2 inci DEFA SEÇİM
KAZANMAK KİMSEYE YARAMIYOR
Bizler büyük kazançları, zaferleri pek iyi taşıyamıyoruz. Kolay hazmedemiyoruz. Başımıza vuruyor. Nasıl içki içerken sarhoş olanlar için “Rakı, şişedeki gibi durmaz” denirse, seçim kazanıp kendini kaybedenler için de “ oy da, sandıkta durduğu gibi durmaz” diyebiliriz.
Para konusunda da durum aynıdır. Bazıları müthiş para kazanırlar, ancak hiç oralı olmazlar. Hayatları değişmez, tutumları aynı kalır. Bazıları ise, zenginleşince ne oldum delisine döner. Abuk sabuk işler yaparlar. Parayı iyi kullanamadıklarından dolayı, sonunda ya parayı ya da toplum içindeki statülerini kaybederler.
Siyasette de durum pek farklı değil.
Bu alandaki hastalık daha çok, ardı ardına iki seçim kazanan parti mensupları ve liderlerinde görülür. Birden bire “Ben neymişim de, haberim yokmuş” demeye başlarlar. Kendilerini, Allahın Türkiye’deki kullarına yardımcı olması veya bu ülkenin ufuklarını aydınlatması için gönderdiği bir mesajcı- bir tavus kuşu gibi görürler. Bu alanda sadece liderler değil, kimi zaman onlar, kimi zaman da partiyi en alt düzeyde yönetenlerde görülür.
Unutmayalım ki, eninde sonunda, hepimiz bu toprakların ürettiği varlıklarız.Ağzına burnuna içen ile, çok para kazanıp “ne oldum delisine dönen” veya ardı ardına seçim kazanınca kendini tanrının seçilmiş adamı gibi niteleyen liderler de bizim insanlarımız.
Siyasetçilerimiz bu hastalıklarından hiç kurtulamıyorlar.
Bakın, tarih nasıl tekerrürden ibaret:
- Menderes’in Demokrat Partisi, 1954’te şaşırtıcı bir seçim kazandı. İşler iyi gidiyordu ki, 1957’deki ikinci seçim zaferinden sonra, başı döndü. Muhalefetin sertleşmesine karşılık, çok daha sert bir politika izlemeye başladı. Yasaklar, 6-7 eylül olayları, tahkikat komisyonları ve sonunda 1960’da ihtilal...
- Demirel’in yönetimindeki Adalet Partisi, 1965’te ilk, 1969’da ikinci zaferini kazandı ve yine işler karıştı. 12 Mart darbesini yaşadı. Aslında buradaki sorun, liderin başının dönmesinden çok, ülke hayatının altüst olmasından kaynaklanmıştı. Nitekim o tarihten sonra Türkiye yönetilemez bir duruma girdi ve 1980 darbesiyle, demokratik rejim tam anlamıyla yoldan çıktı.
- Özal’ın ANAP’ı da farklı değil. Önce 83 zaferi ve reform dolu bir süreç, ardından 1987 zaferi ve ilginçtir, Özal’sızlık nedeniyle başı dönen diğer parti yöneticileri yüzünden koskoca bir hareketin yok oluşuna tanıklık ettik.
AKP ’nin durumu daha farklı. Zira bu parti, şimdiye kadar başka hiçbirinin yapamadığını yaptı.1 inci seçimdeki yüzde 34.28’lik oy oranını, görülmemiş biçimde yüzde 46.66’ya yükseltti.
Zaten ne olduysa da, bundan sonra oldu.
Hesap hataları, yanlış değerlendirmeler, özensiz politikalar, hoyrat demeçler…
Eee ne yapalım, oy dediğiniz de sandıkta durduğu gibi durmuyor ki…
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|