NE AKP?Yİ NE DE
T?RKİYE?Yİ ANLAYABİLİYORUZ
Dengeli politikası ve demokratik reformları sonucu, AB ile müzakereleri ba?latan AKP, bu süreçteki kararlılı?ının meyvesini 22 Temmuz seçimleri ile topladı. Ancak aynı ?AKP, seçim sonrası neredeyse hiçbir reform yapmadı.
Geçen yıl Abdullah Gül?ün seçim süreci ile ba?layan ve Türkiye?yi derin bir siyasi krize sürükleyen geli?meleri anlayabiliyorduk. Cumhuriyet tarihinde ilk kez ?ankaya Kö?kü?ne ba?ı örtülü bir First Lady yerle?ecek, parlamentoda ezici ço?unlu?a sahip hükümet partisi AKP, Cumhurba?kanlı?ı makamına da kendi saflarından birini seçecekti. Anadolu?nun birçok beldesinde AKP?li belediye ba?kanlarının uygulamaları, AKP?nin türban konusundaki ısrarı, Türkiye?nin laik, demokrat kesiminde kaygı uyandırıyor ve haklı olarak ?acaba köktenci bir sürece do?ru mu gidiyoruz? sorusunu gündeme getiriyordu.?
Bazı çevrelerce düzenlendi?i bilinse de, yüzbinlerin soka?a dökülerek ?ne ?eriat, ne darbe? sloganlarıyla bu kaygıyı dile getirmesi anla?ılır bir süreçti. Türkiye geçen yıl ya?adı?ı bu siyasi krizi, demokrasinin gere?i olan seçimlerle a?tı. Böylece Türkiye?de sadece demokrasinin i?ledi?ini görmekle kalmadık, aynı zamanda daha demokratik, daha renkli ve temsil gücü geni? bir parlamento olu?mu? oldu.?
Ya sonrası??
Dengeli politikası ve demokratik reformları sonucu, AB ile müzakereleri ba?latan ve bu süreçteki kararlılı?ının meyvesini 22 Temmuz seçimleri ile toplayan AKP, seçim sonrası neredeyse hiçbir reform yapmadı. Kamuoyu ?Sivil Anayasa?, ?301 bir iki haftaya de?i?ecek? açıklamalarıyla aylarca oyalandı. Türban sorunu, toplumsal bir uzla?ı sa?lanmadan Anayasa de?i?ikli?i ile çözülmeye kalkı?ıldı. Bireysel hakların korunması ve demokratik reform talepleri ise gündeme bile alınmadı. ?Birkaç hafta içinde? kamuoyuna sunulaca?ı söylenen, ?Sivil Anayasa? projesi varken, bir hükümetin ıslahı mümkün olmayan eski anayasayı de?i?tirmeye kalkması anla?ılır gibi de?il. Türban konusunda be? yıl boyunca toplumsal mutabakat arayan bir parti, yeni bir Anayasa projesi ile gelirken, neden konuyu aniden Anayasa, hatta referandum gibi önemli politik süreçlere ta?ımak ister??
Bu da anla?ılır de?il.
Her neyse, AKP?ye çok da haksızlık yapmayalım.?
Köktenci İslam ve laik düzen konusundaki kaygıları ne kadar ciddi bulsak da, üniversitelerdeki türban uygulamasının sorun yarattı?ını biliyorum. Bir genç kadının dini inançları gere?i ba?örtüsü yüzünden e?itimden men edilmesi anla?ılır de?il. Ba?örtüsü bir ?inanç? sembolü mü, yoksa ?politik? bir sembol mü, özünde bu o kadar da önemli de?il bence. Umarım, Türkiye?de üniversiteler ?politik? sembollerden arınmı? bir çöl gibi de?illerdir. Türkiye, giyimi, saçı, sakalı, selamla?ması, töre ve gelenekleri ile bir semboller ülkesidir. ?niversitede ba?örtülü geç kadınlarla birlikte okuyan, onların dünya görü?ünü payla?an ve birçok sembolle bu görü?ünü dı?a vuran genç erkekler e?itimden men mi ediliyor? Türkiye?de anla?ılması zor olan bunun gibi daha pek çok ?ey var. Fakat son geli?meler AB Türkiye ili?kileri açısından daha vahim sonuçlar do?urabilir.
Cumhuriyet Ba?savcısı?nın AKP?yi kapatmak için iddianamesini Anayasa Mahkemesi?ne sundu?unu duydu?umuzda, önce inanamadık ve gazeteciler bizimle dalga geçiyorlar sandık. Zira iddianame yabana atılır gibi de?il. Hükümet partisi AKP, ki son seçimlerde %47?lik bir toplumsal destek almı? olmanın ötesinde, be? yıldan fazla süredir hükümette olan ve Türkiye?yi yöneten bir parti. Son be? yılda Türkiye?de ya?anan geli?meler tüm dünya tarafından ilgiyle izlenmi? ve mercek altına alınmı?tı. Abdullah Gül, Tayyip Erdo?an gibi politikacıların geçmi?i gere?i, ?acaba? sorusu irdelenmi? ve derinlemesine tartı?ılmı?tı. AB Komisyonu 2004 Türkiye raporunda, AKP ve politik hedefleri konusunda olumlu görü? bildirmi?, Türkiye ile müzakerelerin önünü açmı?tı. Aralık 2004?de Avrupa Parlamentosu da bu rapor ı?ı?ında ezici ço?unlukla müzakerelere ye?il ı?ık yaktı.
E?er AKP?ye yönelik iddianame do?ru verilere dayanıyor ve AKP köktenci İslamcı bir akım ise, AP raporları yanlı? bilgiler içeriyordu demektir. AB?nin temel ilkelerini göz ardı etmi?, Türkiye?yi ?eriat düzenine götüren bir hükümetle müzakerelere ba?lamı?ız demektir. Ben böyle bir hata yaptı?ımızı dü?ünmüyorum. Müzakerelerin ba?latılması do?ru bir karardı. Umarım Anayasa Mahkemesi bizim rapor ve politikamızı haklı çıkaran bir karar verir ve savundu?umuz politikayı sorgulamak zorunda kalmayız.
Kısaca ?AKP kapatılırsa?, sorusuna da de?inmek istiyorum. Biz ?27 Nisan e-muhtırası? ve ?367 kararı?nı Türkiye de parlamenter demokrasi ve hukuk devletini tehdit eden süreçler olarak algıladık. AKP?yi kapatma giri?imini de bu kapsamda görüyoruz. Zira bizim bütün gözlemlerimiz AKP?nin demokratik ve AB de?erlerini payla?an parti oldu?u yönünde. Müzakereler askıya alınır mı bugün kestirmek mümkün de?il. Fakat bu ?üphesiz gündeme gelir, zira AB Kurucu Antla?ması?nın 6 ve 7?inci maddeleri oldukça net. Konunun AP veya AB kamuoyunda gündeme gelmesi bile, müzakerelerin askıya alınması kadar ekonomik ve siyasi tahribat yapar. Bundan kimsenin ?üphesi olmasın.?
Benim gibi Türkiye?nin üyeli?ini kararlı ?ekilde destekleyen politikacılar, Sarkozy, Merkel gibi ?imtiyazlı ortaklık? öneren politikacılar kar?ısında zayıf dü?er ve üyelik perspektifi derin yara alır.?
Sonuç olarak be? yıldır siyasi istikrarı yakalamı?, ba? döndürücü bir ekonomik kalkınma sürecinde olan Türkiye?nin, son dönemde girdi?i iç politikadan kaynaklanan krizi anlamakta zorluk çekiyorum...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|