun vadeli bazı sıkıntı ve tehlikelerle karşılaşabileceğimizi görüyorum.
Bütün bunlara rağmen, AKP’nin kapatılmasına karşıyım.
Unutmayalım ki, bu dava siyasi niteliklidir. İddianamenin ne kadar dolgun olup olmadığı, ne kadar somut verilere dayanıp dayanmadığını da tartışmanın dışında tutuyorum. Olayı tamamen ülkenin orta ve uzun vadeli çıkarlarını düşünerek değerlendiriyorum.
Ergenekon soruşturmasıyla önemli bir gerilim sürecine giren Türkiye, bir de AKP’nin kapatılmasıyla demokrasisine ve ekonomisine büyük darbe yiyecek dev bir karmaşa yaşanacaktır.
AKP’nin kapatılması, hatta Erdoğan’ın yasaklanması, hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. AKP başka isimle yoluna devam edecek, Erdoğan bağımsız aday olup erken seçime katılacak ve tekrar partisiyle yine iktidar olacaktır. Bu konuda kimse hayale kapılmamalıdır.
Kapanmadan sonra tekrar iktidar olduklarında, ülkedeki bölünmüşlük ve gerginlik daha da fazlalaşacak ve istikrarsızlık daha da artacaktır.
DTP ile birlikte AKP’nin de devreden çıkmasıyla Güneydoğu PKK’ya teslim edilmiş olacaktır.
Radikal dinci gruplar daha fazla birbirlerine kenetlenecekler ve laiklik aleyhtarı akımlar güçlenecektir.
Bu listeyi isterseniz daha çok uzatabilirim. Çok daha karanlık bir senaryo yazabilirim.
Ancak, AKP kapatılmaz ve bir uyarı verilmesi ile yetinilirse, bu ülke tekrar rayına oturur ve istikrar yerleşir.
Bazılarımız, kapatılmadığı taktirde AKP’lilerin daha da hoyratlaşacaklarını ve laikliği daha da erozyona uğratacak adımlar atacağını ileri sürüyor.
Hayır, ben buna inanmıyorum.
Bu insanlar da bizler kadar zeki ve çıkarını bilen kişilerdir.
AKP artık, nereye kadar gidebileceğini anlamıştır. Belirli bazı çizgilerin ötesine geçildiğinde, ülkenin yönetilemeyecek bir noktaya geldiğini, büyük farkla seçimler kazanılsa dahi, Türkiye’de iktidar olmanın başka uzlaşılarla gerçekleşebileceğini artık açıkça görmüştür.
Türban konusu da, hem Anayasa, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarıyla kapanmıştır. Bazılarımız için asıl “tehlike” sayılan türbandan sonra, şimdi, bir adım daha ileri gidip bu parti’nin üstünde tepinmenin, köşeye sıkıştırıp daha da dövmenin, Erdoğan’ın başını koparmaya çalışmanın ne anlamı var?
Ayrıca unutmayalım ki, kapanma durumunda, zaten Ergenekon soruşturmasıyla çivisi çıkan toplumsal barış daha da bozulacak, hatta yeni bir seçimden güçlü çıksa dahi, böylesine gerilimli bir ortamda AKP’nin ülkeyi yönetmesi adeta imkansızlaşacaktır. Türkiye daha da büyük bir krize girebilecektir. Bu olasılığı sadece “uyarı” kararı engelleyebilir.
İşte bütün bu veriler karşısında, AKP’nin kapatılmamasından yanayım.
Tekrar edeyim bir “kapatma kararı” bu partiyi daha da köşeye sıkıştıracak ve iç çekişmeyi arttıracaktır.
Sadece “uyarıyla” yetinilmesi ise, toplumdaki uzlaşı arayışını körükleyecek ve yeni bir ortam yaratacaktır.
Üstelik unutmayalım; Anayasa Mahkemesi ve de Savcısı daha uzun süre bugün bulundukları yerlerde oturacaklardır. Eğer AKP, uyarıya rağmen aynı hoyrat tutumunu sürdürür ve laik sistem için gerçekten tehdit olursa; yine kapatma davası açılabilir.
Gelin AKP’ye ikinci bir şans daha verelim.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|