Mehmet Ali Birand
 
Çiller DYP'ye yazık ediyor
 
 
AB konusunda en fazla prim alabilecek lider olmasına rağmen, MHP takıntısı nedeniyle, Çiller elindeki kozları Yılmaz'a kaptırıyor ve DYP'ye kaybettriyor.

Konuşmaları ve politikaları çözülemeyen, ne yaptığı anlaşılamayan liderlerin arasında Tansu Çiller, son haftalarda ön plana çıkıyor.

MHP'den oy tırtıklama adına öylesine karmaşık politikalar uygulanıyor ki, DYP'nin ne istediği anlaşılmaz duruma giriyor. Kamuoyunun kafasını karıştırıyor. Bir yandan “Türkiye'yi AB'ye ben sokacağım” diyor, öte yandan öylesine garip ve gerçekçilikten uzak koşullar öne sürüyor, MHP'yi öylesine köşeye sıkıştırıcı, tahrik edici tutumlar alıyor ki, kamuoyuna “AB'ye ters bakan lider” görüntüsü veriyor. Oysa bugün, AB ile ilişkiler açısından, geçmişi en düzgün ve inandırıcı lider Tansu Çiller'dir.

Türkiye'yi zorlaya zorlaya Gümrük Birliğine sokmuştur. AB bayrağını ilk açan ve AB'ye katılım senaryolarının sembölü bir isim olmuştur.

AB konusunda böylesine sağlam ve inandırıcı bir geçmişi bulunan Çiller'in bugün geldiği noktaya bakın. AB bayrağını kendi eliyle baş düşmanı Mesut Yılmaz'a teslim ediyor. MHP'nin oylarını paylaşmak yerine, AB için ANAP'a gidecek oyları paylaşabilirdi. DYP'yi Milliyetçi Hareket Partisinin “içine kapalı Türkiye” modelini değil, “dünyaya açık ve zengin Türkiye” modelini tercih eden parti konumuna sokabilirdi.

Çiller telaşlı, kavgacı, kafası karışık bir lider izlenimini vermekle kalmıyor, partisini de haketmediği bir yöne sürüklüyor. MHP ile birlikte aynı kulvarda koşuya sokarken, ANAP yan kulvarda tek başına AB ipini göğüslüyor.

Buna başarılı liderlik mi denir?

* * *

BATININ DA BİLMESİ GEREKENLER VAR...

Bu köşe'de sık sık hem Türk, hem de Rum tarafının hataları haksızlıkları dile getirilir.

AB ve ABD'nin, Kıbrıs'ta çözüm arayan yetkililerine de bir çift sözümüz var.

Kıbrıs'ta, nedenleri bilinen, tarihi anlaşmazlıklar sonucu bir savaş olmuştur. Ada, iki toplum, iki bölgeli bir toprak parçası durumuna girmiş ve 27 yıldır kan dökülmemiştir.

Şimdi, geçmiş olayları tamamıyla unutup, sanki hiçbir şey olmamış gibi, Türkleri azınlık durumuna sokacak bir çözüm peşinde koşulmamalıdır.

Bulunacak çözüm, Türklerin kendilerini, Rumların da kendilerini yönetecekleri, birbirlerinin işlerine karışmayacakları, mal-mülk mübadelesinin tamamlanacağı bir ortam yaratmalıdır.

Bu şekilde, AB'ye girecek bir KKTC'nin birkaç yıl içinde eritileceği varsayımından hareket ediliyor. KKTC halkının elindeki yerleri tutmayacağına inanılıyor.

Ne yazıktır ki bu görüş Türkiye'de de epey taraftar buluyor.

Durum böyle olunca da, iki toplum arasındaki teması, alış verişi ve diyaloğu en alt düzeye kadar indirecek bir çözüm aranıyor. KKTC halkının, AB üyeliği durumunda bile, etrafı çitle çevrili askerler tarafından gözetilen Kuzey Kıbrıs sınırları içinde tutulmasına çalışılıyor.

Güvensizlik arttıkça, önlemler de arttırılıyor.

RUMLAR DA BUNDAN İSTİFADE EDİYORLAR

Rumlar da bu durumdan yararlanıyorlar.

Gerektiği kadar cesur adımlar atmıyorlar. Esneklikleri bir noktada duruyor.

Yine Türk tarafının vizyonsuzluğu sayesinde, 50 yıllık Kıbrıs sorunu Avrupa ve ABD kamuoyları tarafından basit bir işgal sorunuymuş gibi algılanabiliyor.

Kendi kendimizi bağlıyoruz.

Kıbrıs'ı koruyacağız derken, Rumların ekmeğine yağ sürüyoruz.

KKTC'yi Türkiye'ye ilhak etmenin ülkeye ihanet anlamına geleceğini düşünmüyoruz.

Bu şekilde de, Kıbrıs'ı kaybetme tehlikesini arttırıyoruz. Daha doğrusu, Kıbrıs'ı uzun vadede Rumlara hediye ediyoruz.

VAN ARTIK CANLANIYOR....

Bu haftaki 32.Gün'ü, Van 100'üncü Yıl Üniversitesine taşıdık. Durmadan Ankara ve İstanbul'un nabzını tutmak yerine, bir de Doğu'yu dinleyelim dedik.

Van'ın en gözde temsilcisi Prof. Mithat Melen'in öncülüğü ve Üniversite Rektörü Prof. Yücel Aşkın'a ısrarıyla, kendimizi Van Üniversitesi öğrencilerinin arasında bulduk. Seyredebildinizse, son derece ilginç bir program gerçekleşti.

Van Üniversitesinin 13 bine yakın öğrencisi var. Sadece bölgeden değil, bütün Türkiye'den öğrenci çekiyor. Doğrusu çok şaşırdım. Bundan birkaç yıl önceki İslamcı görüntüsü gitmiş, yerini özlediğimiz Türkiye gençliği almış. Yasaklar ve ideolojilerin bağnazlığı gitmiş, hoşgörü yerleşmiş. Üniversite yönetimi ile öğrenci ilişkileri yumuşamış. Rektör Yücel Aşkın adeta mucize yaratmış.

Van Belediyesi de HADEP'in elinde.

Dikkat ettim, terörün bitmesiyle, toplum içi ilişkiler de gözle görülür şekilde rahatlamış.

Hala işsizlik, hala fakirlik sürüyor, ancak hiç değilse eski hırçınlıklar yavaş yavaş tarihe kavuşuyor. Bölgenin ekonomisi biraz canlanırsa, barış ortamı kalıcı olacak. 

En belirgin diğer bir unsur, Van'ın bir aradan sonra, yeniden turist çekmeye başlaması. Bölge kendine geliyor. Türkiye'nin tamamı gibi, herkes ekonomik krizden biran önce çıkılmasını ve insanların biraz da olsa rahatlamayı düşünüyor.

Tavsiye ederim, Van'a gidin.

Siz de şaşıracaksınız. 

KIBRIS'I İYİ ANLATMAK İÇİN…

Piyasaya, İletişim Yayınları tarafından “Kıbrıs'ta Enosis ve Takim Politikalarının Sonu” adlı yeni bir kitap çıktı.

Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Mehmet Hasgüler'in içi bilgi dolu bir eseri. En güçlü ve inandırıcı yanı, resmi politikaların, sloganların dışında bir söylemi olması. Kıbrıs'ın tartışıldığı şu sıralrda düzeyli ve son derece ilginç bilgilerle süslenmiş bu kitabı (telefon: 0212 516 22 60 Faks: 0212 516 12 58) mutlaka okuyun.

RAHMİ TURAN'DAN BİR DEMET DİKEN

Medya'nın en çok gazete kuran, bunları başarıya taşıyan tek isim Rahmi Truna'dır. 63 yaşının görgüsü ve deneyimleriyle yazdığı köşe'lerinden bir demeti “Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık” adlı kitapta toplamış. Toker Yayınları (0212 522 33 09) tarafından çıkarılan kitapta Rahmi Turan Türkiye'ye bakışını anlatıyor. “Ülke'yi bölmek isteyen içerdeki hainler ve dışardaki düşmanlarla” boğuşuyor.

HAPİSTE YAZILAN REHBER KİTABI

Gariplikler ülkesi Türkiye'mizde yeni bir “ilk” ile karşı karşıyayız.

Şirince köyünde köy evlerini restore ettikleri için 7 aydır Selçuk kapalı cezaevinde yatan Sevan Nişancıyan, “Türkiye'nin En Güzel Küçük Otelleri” adlı rehber kitabının 2002 versiyonunu tamamladı. Allahtan iyi bir cezaevi savcısına düşmüş. Başkası, “gizli haberleşme yapıyor” diyebilir veya ülkeyi bölmek amacıyla stratejik bilgiler düzenleme suçuyla yine mahkemeye yollayabilirdi. Burası Türkiye, burada herşey olur.

Sevan-Müjde Nişancıyan'ın kitabında 174 otel var. Mutlaka edinin. Böylesine bir kaynak-rehber kesinlikle bulamazsınız. Nefis bir baskı, güzel resimler ve yaz aylarında büyük bir keyifle kalabileceğiniz Küçük Otellerle ilgili bilgiler var. Meraklıları için : BOYUT Yayın Grubuna (tel 0212 629 53 00 Faks: 0212 629 05 74) başvurursanız elde edebilirsiniz. Bu arada Sevan'a da yaptıkları için teşekkür etmeyi unutmayın...


Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- Hadi bir defa başladık...
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…